MEHMET ÇETİN - Karaman'ın Ermenek ilçesinde, 18 madencinin hayatını kaybettiği maden faciası 4. yılını doldururken, yakınlarını kaybeden ailelerin acıları ilk günkü tazeliğini koruyor.
İlçeye bağlı Pamuklu köyü Cenne mevkisinde, 28 Ekim 2014'te Has Şekerler Madencilik Şirketine ait linyit ocağında meydana gelen maden faciasında, 38 gün süren arama kurtarma çalışmaları sonucunda 18 işçinin cansız bedenine ulaşılmıştı.
Facianın üzerinden geçen 4 yılda, madenci yakınları kaybettiklerinin ardından gözyaşı dökerken, bir taraftan da hayat mücadelesini sürdürüyor.
Faciada eşi Mehmet Baha'yı kaybeden Güneyyurt beldesinden Emiş Baha, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geride kalan 4 yıla rağmen acılarının hala devam ettiğini söyledi.
O dönem 3 yaşında olan kızıyla yapayalnız kaldığını belirten Baha, "Bu yıl kızım ilkokula başladı. Onun için yaşıyorum. Babasını çok özlüyor. Neler yaşadığımızı bir tek biz biliriz. Şu anda Ermenek Adliyesi'nde çalışıyorum. Yetkililerden dileğim bizleri unutmasınlar." diye konuştu.
- Acıyı en fazla yaşayan yerlerden biri Aşağıçağlar köyü
Facianın acısını en fazla yaşayan yerlerden biri de Aşağıçağlar köyü.
Maden şehidi İsa Gözbaşı, Bahri Üzer, Hüsnü Çolak, Osman Çoksöyler, Ali Haznedar ve Kerim Haznedar'ın mezarları köy mezarlığında yan yana bulunuyor.
Çocukları olmadığı için bir yaşındayken evlat edindikleri yeğenleri İsa Gözbaşı'yı kazada kaybeden Ali ve Nazmiye Gözbaşı çifti, yeğenlerini öz çocukları gibi büyüttüklerini anlattı.
Nazmiye Gözbaşı, şöyle konuştu:
"O bizim tek dayanağımızdı. Allah mekanını cennet eylesin. Ben para pul istemem. Yiyecek ekmeğimiz var, şükürler olsun. Bize verilen parayı bağışladık. Köyün eski camisinin yenilenmesinde kullanıldı. 400 metrekare arsam var, taziye evi yapılması için bağışlayacağım. Gücümün yettiği kadar destek olurum. Yeter ki oğlumun hatırası yaşasın."
Ali Gözbaşı da her gün bu acıyı yaşadıklarını vurgulayarak, "Evimizin önünde bir traktör var. Onu oğlum İsa kullanırdı. Hiç kullanmıyorum. Sat diyorlar, satmıyorum. O oğlumun traktörü." ifadelerini kullandı.
- Babasını kaybettikten 3 ay sonra dünyaya geldi
Köy mezarlığındaki yakınlarının kabirlerini ziyaret eden madenci eş ve çocukları, duygulu anlar yaşadı.
Ali Haznedar'ın, 4 çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan eşi Fadime Haznedar, kazadan 3 ay sonra dünyaya gelen kızı Sare'nin babasının sadece mezar taşını bildiğini anlattı.
Sare'nin, babasının mezar taşına sarıldığını dile getiren Haznedar, "Babasının mezar taşına sarılıp, bana 'neden bizimle gelmediğini' soruyor. Ben kızıma ne cevap vereyim. Şimdi af söylentisi var. Biz af istemiyoruz, adalet istiyoruz." dedi.
Bahri Uzer'in eşi Dursun Uzer ise duygularını, "Giden 18 canın arkasında kaç tane eş, çocuk kaldı. Her günümüz cehennem gibi geçiyor. Şimdi af diyorlar, acılarımız daha da artıyor." cümleleriyle dile getirdi.
Osman Çoksöyler'in eşi Şadiye Çoksöyler, acılarının hiç azalmadığını aktardı.
Acıları ile yaşamaya alıştıklarını ifade eden Çoksöyler, "Acımız hala aynı. Kimimizin çocuğu beşikte kaldı, kimimizin çocuğu karnındaydı. 18 can toprağa girdi, arkada gözü yaşlı anneler, eşler, çocuklar kaldı." şeklinde konuştu.
- Eşinin ölüm, oğlunun doğum günü
Hüseyin Gültekin'in, maden kazasının olduğu gün doğum yapan eşi Ayşe Gültekin ise facianın her seneidevriyesinde hüzün ve mutluluğu aynı anda yaşıyor.
Eşinin ölüm, oğlunun doğum günü aynı olan Gültekin, duygularını şöyle dile getirdi:
"Eşimi kaybettiğim gün oğlum dünyaya geldi. Adını Hüseyin Arda koyduk. Bugün 4 yaşını doldurdu. Ömrümü ona adadım. Ayakta kalmaya çalışıyorum. Oğlum için yaşıyorum. Mücadele etmesini öğrendim."
- Maden faciasının simgesi Ayşe teyze
Kazancı beldesi Gökçeler Mahallesi'nde yaşayan ve maden faciasında kurtarma çalışmaları sürerken, "Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?" sözleriyle hafızalarda yer alan Ayşe Gökçe, "Gitti bizim oğlan, gitti. Artık yapacak bir şey yok. Ağlarken gözlerim görmez oldu." diyerek oğlunun ardından gözyaşı döktü.
Oğlu Uğur İlhan ve damadı Mehmet Tokat'ı kaybeden Hasan İlhan da şunları kaydetti:
"4 yıl geçti, dile kolay. O günler aklıma gelince sabaha kadar uyuyamıyorum. Bu acıyı kimse bilmesin, tatmasın. Allah bu acıyı düşmanıma bile yaşatmasın. Günlerce madenin etrafında deli gibi dolaştım. Yapamadım bir şey."