Erzurum'da kar yağışları neden azaldı?

ERZURUM (İHA) - Erzurum'da kar yağışının azalmasının nedenlerinin sadece küresel ısınma olmadığı, Erzurum çevresine yapılan 20 barajın ve ilde kullanılan yakıtın kar yağışını azalttığı bildirildi.

Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşar Nuhoğlu, yağışların kış aylarında azalarak, ilkbahar ve yaz aylarına kaydığını, özellikle son beş yılda bu tezi kanıtlar meteorolojik durumların ortaya çıktığını söyledi.

Erzurum ili ve çevresinde meydana gelen küresel ısınmanın nedenlerinin sadece atmosferdeki sera gazlarının artışı olmadığını söyleyen Nuhoğlu, "Küresel ısınmanın Doğu Anadolu Bölgesi ve Erzurum çevresinde oluşturacağı muhtemel etkilerin başında ısınmanın yanında toplam yağış miktarında oluşacak azalmalar ve yağış rejiminin değişmesi gelmektedir. Özellikle şehrin çevresinde inşa edilen yaklaşık 20 tane barajdan buharlaşarak atmosfere karışan su buharı ile şehirde kullanılan yakıtların da etkisi vardır. Bu şekilde artan hava sıcaklığı, yağışa dönüşmesi gereken su buharını daha fazla tutarak özellikle kışın kar yağışının azalmasına ve kar yağışının kış sonuna kaymasına neden olmaktadır" dedi.

Reklam
Reklam

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak, dünya ölçeğinde hidrolojik döngüde önemli değişikliklerin görüldüğünü kaydeden Nuhoğlu, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve salgın hastalıkların artması gibi, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağını belirtti.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin etkilerinin yalnızca küresel olmadığını ileri süren Nuhoğlu, "Geçmişteki iklim değişikliklerinde olduğu gibi, bölgesel ve zamansal farklılıklar oluşabilecektir: Örneğin, gelecekte dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, kuvvetli yağışlar ile onlara bağlı seller ve taşkınlar gibi meteorolojik afetlerin şiddetlerinde ve sıklıklarında artışlar olurken, bazı bölgelerinde uzun süreli ve şiddetli kuraklıklar ve bunlarla ilişkili yaygın çölleşme olayları daha fazla
etkili olabilecektir" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasında olduğunu belirten Doç. Dr. Nuhoğlu, "Türkiye, küresel ısınmanın; özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi öngörülen olumsuz yönlerinden etkilenecektir ve küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasındadır. Atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artışına bağlı olarak önümüzdeki on yıllarda gerçekleşebilecek bir iklim değişikliğinin, Türkiye'de neden olabileceği çevresel ve sosyoekonomik etkileri görülecektir" ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

ACİLEN ÖNLEM ALINMALI Sürdürülebilir ve gerçekçi önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Nuhoğlu, "İnsanlara otomobil kullanmayın, çevreyi daha az kirletin ve CO2 miktarını düşürmek için tüketimlerinizi azaltın, enerji kaynaklarını temiz enerjiye dönüştürün daha az enerji kullanın, suyu az tüketin gibi öneriler elbette doğru önerilerdir, fakat artan refah düzeyi ile insanların tüketim alışkanlıkların vazgeçmesi konusundaki güçlükler nedeniyle çok fazla uygulanabilir değildir" diye konuştu.
İklim değişikliği konusunda acilen tedbirler almak gerektiğini belirten Nuhoğlu, şunları söyledi:
"Bunun için vakit geçirmeden yurt genelinde bir seferberlik ilan ederek hiç boş alan kalmayacak şekilde her yerin daima yeşil kalabilen ve hızlı yetişen, az su isteyen ve yangına dayanıklı ağaçlarla ağaçlandırılması gerekir. Çünkü; ormanlar güneşten gelen kısa dalga boylu radyasyonun büyük kısmını kendisi absorbe ettiğinden atmosferin aşırı ısınmasını engeller. Yağışın oluşmasına önemli katkı sağlar. En önemli CO2 yutağıdır ve oksijen kaynağıdır. Yaprakları ile toprak arasında güçlü bir mikro klima tabakası oluşturarak gündüz etkili olan direkt güneş radyasyonu veya aşırı soğumalardan kaynaklanan olumsuz etkilenmelere karşı toprağın kimyasal yapısı ile taban canlılarının termal dengesinin korunmasını sağlar. Yer altı sularının kullanımı konusunda ciddi bir disiplin oluşturulması gerekir."

Reklam
Reklam