Avrupa Birliği'ne üyelik isteğinin çağdaşlaşma sürecinin devamı olduğunu ifade eden Hikmet Çetin, ekonomik amaçlı görünen AB'nin aslında siyasi bir oluşum olduğuna dikkat çekti. 1957 yılında 6 üyeli olan pazarın kendi içinde de değişime uğradığını anlatan Çetin, bu oluşumun gelecek yıllarda federasyon ya da konfederasyona gitme yolunda olduğunu kaydetti.
Hikmet Çetin, "AB ile sürekli kavga halindeyiz. Sanki bizi zorla içlerine almak istiyorlar. Hayır, AB'ye üye olma isteği bize aittir" diyerek, 2002'nin çok önemli bir yıl olduğunu hatırlattı. Kopenhag kriterlerinin yanlış anlaşıldığını ifade eden Çetin, "Bu yılı da kaçırırsak işimiz daha da zorlaşacak. Elbette Türkiye'nin ana dili ve eğitim dili Türkçe'dir. Zaten AB'nin de kimseye ana dilinizi değiştirin dediği yok. AB'nin dediği ana dil dışında herhangi bir dilin öğrenme engelinin kaldırılması. Bu sorunu, Fransa da diğer Avrupa ülkeleri de isteğe bağlı kurslar açarak ortadan kaldırdı. Aynı şekilde kurallarını belirleyerek, yayın yasağını da ortadan kaldırmak mümkün. İdama gelince, zaten Türkiye'de 1984 yılından beri idam uygulanmıyor. İdamı kaldırırsın, ama cezayı ağırlaştırarak vicdanları rahatlatırsın. Bir diğeri ise olağanüstü hal. Zaten şu anda 4 ilde uygulanıyor" şeklinde konuştu.
Hikmet Çetin, TBMM kapanmadan önce bu dört engelin mutlaka ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin imaj kirlenmesinden arınması gerektiğini ifade eden Çetin,
"Avrupa Birliği konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz. Türkiye'nin heyecan ve vizyonu yok. Eğer AB'ye girmeyi gerçekten istiyorsak özveride bulunmak zorundayız. Kriterleri sadece AB'ye girmek için değil Türkiye'nin geleceği için yapmalıyız" diye konuştu. Çetin, hükümette de Avrupa Birliği için kararlılığın bulunmadığını belirtti.
Geçmiş hükümetlerde yer alan bir politikacı olarak özeleştiride de bulunan Çetin, "Şunu söylemeliyim ki, bizler Türkiye'yi iyi yönetemedik. Umarım gençler daha iyisini yapabilirler" dedi. Hikmet Çetin, ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu, böylece parti içi demokrasinin de sağlanabileceğini ifade ederek, "Demokrasi kötüyü, başarısızı, yalancıyı, işini suiistimal edeni tasfiye eder. Bu durumda Türkiye'de hiçbir liderin lider olarak kalmaması lazım" açıklamasında bulundu. (İHA)