"Eski yapıların kültüre kazandırılmasından yanayım"

Gazeteci, yazar, eleştirmen Doğan Hızlan: - "Ben eski yapıların, binaların kültüre kazandırılmasından yanayım. Bütün dünyada da böyle terk edilmiş, bırakılmış binalar kültüre kazandırılır. Hatta savaş zamanında silah deposu olan ve başka şeyler üreten yerler bile barış zamanında kültürel işlere adanır" - "Eski kütüphaneler duruyor ama dijitalize ediliyor. İnternette ulaşıyorsunuz. Bir tane de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılıyor. Külliyede yapılan kütüphane için düzenlenen birkaç toplantıya gitmiştim. Önemli çünkü dışarıdan gelenler de orada kitaplara bakabilecek. Zaten öyle olması lazım" - "Atatürk Kültür Merkezi de çok önemli. Artık oraya gidildiğinde insanlar Devlet Opera ve Balesi'nin doldurduğu plakları, DVD'leri bulmalı. Müzik tarihi ve müzik üzerine yazılmış kitapların bulunduğu koca bir kütüphanesi olmalı"

İSTANBUL (AA) - HİLAL UŞTUK - Gazeteci, yazar, eleştirmen Doğan Hızlan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 7 milyon kitabın okuyucuyla buluşacağı yeni kütüphaneyle ilgili, "Ben eski yapıların, binaların kültüre kazandırılmasından yanayım. Bütün dünyada da böyle terk edilmiş, bırakılmış binalar kültüre kazandırılır. Hatta savaş zamanında silah deposu olan ve başka şeyler üreten yerler bile barış zamanında kültürel işlere adanır." dedi.

Doğan Hızlan, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, binaların restorasyonunun tamamlanmasının ardından 220 bin metrekarelik kullanım alanıyla Türkiye’nin en büyük kütüphanesi haline gelecek İstanbul Eyüpsultan'daki 250 yıllık Rami Kışlası’na ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Reklam
Reklam

Projeyi henüz görmediğini belirten Hızlan, "Ben eski yapıların, binaların kültüre kazandırılmasından yanayım. Bütün dünyada da böyle terk edilmiş, bırakılmış binalar kültüre kazandırılır. Hatta savaş zamanında silah deposu olan ve başka şeyler üreten yerler bile barış zamanında kültürel işlere adanır. Eskiden hava gazı üretilen yerler vardı Yedikule'de. Öyle duruyor. Onun yerine de çok güzel kültürel bir yapı yapılabilir." diye konuştu.

Hürriyet gazetesi yazarı Doğan Hızlan, kütüphane ve müzelerin kültür sanat hayatı için önemine dikkati çekerek, "Birçok özel müze açıldı Türkiye'de, özellikle de İstanbul'da. Dünyanın birçok sanatçısını, heykeltıraşlarını, ressamlarını öyle tanıdık. Tabii ki Topkapı Sarayı, Türk İslam Eserleri Müzesi ve Arkeoloji Müzesi gibi müzeler var ama yeni ve çağdaş sanatçıları tanıtmak, konuşmalar yapmak, sempozyumlar düzenlemek için de bu tür şeyleri canlandırmayı çok destekliyorum." ifadelerini kullandı.

Aileyi meşgul eden kütüphanelerin önemini aktaran Hızlan, kütüphanelerin kültür merkezi haline gelmesi ve genç kuşağın ilgisinin arttırılmasının gerektiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Doğan Hızlan, gelişen teknolojiyle kütüphane ziyaretçilerinin azalmasına karşın Atatürk Kitaplığı gibi bazı kütüphanelerin 24 saat okuyucuya hizmet verdiğinin altını çizdi.

- "İnternetteki bazı bilgilerin doğruluğu yazılı belgeyle onaylanmalı"

Günümüzde insanların "İnternete bakar öğreniriz." şeklinde yanlış bir düşünce içinde olduğuna dikkati çeken Hızlan, şu bilgileri verdi:

"Oysa o kadar çok hata var ki internette. Bir gün bilgisayarıma bir bilgi düştü. '(Gabriel Garcia) Marquez'in Veda Mektubu' diye bir yazı. Gittiğim kitap fuarlarından onun menajerini tanıyordum. 'Böyle bir mektup yok.' dedi. Benim bu özeldeki tanışmam sayesinde bu yanlış Hürriyet'te çıkmadı ama bütün gazetelerde çıktı. İnternete düşen her şey doğru sanılıyor. Birçok şiir yanlış. Tanınmış şairlerin, mesela Cemal Süreya'nın şiirleri dolaşıyor. Birisi tespit etmiş, 100 şiirden 30-40'ı ona ait değil. Yaşadıklarımdan en garibi, Behçet Necatigil'in olduğu sanılan 'Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz ' şiiri. Ben Necatigil incelemecisiyim. Kızı Ayşe Sarısayın da yazar olduğu için aradım, şiiri okudum. 'Böyle bir şiiri yok' dedi. Araştırmayı derinleştirdik. Sonunda o şiirin Necatigil'in değil Metin Üstündağ'ın olduğunu bulduk. Böyle çok hatalar yapılıyor."

Reklam
Reklam

Yazar Hızlan, kendisinin de internetten faydalanıp bilgi aldığını, ancak bazı bilgilerin yazılı belgeyle doğruluğunun düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Okumayanların kelime haznelerinin daha az olduğunu sözlerine ekleyen Hızlan, "Azalınca da en basit derdinizi ifade edemezsiniz. Bence derdini ifade edemeyen, şiddete başvurur. Çünkü anlatamıyor. Karşıdaki de onu anlamıyor ve sonra da kaba kuvvete başvuruyor." dedi.

Hızlan, kitap eleştirisi ve tanıtımı yazdığı için bütün gün okuyup yazdığını belirterek, düşüncesine ve inancına uymasa da her çeşit kitabı okuduğunu aktardı.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti döneminde bazı fırsatların kaçırıldığına işaret eden Hızlan, şunları kaydetti:

"Bir konser salonu, büyük bir kütüphane yapılması ya da kütüphanelerin alanının genişletilmesi gerekirdi. Ne yazık ki bunlar yapılamadı ve bir fırsat kaçırıldı. Şimdi bunların yapılması gerekir. Eski kütüphaneler duruyor ama dijitalize ediliyor. İnternette ulaşıyorsunuz. Bir tane de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılıyor. Külliyede yapılan kütüphane için düzenlenen birkaç toplantıya gitmiştim. Önemli, çünkü dışarıdan gelen insanlar da orada kitaplara bakabilecek. Zaten öyle olması lazım. Kurumlarda da üniversitelerde de kütüphaneler var. Oralara kimse giremiyor. Bu kütüphaneler de halka açılmalı ve herkes oralara girebilmeli. Milli Kütüphane'deki gibi üyelik kartı olmalı."

Reklam
Reklam

Doğan Hızlan, Taksim'de Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yerine yapılacak yeni opera binasına da değinerek, "Atatürk Kültür Merkezi de çok önemli. Artık oraya gidildiğinde insanlar Devlet Opera ve Balesi'nin doldurduğu plakları, DVD'leri bulmalı. Müzik tarihi ve müzik üzerine yazılmış kitapların bulunduğu koca bir kütüphanesi olmalı. Bir kafeteryası olmalı, oturup dinlenilebilmeli. Sadece konserlerde, icra günlerinde orada hareket olmamalı. Diğer günlerde de müzikle ilgili bütün çalışmaların öğrenilebileceği bir yer olmalı orası." şeklinde konuştu.

Anahtar Kelimeler: