Kocaeli'nin İzmit ilçesinde eşini sırtından bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan sanık savunmasında, eşinin psikolojik sorunlar yaşadığını ve evde esrarengiz sesler duyduğunu iddia ederek, "Eşimi bıçakladığımı hatırlamıyorum. İnsan sevdiğine kıyamaz, nasıl oldu bilmiyorum. Ben de kendimi öldüreceğim. Eşimi canımdan çok seviyordum. Bize bu büyüyü yapanların Allah belasını versin" dedi.
Erenler Mahallesi Kamer Sokak'taki evde 30 Mart tarihinde meydana gelen olayda iddiaya göre, Hacı P. isimli şahıs, tartıştığı eşi Ayşe P.'yi sırtından bıçaklayarak yaraladıktan sonra 5 yaşındaki çocuğunu da yanına alarak kayıplara karışmıştı. Ayşe P. kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiş, şüpheli koca ise Sakarya'da gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
Sanık Hacı P.'nin Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı. Duruşmaya taraf avukatları, tutuklu sanık Hacı P. ve öldürülen Ayşe P.'nin ailesi katıldı. Savunması için söz hakkı verilen Hacı P., eşinin uzun zamandır psikolojik problemleri olduğunu öne sürerek, "Ayşe uzun zamandır üç harflilerle mücadele ediyordu. Sürekli saldırgan hareketleri vardı. Benim kendisini tahdit ettiğim şeklinde çevreye bir şeyler söylüyordu. Halbuki kendisi bana, 'Seni de çocuğu da öldüreceğim' diyordu. Evde erkek sesleri duyuyordu, hatta bu sesleri ben de duydum" iddialarında bulundu.
Olay günü eşi Ayşe P.'nin Sakarya'da yaşayan ailesinin yanına gitmeyi planladığını ifade eden sanık Hacı P., "Ben başka bir suçtan firar olduğum için eşimi Sakarya'ya taksi ile gönderecektim. Eşim bana 'Seni polislere vereceğim, yakalattıracağım.' şeklinde sözler söylüyordu. Ona sakin olmasını söyledim. Mutfağa gidip geldiğinde elinde kırmızı saplı bıçak vardı. Kendisine zarar vereceğini düşündüm ve elindeki bıçağı alarak yere attım. Televizyonda takip ettiğim bir program vardı. İzledikten sonra Sakarya'ya gideceğini söyleyerek koltuğa oturdu. Bir süre sonra yine mutfağa girdi. 'Seni de çocuğu da öldüreceğim. Yettin artık sen' diyerek çekmeceden bıçak aldı ve bana saldırdı. Ben hemen müdahale ettim ve sağ el bileğim kesildi. Benim müdahalem üzerine bıçak yere düştü. Bıçağın yere düştüğünü görünce ikimiz de almak için eğildik" dedi.
Olay sırasında evinde esrarengiz sesleri duyduğunu iddia eden Hacı P., savunmasına şöyle devam etti:
"Kendime geldiğimde çocuğu alıp dışarı çıktım. Ayşe'yi gördüğümde bir şeyi yoktu. Sakarya'daki halamın evine gidecektim, Ayşe peşimden koştu. Firari olduğum için beni yakalatacak korkusuyla kaçmaya devam ettim. Mahalleden tanımadığım 2 çocuğa beni Sakarya'ya bırakmalarını rica ettim. Kardeşim Murat'ı arayarak Ayşe'yi gidip sakinleştirmesini istedim. Ayşe sokakta bağırıyordu. Yakalandıktan sonra emniyette Ayşe'nin öldüğünü öğrendim. Eşimi bıçakladığımı hatırlamıyorum. İnsan sevdiğine kıyamaz, nasıl oldu bilmiyorum. Ben de kendimi öldüreceğim. Eşimi canımdan çok seviyordum."
2017 yılında eşinin intihar girişiminde bulunduğunu ileri süren sanık, "Bize bu büyüyü yapanların Allah belasını versin. Eşim hastanede psikolojik tedavi görüyordu ve son bir yıldır da metamfetamin kullanıyordu. Ben ise neurontin ilacı (kısmi nöbetler ve nöropatik ağrı tedavisinde kullanılan bir antikonvülzan ilaç) dışında bir şey kullanmıyordum. Bu ilaç psikolojime iyi geliyordu" ifadelerini kullandı.
Sanıktan şikayetçi olan Ayşe P.'nin kardeşi Döndü Yıldız ise, "Ablamın herhangi bir psikolojik sorunu yoktu, uyuşturucuyu keyif için sanık ile birlikte kullanıyorlardı. Ablam psikolojik tedavi görmedi. Psikolojik ilaçlar sanık tarafından bir doktor aracılığıyla rica üzerine yazdırılıyordu. Sanık ve ablam bu ilaçları beraber kullanıyorlardı. Sanık ablamı sürekli darp ediyordu. Sanık ablama, 'Bekleyen 20 yıl cezam var, bu cezayı yemeye başlarsam seni öldürürüm' diyordu. Ablamın çocuğu uzun yıllar sonra oldu, sanığı çocuğu ile tehdit edebilecek birisi değildi. Ayrıca sanık diğer ablamın oğlunu banyoda satırla ciddi şekilde yaraladı. Bu konuda şikayeti de var. Sanığın evimize karşı saldırısı da oldu, camımızı kırdı. Ben şikayetçi olmuştum ancak ablamın ricasıyla şikayetten vazgeçtim ancak tekrar şikayetçi olacağım" şeklinde konuştu.
Olay gününe ilişkin bildiklerini de anlatan Yıldız, "Olay günü sanık, ablam Ayten'e; ’Ben bunu öldüreceğim, gelin bunu alın’ demiş. Yeğenim annesinin başına bir şey gelir korkusuyla ablam Ayten'i Ayşe'nin evine göndermemiş. Ayrıca Ayşe, Ayten'le konuşmuş ve ona 'Hacı televizyonun sesini sonuna kadar açarak sehpayı sırtımda kırdı' demiş. Sanık ile ablam arasındaki kavganın asıl sebebi para mevzusudur. Ablam Ayşe'ye annemden miras kalmıştı. Sanık bu parayı kendi yeğeni üstüne yatırılmasını istemişti. Ancak ablam bu parayı kendi yeğeni Vural'ın üstüne yatırdı. Ayşe Vural'a, 'Bana bir şey olursa bu parayı çocuğuma verirsin' demiş. Ancak sanığın ailesi ablam öldükten sonra Vural’ı tehdit ederek parayı aldı" ifadelerini kullandı.
Tanık olarak dinlenen Emircan A., "Olay tarihinde arkadaşımla birlikte kahvehanede otururken sanık kucağında çocuğuyla geldi. Yalın ayaktı, çocuğunun hastaneye gitmesi gerektiğini söyleyerek rica etti. Çocuk şok içindeydi. Arkadaşımla onu hastaneye götürmek için arabaya aldık. Bir süre sonra çocuğunun değil, annesinin hasta olduğunu söyleyerek onu Sakarya'ya götürmemiz için rica etti. Sakarya'ya götürdük ancak durumdan şüphelendiğimiz için polise haber verdik" dedi.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve eksikliklerin giderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. (İHA)