Bariatrik Cerrahi Diyetisyeni Cansu Arslan, koronavirüs hastalığı ile mücadele ederken sosyal izolasyonu sağlamak adına evlerde kalmanın gerekliliğine değinerek, bu süreçte yeterli ve dengeli beslenmek, yeterli sıvı almak, iyi bir uyku düzenine sahip olmak kadar doğru alışveriş yapmanın ve mutfakta hijyeni sağlanmasının da önemli olduğunu belirtti.
Arslan, mutfakta yemek hazırlama ve pişirme ilkelerine dikkat ederken hijyenin sağlanması gerektiğini ifade ederek, "İlk önce haftalık bir menü planlaması oluşturmalıyız. Yedi günü iki gün kırmızı et, iki gün beyaz et, iki gün sebze yemeği ve bir gün de kurubaklagil yemeği şeklinde organize edebiliriz. Bu plana uygun bir alışveriş listesi yaptıktan sonra bir hafta yetecek kadar ihtiyacımızdan fazlasını almamak üzere alışverişe çıkmalıyız. Alışverişe aç karnına çıkmamak da buradaki önemli bir detay olacaktır. Markette taze sebze ve meyveleri ve paketli ürünleri ayrı poşetlere koymalıyız. Donuk ürünler satın alacaksak bunları alışverişimizin son kısmında sepete eklemeli ve çözülüp tekrar donmasına, mikroorganizma üremesine sebep olmamak adına eve gelince ilk olarak onları yerleştirmeliyiz” dedi.
Arslan, yemekleri hazırlarken mümkünse sebze, meyve ve etler için ayrı bıçaklar, doğrama tahtaları bulundurulması gerektiğine değinerek, “Besinleri elimizle değil gözümüzle seçmeliyiz. Dokunduğumuz besinleri satın alıp birbirimizin sağlığı için tehdit oluşturmamalıyız. Alışveriş listemizde mercimek, bulgur, yumurta gibi hem fiyat olarak daha uygun hem besleyici değeri daha yüksek besinlere mutlaka yer vermeliyiz. Tüm ürünlerin son kullanma tarihine baktığımız gibi açılmış, bozulmuş, ezilmiş paketli ürünleri satın almamalıyız. Konservelerde zararlı canlıların ürediğini gösteren bombe yapmış ürünleri de satın almamalıyız. Kasalarda en az 1 metre mesafesine dikkat edip sosyal izolasyonu orada da korumalıyız. Eve getirdiğimiz besinleri mümkünse hemen balkon gibi açık hava bir yere alıp, tek tek besinleri oradan çıkarıp dolaba yerleştirmeliyiz. Yemekleri hazırlarken sebze, meyve ve etler için bulaşmaları önlemek adına ayrı bıçaklar, doğrama tahtaları bulundurmalıyız. Sebze ve meyveleri en az iki kez hem tarım kalıntısı hem mikroorganizma bırakmamak adına iyice yıkamalı, öyle kesim aşamasına geçmeliyiz” diye konuştu.
Arslan, çiğ ve pişmiş besinlerin birbiriyle temas ettirilmemesi gerektiğini söyleyerek, “Kestiğimiz sebze ve meyveleri ise bekletmeden tüketmeliyiz. Beklettiğimiz sebze ve meyvelerin vitamin, mineral kaybedeceğini unutmamalıyız. Salatalara servisten önce sirke, limon gibi sosları eklemeliyiz. Sebzeleri mümkünse haşlayarak değil buğulama yöntemi ile tüketmeliyiz. Eğer haşlayacaksak sebze suyuna çorbalar yapmak gibi yemekler hazırlayarak mutfakta kullanabilirliği arttırmalıyız. Çiğ ve pişmiş sebzeleri, meyveleri, yemekleri saklarken birbirinden ayırt etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Bir yemeği servis etmeden önce bekleteceksek özellikle mikroorganizmaların üremelerine mani olmak için 60 derecenin üzerinde beklettiğimize emin olmalıyız. Et, süt ve yumurta gibi riskli besinleri mutlaka buzdolabında muhafaza ederken patates, kuru soğan, sıvı yağlar, baklagiller, ceviz, fındık gibi yağlı tohumları karanlık ve serin yerde muhafaza etmeliyiz. Yemeklerimizi hazırlama aşamasında, hazırladıktan sonra mutlaka el yıkama ilkelerini uygulamalı, sabun ve su ile en az 20 saniye bu aşamalarda ellerimizi yıkamalıyız. Restoran, pastane gibi gel-al ya da paket servis uygulamasına geçen yerlerin de bu kurallara dikkat etmesini bekliyoruz. Özellikle kuryelere, servis hazırlık elemanlarına mutlaka düzenli aralıklarla hijyen eğitimi verilmeli. Hijyen eğitimi ile birlikte çalışanların da sağlık kontrolleri mutlaka belli aralıklarla yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.