Evde öcülerin olduğu babaanne masallarından korktuğumuz günleri anaokulunda bıraktık çoktan. İlkokulda Elm Sokağı Kabusu'nu izleyip izleyip tırsıyorduk tabii, lisedeyse Halka'daki Samara bile vız geldi, tırıs gitti... Yine de halâ gece yalnızken, ev karanlıkken bu genlerimize işleyen korkular aklımıza gelmiyor mu? Gaipten sesler olsun, televizyon çıtlamaları olsun; kabul edin, ara sıra tırsmıyor musunuz siz de?
Evinizi ruhların, üç harflilerin basmış olma ihtimalinin elbette pozitif bilimlerde yeri yok. Yine de bazı olaylar var ki kendi aklınızdan, sıcacık evinizden şüphe ettiriyor! Mesela evcil hayvanlarınızın durduk yere garip hareketlerde bulunması... Mesela köpeğiniz hiçbir şey olmayan bir yere doğru mu havlıyor? Kediniz yüzünü duvara döndü, dakikalardır tek bir noktaya mı bakıyor?
Nasıl tırsmayalım şimdi!- - - - - -
Hayaletlerin eve bıraktıkları ürpermeden filmlerden de aşinayız zaten. Zaten belki de o korku filmleri yüzünden her ufak esintide tırsıyoruz geceleri!
Yine de öncelikle açık kalmış pencereleri, kapı altından sızan cereyanı kontrol etmekte fayda var tabii...
Televizyon çıtlamasından bahsetmiştik zaten, basit bir elektrik yüklenmesi midir, kondansatör müdür, elbet bir bilimsel açıklaması var... Peki oda kapılarının durduk yere gıcırdamalarını, dışarıda dal kımıldamıyorken çıkan uğuldamaları, insan seslerini ne yapacağız!?
Önerilerimiz mevcut tabii: Kapıları yağlayın, uğuldamalar ve sesler için de komşularınızdan daha sessiz olmalarını rica edin. Ertesi gece de sesleri duymaya devam ederseniz, hakikaten korkacak bir şey var demektir! - - - - - -
Bazen gözlerimiz değişen ışık miktarına adapte olurken, köşelerinde uçuşan incecik çizgiler görürüz... Bunlardan korkmamak lazım, gayet biyolojik, gayet doğal bir şey. Ama hemen arkamızda bir şeyler hareket ediyor gibi hissediyorsak, hattâ ufacık bir hareket gördüysek bir de... Bir de yalnızsak hele :(- - - - - -
Tabii 21. yüzyılda bile sık sık elektrik kesintisi yaşanan bir ülkede yaşadığımız için bir iki ampulün patlaması, florasanların yanıp sönmesi bize koymaz. Gider sigortayı kontrol ederiz, mum yakarız, ertesi gün marketten yeni ampuller alırız, geçeriz...
Yine de florasanları yanıp sönen koridor görüntüleri çocukluğumuzdan bu yana filmlerle hafızamıza kazınmış durumda. Tırsıyor be insan! - - - - - -
Üstelik yeni ilaçlatmıştınız evi! Lanetli evlerin olmazsa olmazıdır böcek istilası.
Ya da iyi temizlenmemiş evlerin, bir temizlik yapın isterseniz...- - - - - -
Anahtarlarınızı komidinin üstünde bulamadınız, derin dondurucunun içinden çıktı. Ayakkabılarınızı kapının önünde çıkardığınızdan eminsiniz halbuki, ne işi var yatağınızın dibinde? Peki o ayakkabılarınızın içinde duran kolyenize ne demeli!?
Neden yer değiştiriyor bu nesneler, neden hatırladığınız yerde bulamamaya başladınız? En basit açıklama: Yorgunluğunuz artık ekstra unutkanlığa sebep oluyor. Çok da yorulmuyorsanız, bu unutkanlığa stres de sebep olur tabii. Stresin sebebi geceleri doğaüstü korkulardan uyuyamamanız olabilir mi peki? - - - - - -
Evinin lanetli olduğunu iddia eden insanların en çok şikayetçi oldukları kokuları size sıralayalım: Tütün, parfüm, is kokusu, bebek pudrası, ve pek tabii yanık et kokusu.
Haberiniz olsun. - - - - - -
Kabus görmenizin yorgunlukla, stresle, yatağınızın rahat olmamasıyla, gece üzerinizin açılmasıyla, yatmadan önce içtiğiniz o son kahve bardağıyla ilgisi olabilir. Amma velakin, her gece aynı kabusu görüyorsanız... Hemen bir psikoloğa! (veya bir medyuma)- - - - - -
Eh, daha ne diyelim!