Elde ettiğiniz başarıyı popülerliğe dönüştürmek için magazine asla göz kırpmadınız. Tiraj kaygısı olan bir dünya için büyük bir risk değil mi bu?
Ailemden aldığım terbiye ve kendi dünya görüşüm doğrultusunda, yaptığım işler hakkında bir yerde gözükmenin ya da konuşmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Dinleyicilerimin beni şarkı söylerken ya da dünya ile ilgili bir meselede bireysel tepkimi gösterirken görmesini tercih ederim.
Şarkılarınızda ön plana çıkan 'aşk' son derece şiddetli, sancılı ve hüzün dolu. Sizin için aşkın daha az acılı hali mümkün değil mi?
Aşkta dingin ve huzurlu yaşamak mümkün olabilen bir şeymiş, bunu yeni fark ettim. Raşit'i (Algül) karşıma çıkardığı için hayata teşekkür ediyorum.
Kürşad Kahramanoğlu'nun çok güzel bir lafı var; "Irkçılığa karşı çıkmanız için, zenci olmanız gerekmiyor" diye... AIDS'le ilgili bir şeyler yapmak için HIV'li ya da HIV yakını olmak gerekmiyor. Bilgi sahibi olmalı, korunmalı ve inadına inadına sevişmeliyiz!
Bir tarafta transseksüel bir sanatçı olan Bülent Ersoy'un gönül ilişkilerini büyük bir sempatiyle dinleyen toplumumuz diğer tarafta cinsel yönelimleri yüzünden insanları dışlayıp yaşama haklarını ellerinden alabiliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bülent Ersoy'u kişiliğinden ya da sanatçılığından dolayı seven kişilerin, sıra başkasına geldiğinde o kişiyi cinsel kimliği yüzünden dışlaması ve dışladığı o kişinin başarılarını görmezden gelmesi büyük adaletsizlik. Herkesin yaşamına saygı duymalı ve herkese eşit davranmalıyız.
Özel hayatımı her zaman, yaptığım işten uzak tuttum. Bunu durup dururken, özellikle başkalarının kullandığı gibi 'itiraf' şeklinde söylemezdim. Çünkü 'suç' itiraf edilir ve bu, bir suç değil. Ancak eşcinsel olsaydım ve bana bu sorulsaydı, 'İnsanlar ne der' diye düşünmeden, açıkça söylerdim. Çünkü bunun doğal olduğunu düşünüyorum.
Ailenizde çok önemli sanatçılar var. Tiyatro sanatçısı bir anne (Deniz Türkali), şarkıcı bir baba (Ernesto Casalini), yazar bir dede (Vedat Türkali), senarist-yönetmen-şair bir dayı (Barış Pirhasan) ve Türkiye'nin en önemli yönetmenlerinden biri olan manevi babanız Atıf Yılmaz. Bunun size getirdiği artı ve eksiler nelerdir?
Şüphesiz en büyük artısı; şu an bulunduğum konuma gelmemi sağlaması. Ailem sayesinde, kendimi bildim bileli sanatın birçok dalıyla iç içe oldum. Bu bana küçük yaşlarda özgüven ve idealist bir kişilik kazandırdı. Tabii, kendimi hep büyük bir sorumluluk altında da hissettim. Bu yüzden her zaman daha dikkatli ve daha seçici olmaya özen gösterdim.