Yukarıda yazan bir şaka gibi gelse de Türkiye'de de sık sık haberlere konu olan taciz ve tecavüz olaylarına gelen tepkilerden bazılarını hatırlayınca biraz daha gerçekçi ve ürkütücü olabiliyor.
"O saatte dışarıda ne işi varmış?"
"Etek giymiş."
"Şort giymiş."
Temmuz 2017'de bunlara benzer bahanelerle taciz edilen kadınlara dikkat çekmek için Kıyafetime Karışma eylemi düzenlendi. Ne yazık ki Kadıköy'de eylemin düzenlendiği günün akşamı Maçka'da yine şort giydiği için bir kadın taciz edildi.
Yukarıdaki ifadeler üstü kapalı bir şekilde tacizin sorumlusunu kadın ilan ediyor. "O saatte dışarıda ne işi varmış" diye soran birisi nasıl bir cevap almayı umuyor? Kıyafetin tacizi meşru kıldığı sonucuna nasıl varılır?
Belki de bu tuhaf soruların cevabını Birleşmiş Milletler Kadın Birimi'nin Promundo işbirliğiyle gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarında bulabiliriz. Mayıs 2017'de yayınlanan çalışmada Mısır, Lübnan, Filistin ve Fas'ta erkeklere kadınları taciz etmekteki motivasyonları soruluyor. Araştırmaya 4 ülkeden 18-59 yaşları arasında 10 bine yakın kadın ve erkek katılıyor.
Araştımanın sonucu ortaya çıkan istatistiklerden bazıları şöyle:
4830 erkekten
Lübnan’da yaşayanların %31’i
Mısır’da yaşayanların %64’ü
kamusal alanda, göz hapsine almaktan tecavüz için takip etmeye kadar değişen şekillerde, birçok kez kadınlara ve kız çocuklarına cinsel taciz uyguladıklarını kabul ettiler.
'Provokatif giyinen bir kadın taciz edilmeyi hak eder' ifadesine
kadınların %84'ü
erkeklerin %74'ü
katıldıklarını ifade ettiler. Bu istatistik gerçekten erkek egemen bir dünyada kadınların sadece erkeklerle değil, erkek egemen zihniyete sahip kadınlarla da aynı derecede şiddetli mücadele etmesi gerektiğini gösterir nitelikte. Araştırmada gece geç saatte dışarıda gezen kadınların taciz edilmeyi hak ettiğine katılan kadınların oranı %43'ken bu ifadeye katılan erkeklerin oranı %40'ta.
Araştırmanın ilginç sonuçlarından biri de Filistin, Mısır ve Fas'ta eğitimli erkeklerin tacize daha eğilimli olduğunun ortaya çıkması. Ancak araştırmanın raporunda bu konuyla ilgili daha fazla araştırma gerektiği notu da eklenmiş. Araştırmaya göre kentsel alanlarda yaşayan ve ortaokul veya üzerinde eğitim alan kadınların tacize uğradıklarını bildirme oranları daha fazla. Bununla birlikte bu araştırmaya göre kentsel bölgede yaşayan ve eğitimli kadınların daha fazla tacize uğradığını veya eğitimli erkeklerin tacize daha meyilli olduğunu net bir şekilde söylemek olanaksız.
Birleşmiş Milletler'in resmi yayın organlarından UN Dispatch'in In-Depth Analysis bölümünde yayınlanan makalede, araştırmanın taciz sorununu azaltmak üzere dokuz önerisi olduğundan behsediliyor. Analize göre sivil toplum kuruluşlarından hükümetlere kadar birçok kurum Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi'nin eril toplumsal normlarını değiştirecek etkiye sahip çalışmalar yürütmeli.
Bu çalışmaya dahil ülkeler arasında değil ancak Türkiye de erkeği aklayan, cinsellik üzerinden tahâkküm kurmasını meşrulaştıran ve kurbanı suçlayan bu kültür ve coğrafyanın bir parçası. Kabul etmek hoşumuza gitmese de hemen hemen her taciz ve tecavüz olayından sonra sosyal medyada bu zihniyete örnek olabilecek söylemlerin hem dolaştığına hem de desteklendiğine tanık olmak mümkün. Bu nedenle belki toplum olarak bu araştırmayı ve önerilerini ciddiye almak faydalı olabilir.
Sonuçta aşağıdaki gibi utanç anları yaşadığımızı unutmamak gerekir.
Erkeklerin, kadınlardan bile böylesi cesaret aldığı bir coğrafyada tacizle mücadele zor olsa da en sonunda kazananın eşitlik ve adalet olmasını diliyoruz.