Kalp krizine yol açan koroner arter rahatsızlığına erken tanı konulması halinde hastaların, sağlıklı insanlar gibi kaliteli bir yaşam sürebildikleri, bu nedenle kuşku duyulan belirtilerde hiç vakit kaybetmeden doktora gitmenin hayat kurtarabileceği belirtildi.
Özellikle koroner arter hastalığı tanısında geç kalınıp, kalp krizi geçirenlerin önemli bir kısmında kalp yetersizliği geliştiğini belirten Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı sorumlusu Prof. Dr. Şenol Demircan, krizden sonra ise hastaneye erken ulaşmanın bir diğer "hayati” etken olduğunu söyledi.
Kalp krizi geçiren hastaların yaşamlarının kurtulmasında dakikaların önemine değinen Prof. Demircan, "Hastanın kriz sonrası, çok erken saatlerde hastaneye ulaşması, hızlı bir şekilde tıkalı damarının balon ve stentle açılması halinde çok iyi sonuçlar alabilmekteyiz” dedi.
KİMLER HEMEN DOKTORA BAŞVURMALI?
Kalp krizinde erken tanı ve tedavinin yaşam kurtarıcı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demircan, toplumda çok konuşulan "kimlerin hangi belirtilerle doktora gitmesi gerektiği?” konusuna da açıklık getirdi. Demircan, "Göğüs ağrısı, nefes darlığı, yokuş ve merdiven çıkarken tıkanma hissi, göğüste baskı, efor ile göğüsten kola ve boyna yayılan ağrı gibi şikayetleri olan kişilerin hiç vakit kaybetmeden, korkmadan bir kardiyoloji merkezine başvurup muayene olması gerekir” diye konuştu.
ŞİKAYET OLMASA DA DOKTORA GÖRÜNMELİ
Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı sorumlusu Prof. Dr. Şenol Demircan, sözlerini, "Belli bir yaşın üstündeki kişiler, herhangi bir şikayetleri olmasa da mutlaka belirli aralıklar ile doktor kontrolünden geçmeliler. Özellikle ailesinde kalp hastalığı öyküsü olan, şeker hastalığı, obezite, hipertansiyon, sigara içimi, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörleri olan kırk yaş üstü kişilerin belli aralıklarla kardiyoloji polikliniğinde kontrol olmaları çok önemlidir” diye sürdürdü.
Demircan, Başkent Üniversitesi Seyhan, Yüreğir ve Güzelyalı kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların, aynı gün içinde tam bir kardiyolojik kontrolden geçirildiklerini de söyledi.
ARTIK AMELİYATSIZ TEDAVİ DE MÜMKÜN
Son yıllarda geliştirilen delik kapatma sistemleri, cihazlar ve tıbbi malzemeler sayesinde ASD, PFO, VSD, PDA, aort koarktasyonu gibi erişkin yaşa kadar tanı konmamış doğumsal kalp hastalıklarını ameliyatsız tedavi edebildikleri bilgisini veren Prof. Demircan, şöyle konuştu:
"Hatta ileri yaş nedeniyle ameliyat edilemeyen aort kapak hastalarını, koroner arter hastalarını ameliyatsız tedavi edebilir hale geldik. Ciddi kalp yetersizliği olan bazı hastaları yeni geliştirilen kalp pilleri ile tedavi edebiliyoruz. Ritim bozukluklarının birçoğuna kesin çözüm bulabiliyoruz.”
Kardiyoloji alanındaki "muhteşem” diye tabir ettiği gelişmelere rağmen halen, hastane korkusu, iş yoğunluğu gibi gerekçelere bağlı ihmalkarlık, umursamazlık gibi nedenlerden dolayı önemli bir hasta grubunun hastaneye başvurmadığına değinen Prof. Dr. Şenol Demircan, "Bu nedenle bu hastalarda kalp hastalığı tanısı bazen çok gecikmiş olarak konulmaktadır. Bu hasta grubunda tedavide başarı şansımız azalmakta, istediğimiz olumlu sonucu her zaman alamamaktayız. Bu nedenle kalp hastalığında, erken tanının öneminin altını bir kez daha çizmek gerekir” diye konuştu.