Ersun Yanal: “takımımızın Bulunduğu Konum Hepimizi Mutlu Ediyor”

Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, ikinci yarıda daha iyi mücadele edeceklerine inandığını ve devre arasında...

Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, ikinci yarıda daha iyi mücadele edeceklerine inandığını ve devre arasında transfer planlamadıklarını söyledi.Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal FB TV’ye yaptığı açıklamada, ilk yarıyı değerlendirmeden önce sezon başından itibaren yaşanan hikayeyi anlatmak gerektiğine dikkat çekerek, “Fenerbahçe’nin bulunduğu şu andaki konum hepimizi çok mutlu ediyor. Fenerbahçe’nin bu sezon yaptığı birçok şey var ve ondan öncesi de var. Aslında onları detaylandırmamız gerekiyor. Biz sezon başında yaptığımız tüm röportajlarda hep sahanın içinde kalacağımızı söyledik. Sahayla ilgileneceğimizi, hiçbir zaman hiçbir oyuncumuzun, bizlerin hiçbir şekilde sahanın dışında kalmayacağımızdan söz etmiştik. Bence bunda başarılı olduk. Biz sahayla ilgilendik, saha içiyle ilgilendik, oyuncularla ilgilendik, performansla ilgilendik. Fakat Fenerbahçe’yi ve bizi daha iyi analiz etmek için sahanın dışından bir bakış atmak lazım” dedi.“KONGRENİN SONUÇLARI BİZE ÖNEMLİ BİR ENERJİ SAĞLADI”İlk yarıda kulübün büyük bir kongre geçirdiğini hatırlatan Yanal, “Çok saygıdeğer bir kongreydi. Katılım olağanüstüydü. Kongrenin sonuçları olağanüstü yansıdı ve bu sene çokça dillendirilerek ‘Biz bir aileyiz’ kavramını net bir şekilde herkes hissetti. Tüm branşlar, 9 branşın hepsi, başında bulunan sorumluları da dahil olmak üzere inanılmaz bir katılım vardı. Fenerbahçe, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü. Belki dünya üzerinde böyle bir sivil toplum örgütü, böyle bir spor kulübü çok nadir bulunur. Bunun başarılı sonuçları hepimize çok ciddi bir şekilde yansıdı. Buradan aldığımız önemli bir enerji var. Bu enerji bize önemli bir katkıda bulunacak katılım sağladı” diye konuştu.“3 TEMMUZ SÜRECİNDE BİRLİKTELİK OLUŞTU”Tecrübeli teknik adam, 3 Temmuz sürecinde büyük bir birlikteliğin oluştuğunu vurgulayarak, “Bu, kongreye kadar olan süreçte de yansıdı. Ondan sonrası da var. Çünkü bu senenin başında teknik olarak ilgilendiğimiz kısmın dışında, ne olacağımız da belli değildi. Avrupa’da kalacak mıyız? Avrupa’da devam mı edeceğiz? Şampiyon olursak ne olacak? UEFA’dan elenirsek ne olacak? Hiçbir şey belli değildi. Arsenal maçına kadar her şey yolundaydı. Son anda katılamamamız kura çekiminden önce belli oldu. Kura çekimi için heyecanla televizyonların başına geçtik. Salzburg’la eşleştik. Ciddi bir rakipti ki şu anda da performansları iyi gidiyor. Ve böyle bir sürecin içinden bir anda tekrar 3 Temmuz süreci kabusuyla karşı karşıya kaldık. Ve alınan karar ortada. Bunların detaylarının takıma yansıyış şekliyle tartışmak istemiyorum. Ona göre bir kadro yapılanması olacak mı olmayacak mı? Devam edecek miyiz etmeyecek miyiz? İnanılmaz bir hukuk savaşı, buna rağmen sayın başkanımız, yönetim kurulu, önemli bir duruş sergilediler. Bu duruş takımımızın bütünlüğü açısından çok kritikti ve bütünlüğü sağladık. Sadece bir branşta değil, 9 branşta da bu böyle olmalıydı. Bugün bütün branşlarımız şu anda zirvede. Hepsi çok önemli misyonları temsil ediyor ve çok başarılılar. Böyle bir yılın başlangıcında biz Konya’yla başladık. Konya maçıyla gelen mağlubiyet sonrasında saha içinde neden kalmamız gerektiğini, oyuncular da biz de iyi biliyorduk. Tabi bunun içinde bir yerde bizi ilgilendiren performans değerlerimiz vardı. Rakiplerimiz çok güçlü, rakiplerimizin sezon başındaki profillerine ve yapılarına bakacak olursak onların hiçbir sorunları yokmuş gibiydi. Kazanılan kupalar vardı, yeni yapılanmalar vardı, seçilen yönetimler, hem Avrupa’da hem Türkiye’de başarı sloganlarıyla yola çıkılmıştı. Biz çok daha fazlasıyla bir aile, bir takım ruhuyla devam ettik ve kenetlendik. Başta başkanımız olmak üzere yönetim kurulundan bize olan davranışlarıyla, tutum ve bütünlüğü koruma adına büyük destek bulduğumuzu düşünüyorum. Ben kendi adıma takım içinde yaşanabilecek normal hadiselerin, normal inişlerin çıkışların olduğu anlarda öncelikle Başkanımızın duruşu bizi çok rahatlattı ve takımı yönetmede bize çok güzel bir ortam sağlamış oldu. Bunu da iyi değerlendirdik. Bu değerlendirmemiz sonucunda hiçbir kriz yaşamadık” şeklinde konuştu.“MOUSSA SOW’U KAZANDIK”Her takımda sorunların yaşanabileceğini dile getiren Yanal, “Sorun olmalıdır. Sorun bir büyümenin, bir gelişmenin, bir sürecin başlangıcıdır. Bizde de sorunlar oldu. Hala da olmaya devam ediyor ama biz bu sorunları bir krize dönüştürmedik. Kriz oluşturmadık ve bunları pozitif dönüşlerle gerçekleştirdik. Sezon başındaki Moussa Sow krizini performansla çözdük. Moussa Sow’un geldiği dönemdeki ilk performans çizgisine bakacak olursak, yaklaşık bedensel kitle endeksi dokuzların üzerindeydi. Futbolda olması gereken rakam bizim ölçülerimize göre 7 buçuk civarıdır. Moussa’nın 9,5 civarındaydı. Dayanıklılığı oldukça düşüktü. Sakatlık sorunları da vardı. Bu bir kriz olarak algılandı ama tam tersi Moussa Sow’un performansının başlangıcıydı ve bize göre onu kazandık. Oynayanla oynamayan oyuncuların arasında çıkacak sorun gibi görünen hadiseler tam tersi bize performans dönüşü olarak geldi. 24 oyuncumuz var ve bu 24 oyuncumuzun hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Oyuncularımızı kutluyorum, onların profesyonelce tavrı da performansa oldukça katkıda bulunmuştur. Yine Moussa’dan yola çıkarak örnek verecek olursak, tam tersi Moussa işine sarılmıştır, çok ciddi bir şekilde disiplinli bir şekilde çalışmıştır. Ve takıma katıldığı günden itibaren de performansı ortadadır” ifadelerini kullandı.“TAKIM İÇİNDEKİ REKABET BAŞARIYI GETİRİYOR”Ersun Yanal, takım içindeki rekabetin başarıyı getirdiğini ifade ederek, “Takımda çok ciddi gelişimler oldu. Belli parametreler var. Örneğin dayanıklılıktaki makasın açıklığı ile kuvvet makasındaki açıklık arasında fark var. Dayanıklılıkta makasın ağzı çok dardır. Ama bunu oyundaki taktik, disiplinle, takım boyuyla, biraz daha yardımlaşmayla, iyi bir takım düzeniyle artırabilirsiniz. Ama takım içerisinde çok yüksek dayanıklılığı olan oyuncular var. Gökhan gibi, Caner gibi. Mesela bir Cristian’ı dayanıklılık konusunda Caner seviyesine çıkarabilmeniz çok zor. Ama kuvvet parametrelerinde ulaştırabilirsiniz. Ve bu konuda sakatlıklardan koruyabilirsiniz. Taktik analizlerimiz var, taktik analizlerimizde de oyuncularımızın yapmış olduğu teknik performanslar var. Örneğin en çok şut atan takımız, ceza sahasında en çok topla buluşan takımız, 3. bölgeyi en iyi oynayan takımız, en çok topun bizde kaldığı, en çok sürede topla oynayan takım olduk. Bu konuda oyuncularımızın bireysel anlamda katkıları var. En çok orta yapan oyuncular Caner, Gökhan gibi ya da o kanatlardan en çok orta yapan takım olduğumuz gibi. Defans oyuncularımıza ve orta saha oyuncularımıza düşen vazifeler var. Kendi yarı sahamızda kazandığımız top sayıları gibi, kazanan oyuncularla ilgili belirli rakamlar var. Bu oyuncularımızın kendi arasındaki tatlı rekabeti var. Hava topları ile ilgili ya da sahipsiz toplarla ilgili yaptığımız bir takım istatistikler var. Onlarla ilgili oyuncularımızın kendi aralarında yaptığı küçük yarışlar var. Bunların hepsi bir bütün olarak performanslarında belli bir çizgiyi ve hedefi oluşturuyor. Bu çizgiyi, bu hedefi oluştururken, onlarla yapmış olduğumuz toplantılarda geri dönüşleri veriyoruz. Onlar da kendilerini geliştirmek adına tatlı bir rekabete giriyorlar. Bu da takım içi rekabete artırıyor” açıklamasında bulundu.“İKİNCİ YARI ÇOK DAHA DİNAMİK OLACAĞIZ”Takım içerisindeki ahengin oluşmasında yönetimin etkili bir rolü olduğunu belirten Ersun Yanal, “Daha sonra biz geliriz. Buradaki otorite yönetimimizden başlar. Bu ahengi yakalayamazsanız bu büyük bir problem oluşturur. Biz bu problemleri hiç yaşamadık, son derece destek aldığımız güzel bir ortam oluşturduk. Bu ortamdan sonra oyuncularımızın profesyonelliği, katılımı burayı mutlu bir yer haline getirdi. Gelen skorlar tabi ki çok önemli. Son dakikalarda gelen goller çok konuşuldu. Yaptığımız çalışmalara şahitsiniz, umarım konuşmalarımızı da sezon sonunda mutlu bir şekilde taraftarımızla, kamuoyuyla paylaşırız. Bir takım 5 kez, 6 kez son anlarda gol attıysa bu takımın maç kazanma arzusu, ortaya koyduğu emek, maçı nasıl istediği, maçı kazanmanın onlar için ne kadar değerli olduğunu anlamak gerekiyor. Bunun için de bir altyapı olması gerekiyor. Tabi ki duygular çok önemli, bunun yüzde 51’i duygu ve karakterle ilgilidir. O duyguyu kullanacak temel kondisyondadır. Gücü ortaya koyabilmesi için altyapının olması gerekiyor. Oyuncularımız belki antrenmanlarda çok acı çekti, çok yoruldu ama bu altyapıyı iyi kurduklarını, iyi kurduğumuzu düşünüyorum. Donanımımız bize faydalı oldu. Oyuncularımızın bu bilince ulaşabilmesi adına da tabi ki sezon başında çatışmalar oldu. Şimdi bu çatışmalar tam bir uzlaşıya ve hedefe doğru yönelmiş durumda. 2. yarıdan çok umutluyum. Çok daha dinamik, çok daha mücadele gücü yüksek, ne yaptığını bilen, kazanma arzusunu her seferinde sahaya koyabilecek bir takım olacağımızı düşünüyorum” dedi.“MÜCADELE ETTİĞİMİZDE HİÇBİR MAÇI KAYBETMEYİZ”Yanal, takım olarak eksik yanlarının olduğunun bilincinde olduklarını vurgulayarak, “Zaman zaman oyuncu yapısından kaynaklanan problemler de var, bunların hepsi Fenerbahçe’nin kazanmaması anlamı taşımıyor. Birlikte olduğumuzda, oyunu forse etmek için disiplinli oynadığımızda rakibimize üstünlük kurabileceğimiz çok özelliklerimiz var. Mücadele ettiğimizde hiçbir maçı kaybetmeyeceğimize inanıyoruz. Eğer o isteğimizi, o coşkumuzu, kafamızdaki Fenerbahçe’yi sahaya yansıtırsak kazanırız. Kimse bize dayanamaz. Biz böyle güçlü bir takımız. Öncelikle rakiplerimize ciddi saygı duymamız gerekiyor. Bizim için her rakip çok kıymetli ve çok özel. Bu konuda deneyimler de elde ettik. Hiçbir rakibi küçümsemeyi, rakibe karşı gevşemeyi ya da rakibin olumsuz süreçlerinden kendimize çıkar elde etmeyi düşünmüyoruz. Her rakibimizin her pozisyonu ciddidir. Kazanmak için en iyisini yapmaya gayret edeceğiz. Felsefemiz ve iş disiplinimiz bu” şeklinde konuştu.“İKİNCİ YARIDA DAHA İYİ OLACAĞIZ”Eksikleri gidermek için çok çalışmaları gerektiğini ifade eden Yanal, “Bir takım eksiklerimiz var. Taktiksel anlamda oyun disiplini anlamında bazı eksiklerin beni rahatsız ettiği anlar oldu ve hala var. Fazlasıyla tekrar yapmamız gerekiyor. Hafta içerisinde çalışacak çok zamanımızın olması avantajımız ve daha az yıpranacağız. Şu ana kadar yaptıklarımızın daha iyisini yapmalıyız ve yapacağımıza da inanıyorum. Devre arasında yapacağımız çalışmalar bunu bize verimli bir şekilde geri döndürecektir. Özellikle top rakipteyken çok daha iyi oynamalıyız. Hücumlarda biraz daha takım oyunu sağlamalıyız, daha agresif oynamalıyız. Bunları yapabilecek oyunculardan kuruluyuz. Oyuncularımız hem fiziksel hem de ruhsal olarak bunları yapmaya çok müsait. Biz de onlardan bunu istiyoruz ve karşılayabileceklerini düşünüyorum. İkinci yarıda daha iyi olacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.“YABANCI SAYISINDA KISITLAMA YAPILARAK ALTYAPI GELİŞTİRİLMEZ”Türkiye’deki altyapı sorunlarını ve yabancı futbolcu kısıtlamasını değerlendiren Ersun Yanal, “Bu konuda başkanımızla birkaç kez ciddi konuşmalarımız oldu. Onun ve kulübümüzün bakış açısını çok iyi biliyorum. Artık genç ve yetenekli oyunculara yönelme zamanı geldi. Çünkü bu gidişat ve maliyetler hepimizi çok ciddi sıkıntıya sokacak. Kendi değerlerimizi bulmak ve oluşturmak zorundayız. Tabi bu zaman içerisinde gerçekleşecek. Fenerbahçe’nin bu konuda oldukça iyi planları var. Scout ekibi kuruldu, çalışmaları başladı. Ama bizim şu anda tek hedefimiz şampiyonluk. Her şeyimizle şampiyonluğa kilitlendik. Onun için şu anda altyapımızda, A takımda hemen oynatabileceğimiz oyuncu yok. Ama kiralık olarak verdiğimiz genç oyuncularımız var, hepsini takip ediyoruz. Kendi altyapılarımızda yaş olarak küçük ama yetenek olarak büyük birkaç oyuncumuz var. Devre arası kampında altyapıdan 8 veya 10 oyuncuyu bulacak bir katılım olacak. 15 antrenmanda 10’ar oyuncu bizimle oldu. Onları tanıma fırsatımız oldu. Yetenekli oyuncular var. Onların kazanılması için bir başka plan daha var ama şimdi onun üzerinde çok durmuyorum. Birkaç girişimle iyi bir altyapı organizasyonu da doğabilir. Türkiye’de genç oyuncuların yetişmediği, çok fazla A takımlara kazandırılmadığı bir ortam var. Türkiye’de maalesef çok gereksiz olduğunu düşündüğüm birkaç tartışma var. Yabancı oyuncu kısıtlamasıyla altyapıların kalkındırılmasına hiç anlam veremiyorum. İkisi ayrı şeyler, biri ağaçsa, diğeri direktir. Altyapı ayrı bir kavramdır, üst taraf ayrı bir kavramdır. Biz pahalı bir ligiz. İspanya, Almanya, İngiltere Fransa ve İtalya ile bir takım yerlerde yarışıyoruz, onların arkasından geliyoruz. Yabancı konusunda rekabet edeceğimiz yerleri düşünmemiz ve bu kaliteyi nasıl planlayacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Üst yapılardaki oyuncu kısıtlamalarıyla altyapıların gelişeceğini düşünüyoruz. Altyapıyla ilgili aldığımız önlem bu kadar, diğer önlemlerin hiçbir ciddiyeti yok. Birçok takımımızın elit ve akademi liglerde takımları yok. Birçok süper lig takımının yaz dışında spor okulları yok, daha doğrusu futbol okulları yok. Yazın da bunu birkaç kuruş para kazanmak adına yapıyorlar. Birçok takımın altyapısı olmadığı gibi altyapı tesisleri de gayri ciddi. Gittiğim yerlerde ilginin hiç olmadığını düşünüyorum. Türkiye’nin spor, sanat ve kültürde altyapı sorununun olduğunun da altını çizmemiz lazım. Maalesef oyuncu üretemiyoruz. Ama yabancı konusunda bir karar alındı. Kulüpler Birliği toplandı ve karar aldı. Biz de Fenerbahçe olarak kararın altına imza attık bütün kulüpler gibi. Ve bu imzalar atıldıktan sonra süreç başladı. Takımımızı ona göre konumlandırdık. Biz takımlar içinde en mağduruyuz. İkinci bir 3 temmuz vakası yaşandı. UEFA’dan ihraç olduk, hepimiz için çok üzücü olan bir süreçti. Bunları yaşamış bir takımız, oyuncularıma çok üzülüyorum. Değerli oyuncularımız var. Yobo gibi, Kadlec gibi, Holmen gibi zaman zaman kadroya alamadığım çok değerli oyuncularım var. Bu oyuncular kadroya giremiyorlar ama bu planlama yapılmış, altına imza atılmış. Olası şey değil, biz mahallede bile kriket oynarken oyunun kuralını değiştirmezdik. Şimdi oyunun kuralını değiştirmekten bahsediliyor. Futbol bu kadar yapboz yapılacak bir oyun değil. Bu kadar yapbozun yapılacağı bir sorumluluk alanı değil. Çok ciddi bir sorumsuzluk bu. Bir plan belirlenir ve bu belli bir felsefenin ve temelin üzerine oturtulur. Bir kural kondu ve oyun devam ederken değiştirilmez. Tavla oynanırken bazı zarları devreden çıkarmak mümkün mü? Böyle bir karar alınmış ve oyunun sonuna kadar bu karar devam edecek. Ona göre de planlama yapacağız. Herkes de planlamasını yaptı oynayacağız, bu oyunun kuralı bu” şeklinde konuştu.“DEVRE ARASINDA TRANSFER PLANLAMIYORUZ”Yanal, devre arasının çok çetrefilli bir iş olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:“Bir takımdan bir oyuncuyu transfer etmek ya da oyuncuyu yollamak zordur. Yani katar giderken katarın üstündeki yükü değiştirmek çok zordur. Bizim öyle bir planımız yok şu anda. Ama Fenerbahçe gibi büyük bir takımın her zaman böyle bir gücü var. Önemli fırsatların olması gerekiyor. Bu önemli fırsatların Fenerbahçe’nin çıkar ve menfaatlerine uygun hale gelmesi gerekiyor. Ama biz şu olsun, bunu planlayalım demedik. Bir scout ekibimiz var, yavaş yavaş araştırmalara başladı, devam da edecek. Şahsi fikrim transferleri giderken değil, biterken yapmaktır. Çünkü daha randımanlı. Bu ekonomik koşullarda da bu çok zor. Ama Fenerbahçe’nin çıkar ve menfaatlerine uygun bir şey geldiğinde mutlaka değerlendirir. Ama şu anda bir kadromuz var ve yola devam ediyoruz.”“LİGİ KALİTELİ BİR HALE GETİRMEMİZ GEREKİYOR”Spor Toto Süper Lig’in genel durumunu da değerlendiren Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, “Ligi kaliteli hale getirmek gerektiğini düşünüyorum. Büyük takımların yer aldığı ligin üst düzeyde kaliteye ulaşması gerekiyor. Mesela, artık Türkiye’de sahaların, zeminlerin futbol oynama şartlarının ve koşullarının çok daha sağlıklı hale getirilmesi gerekiyor. Türk futboluna ilgi ve alakanın nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz. İyi ortamlarda futbola talebin daha fazla olacağını düşünüyorum. Almanya buna güzel bir örnektir. İlk başlayan İngiltere oldu. İtalya bunu başaramadı. Kalitenin arkasında kaldı, yaptığı birçok hataları biz de neredeyse tekrarlamak üzereyiz. İtalya’da bunlar yapıldı çünkü. Gereksiz bir takım şeylerin üzerlerine gidildi ve stat kaliteleri organizasyon kaliteleri bozulmaya başladı. İlgi ve alaka İtalya’dan biraz uzaklaştı. İspanya stat yaptı, yeni organizasyonlar yapmaya başladı. Portekiz aynı şekilde. Almanya bunu yaptı. Bakıyorsunuz futbol daha ateşli ve daha seyircili oynanıyor. Biz de rakiplerimizin güçlenmesini, daha iyi olmasını daha iyi bir ortamla sağlanabileceğini düşünüyorum. Karabük’te mağlup olduk, rakibimizi kutladık. Yönetimimizden de açıklama geldi. Kötü oynadık. Mazereti olamaz. Ama daha güzel bir zeminde daha güzel bir maç olabilirdi. Konya - Eskişehirspor maçını seyrettim, oyuncular zaman zaman zorlanıyorlardı. Ben Eskişehir’de çalışırken yaklaşık 3 aylık bir dönem içinde buzun üstünde antrenman dahi yapamadık. Buzun üstünde oynadık. Hem antrenman hem de maç sahamız buzdu. Futbol artık böyle sahalarda oynanmamalı. Bursa, Eskişehir, Sivas, Antalya stadı bitirecek. Rize’de stat çok güzel. Böyle ortamlarda futbol daha güzel. İkinci yarıda da bizi zor şartlar bekliyor. Rakiplerimizin zor şartları kullanması adına sıkıntıya düşeceğimiz maçlar olabilir. Ama biz de buna karşı önlem alıyoruz. Bu deneyim ve tecrübeyi yaşadık, bir daha o hataya düşmeyeceğimizi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: