Evine giren hırsızı bıçaklayıp sırtında taşımıştı! Sosyal medyanın konuştuğu olayı hukukçular Mynet'e değerlendirdi: 'Bu bir travma'

Osman Karatoprak, Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki bir tersanede işçi olarak hayatını sürdürüyordu. 14 Ocak sabahı Osman Karatoprak'ın tek başına yaşadığı eve hırsız girdi. Uykusundan uyanan ev sahibi, karşısında hırsızı görünce arbede yaşandı. Arbede sonucunda ev sahibi Osman Karatoprak, Murat Yarar'ı bıçakladı. Olayın devamında hırsız kaçmaya çalıştı. Karatoprak, ambulansı aradı ve hırsızı sırtında ambulansa taşıdı. Hukukçular, sosyal medyada büyük yankı uyandıran haberi Mynet'e değerlendirdi.

Yapılan müdahaler sonuç vermedi ve Murat Yarar hayatını kaybetti. Gözaltına alınan Osman Karatoprak, ifadesinde uykusundan uyanınca hırsızla karşılaştığını ve arbede sonucunarda onu bıçakladığını ifade etti. 'Kasten adam öldürmek' suçundan tutuklanan Karatoprak'ın başına gelen bu olay sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Mynet özel haber ekibi, olayın hukuki boyutunu konunun uzmanlarına sordu.

OLAY NASIL OLDU?

Kısa süreli yaşanan şokun ardından Karatoprak ile hırsız arasında arbede yaşandı. Tersanede işçi olarak çalışan Karatoprak çıkan arbedede hırsızı bacağından ve karın bölgesinden bıçakladı. Can havliyle olay yerinden kaçan hırsız 100 metre sonra yere yığıldı. Hastaneye kaldırılan ve isminin Murat Yarar olduğu tespit edilen hırsız, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Reklam
Reklam

"BIÇAĞI SAVUNMAK İÇİN ALDIM"

Gözaltına alınan Karatoprak ifadesinde yaşadığı olayı anlattı. Bıçağı kendisini savunmak için aldığını belirten Karatoprak öldürme niyetinde olmadığını savundu. Hırsız Karatoprak ile birlikte ambulansa taşıdıklarını söyleyen komşu Selami Bulga, dışarıda gördüğü Osman'ın "Ağabey evime hırsız girdi. Boğuştuk, onu bıçakladım." dediğini aktardı.

Avukat Büşra Nur Yıldırım, söz konusu olayla ilgili şu ifadeleri kullandı:

'Somut olay bakımından ev sahibi, çalınan mallarını kurtarmak için hırsız maktulü bıçaklamış ve neticesinde ölümüne sebebiyet vermiştir. TCK m. 25’e göre, bir kişinin gerek kendisine gerekse başkasının hakkına yönelmiş haksız bir saldırıyı defetmek amacıyla somut olayın özelliklerine göre saldırı ile orantılı bir fiil işlemesine meşru müdafaa denilmektedir.

"MEŞRU MÜDAFAA SINIRLARININ AŞILMASI HALİNDE BİLE..."

Ceza hukukunda meşru savunma, hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmektedir. Saldırıyı defetmek için orantılı karşı güç kullanan kimse, meşru müdafaa hükümleri gereği cezalandırılmaktan kurtulur. Maruz kaldığı haksız saldırının etkisi altında, “heyecan, korku ve paniğe” kapılarak meşru müdafaa sınırlarının aşılması halinde bile faile ceza verilmez.

Reklam
Reklam

Mal varlığının korunması hakkına karşılık maktulün yaşama hakkına müdahalede bulunmak, meşru müdafaa sınırlarını aşmaktadır. Ceza kanunumuz bu sınırın heyecan, korku ve panikle aşılması halinde dahi hukuka uygunluk sebebinin devam ettiğini kabul etse de somut olayın koşullarına bakmak gerekmektedir. Zira bıçak darbeleri, maktulün karın ve bacak kısmına isabet etmiştir. Maktulün hayati önem taşıyan karın bölgesine öldürücü bıçak darbesinin isabet etmesi, hukuka uygunluk sebebinin ortadan kalkması sonucuna yol açabilecek niteliktedir. Ancak kesin kanaate ulaşmak için maktule yönelen bıçak darbe sayısı, olay sonrası ev sahibinin ambulansı aramış olması ve maktulü ambulansa taşıması, öncesinde maktulün ev sahibinin yaşam hakkını tehlikeye atacak bir eylemde bulunup bulunmadığı birlikte değerlendirilmelidir.'

Ceza avukatı Mustafa Emrecan Aslan'ın görüşleri de şu şekilde:

'Bahsi geçen olayı ziyadesiyle üzücü bulduğumu söylemeliyim. Yorgun argın işten dönen herhangi bir toplum bireyinin, bir anda malını ve canını saldırıdan korumaya girişmek zorunda kalması ve akabinde ceza ve tutuk evi ile tanışması, her gün yaşanabilecek ve alelade birinin hemen kaldırabileceği bir travma değildir. Bununla birlikte toplumun ödüllendirmek istediği kişinin ceza evinde, cezalandırmak istediği kişininse toprak altında olması aşılması gereken bir diğer toplumsal travmadır.

Reklam
Reklam

"MUAMELE TOPLUM VİCDANINA UYGUN OLMALI"

Suçun tespiti ve cezanın tayininden ziyade; yasal süreçlerin her anının işletilmesinde de toplumsal adaletin gözetilmesi ve kamu düzeninin tesis edilmesi amaçlarından uzaklaşılmamalıdır. Yargıda güven ilkesinin sadece cezanın belirlenmesi noktasında gözetilmemesi; adli aşamaların tümü esnasında da kişilerin gördüğü muamelenin toplum kanaatine, vicdanına ve beklentilerine uygun olması gerektiği unutulmamalıdır.

Bu gibi elim bir olayla taraflardan asıl hangisinin travma yaşadığını ve ıslah edilmesi gerektiğini iyi tespit ederek; tutuklama ve benzeri tedbirlerin maksadını aşan şekilde kullanılmaması toplumsal adalet açısından elzemdir. Aksi halde bireylerin kendi adaletlerini sağlama içgüdüsünün engellenememesi ve asıl saldırıya uğrayanların bu olaydaki gibi saldırganlarını bizzat devlet kuvvetlerine teslim etmemesi gibi istenmeyen bir takım sonuçların ortaya çıkabileceği kanaatindeyim.'

Av. Mustafa Göktuğ Tüfekçi'ye göre kişinin kasten öldürme suçu dolayısıyla yargılanması ve mahkum edilebilmesi için bilerek ve isteyerek bir kişiyi öldürmeye yönelik hareket etmesi şart.

Reklam
Reklam

'Evine giren hırsızı arbede sırasında bacağından ve karın bölgesinden bıçaklayan Osman Karatoprak Türk Ceza Kanunu m.81 Kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla tutuklanmıştır. Yasa koyucu “tutuklama nedenleri” başlıklı Ceza Muhakemeleri Kanunu 100. maddesinde “kasten öldürme” suçunu katalog suçlar arasında saymış ve bu suçun işlenmesi halinde ‘tutuklama sebebi var sayılabilir’ demiştir. Kişinin kasten öldürme suçu dolayısıyla yargılanması ve mahkum edilebilmesi için bilerek ve isteyerek bir kişiyi öldürmeye yönelik hareket etmesi şarttır.

'EĞER ÖLDÜRME KASTI OLSAYDI...'

Basına yansıdığı kadarıyla Osman Karatoprak rızası dışında evine giren kişiyle yaşadığı arbede sonucu şahsı bacağından ve karın bölgesinden bıçaklamış, şahıs kaçarken muhtemelen bilincini kaybetmesiyle yere düşmesi sonucunda ise ambulans çağırarak ağır yaralı şahsı ambulansa taşımıştır. Evine rızası dışında giren kişiyle yaşadığı arbedede yaşanan bıçaklama olayında ise kendisine yönelmiş bir haksız saldırıya karşı koymak isterken işlenen suç bakımından yapılan müdahalenin orantılı olup olmadığı meşru müdafaa (TCK m.25) hali ile mazur görülebilecek heyecan, korku veya telaştan dolayı meşru müdafaada sınırın aşılması (TCK m.27/2) halleri kapsamında değerlendirilmelidir. Ayrıca olaya ilişkin bu bilgiler ışığında en temel olarak şüpheli Osman Karatoprak’ın kastının öldürmeye yönelik olmadığı -eğer öldürme kastı olsaydı ağır yaralı olarak yakaladığı şahsı yakaladıktan sonra da öldürebileceği- aksine yaralıyı hastaneye yetiştirmek için çaba sarfettiği ve kurtarmaya çalıştığı söylenebilir.'

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: