İlk olarak evlerde iç hava kalitesi ve hastalıklı bina sendromuna değinen Ozan Atasoy, “Hastalıklı bina sendromu tanımını, tasarım hatası veya havalandırma eksikliği bulunan, hastalığın daha hızlı yayılmasına etki eden bina tipleri için kullanıyoruz. Bu sendrom göz, burun ve boğazda kızarıklık, zihinsel yorgunluk, uykusuzluk, solunum enfeksiyonu, artan şekilde öksürme, ses kısılması gibi semptomlara neden oluyor. Bu noktada, insan sağlığına doğrudan ya da dolaylı olarak etki eden iç hava kalitesi büyük önem taşıyor. Güvenliğimiz açısından, 5 kişinin bulunduğu odayı ortalama 59 dakikada bir havalandırmamız gerekiyor. Tabi, bunu yaparken odadaki pencere sayısını da göz önünde bulundurmalıyız.” dedi.
Evlerde bağıl nem oranının da yüzde 50 seviyesinde tutulması gerektiğinin altını çizen Atasoy, “Yıllık bakım, filtre temizliği ve kapalı mekan havalandırmasıyla klimalarımızı kullanabiliriz. Evimizin iç hava kalitesini arttırmak için öncelikle kirliliğe sebep olan unsurları ölçümlemek gerekiyor. Ölçülmesi gereken parametreler cihaz bazında değişmekle birlikte temel olarak; uçucu organik bileşenler, CO2, alerjen partiküller, sıcaklık, nem oranı ve kirletici partiküller olarak sıralanıyor. Bu bilgiler çerçevesinde havalandırma işlemi bazen basit bir şekilde pencereyi açarak da yapılabilir ancak alerjen partiküller, polenler, kötü kokulara yol açan maddeler çoğu zaman bir filtreleme ile yok edilebilirler.” dedi.