HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, maden faciasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hakkında gensoru önergesi vereceklerini bildirdi.
Kürkcü, "Soma'da hala tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Unutturma, öğütme, silme, karartma çabalarından sonra bir gerçeğe ulaşacağız ama bu hakiki gerçek olmayacak. İktidar gerçeği olacak. Çünkü hükümet bağımsız gözlem yapılabilecek imkanları ortadan kaldırdı.Soma'da halktan aldığımız bilgi, AFAD'ın ve hükümetin verdiği sayıların kendileri için hala inandırıcı olmadığıdır. Hala Soma'da hayatlarını kaybettikleri halde ortaya çıkarılmamış madencilerin olduğuna dair inanış var. Gerçek çırılçıplak ortaya konulmalıdır. 'Bu işin fıtratında var' ifadesi, Başbakan Erdoğan'ın siciline işlenmiştir.Kendileri için 2023 modelini, geleceğin parlak sayfalarını layık görenler, işçiler için 1860'ların yaşama ve çalışma koşullarını layık gördüler. '1860'larda İngiltere'de maden facialarında ölüyordu siz de 2014'de ölüyorsunuz, layığınız budur' dediler. Hayır, işçiler buna layık değil. Maden işçiliğinin fıtratında bu yoktur. Bu, sermaye sahipliğinin ve devletin fıtratında vardır. O fıtratı da değiştirmek de bizim boynumuza borçtur" dedi.
Kürkcü, "En önce siz sorumlusunuz. İstifa diye bir müessese var, edebilir misiniz? Dünyanın başka memleketlerinde bir insanın burnu bile kanayınca kendini sorumlu hissedip istifa edenler gibi istifa edebilir misiniz? Edemezsiniz. Yolsuzlukları saklamak için o koltuklarda oturmaya mecbursunuz" diye konuştu.
Kürkcü, maden faciasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hakkında Gensoru önergesi vereceklerini bildirdi. Kürkcü, şunları söyledi:"Bu kölelik düzenine 'mükemmel işletme' diyen bakan Taner Yıldız'ın görevi, çalışma başladığı günden beri, acıları ve kayıpları mümkün olduğu kadar parçalara bölerek tahammül edilebilir hale getirmek; saldırgan bir üslup kullanmayarak şiddeti ve öfkeyi kendi üzerinden dağıtmak, ocak sahibinin üzerine doğu sevk etmekti.Sadece bu maden değil Türkiye'deki bütün madenler, ILO'nun normlarına uygun biçime getirilinceye kadar çalışmalarına ara vermelidir. Çalışmalar bitinceye kadar işçi ücretleri kamu bütçesinden ödenmelidir. Bu çalışma bittikten sonra işçiler hala madende çalışmak istiyorlarsa madene dönebilirler.Eğer işçiler çalışma koşullarına itiraz etmezlerse, bu köleliğe boyun eğerlerse, onları kurtaracak olan kendi kolları bile değildir. Bir kere itiraz edebilmek, sesini çıkarabilmek pekala mümkündür. Bundan daha haklı hiçbir mücadele olamaz.Adaletin bu dünyada gerçekleşmesi lazım gelir. Ancak aslında Tayyip Erdoğan ile El Kaide arasında bana sorarsanız hiçbir fark kalmamış gibi. El Kaide herkesin öte dünyada mutlu olacağını düşündüğü için hem kendilerini hem karşı karşıya olduklarını öte dünyaya göndermek için çalışıyor. Tayyip Erdoğan da işçileri öbür dünyaya göndermeye kendisi de bu dünyanın nimetlerinden istifade etmeye çalışıyor. Eninde sonunda Erdoğan ve El Kaide için de işçiler sadece cennete gidebilirler. Bu dünyada onlara cennet olmayacak öyle mi? Hayır, bu dünyada bir cennet kurmak mümkündür."
(DHA)