1945 yılının Noel’inden hemen önce on çocukları bulunan Sodder ailesi büyük bir trajedi yaşadı. Aslında aile için her şey çok normal bir şekilde başlamıştı. Noel heyecanıyla aile yataklarında mışıl mışıl uyuyordu. En büyük oğulları İkinci Dünya Savaşı’nda cephede olduğu için dokuz çocuk, anne ve baba evdeydi. Anormal bir durum yoktu ta ki ev bir anda alevler içerisinde kalana kadar...
Baba George ve anne Jennie ev alev alır almaz dört çocuklarını yanlarına alarak çıkmayı başardı. Fakat çocuklarından beş tanesi tavan arasında oyun oynuyordu. Baba George Sodder, içeride kalan çocuklarını kurtarabilmek için yeniden alevlerin ortasına atladı. Fakat koyduğu merdiven yerinde yoktu ve telefonlarda çalışmıyordu. Üstelik Sodder ailesine ait olan ve sorunsuz bir şekilde çalışan iki komyonet arızalanmıştı. Yangın tüm hızıyla devam ederek yayılırken komşular bir türlü itfaiyeye ulaşamıyordu. En sonunda En sonunda itfaiyeye bizzat giderek yardım talep eden komşular, sonunda itfaiye şefi ile görüştü, fakat itfaiye olay yerine tam 7 saat sonra ulaştı.
İtfaiye şefi Morris, olay yerini inceledikten sonra çocukların öldüğünü söyledi. Ancak çocuklara ait kemik ya da kemik tozu bulunamamıştı. Üstelik yangının elektrik tesisatından dolayı çıktığı belirtilse de yangın anında ışıkların yanık olması ve daha sonrasında evin bahçesinde el bombasına benzer bir takım şeyler bulunması olayın kundaklama olduğunu düşündürdü. Polisler, Sodder ailesinin telefon hatlarının makasla kesildiğini tespit etti. Çocuklarının ölüm raporu çıktıktan sonra aile bunun bir kaza olduğuna inanmaya başladı. Ancak günler geçtikçe George ve Jennie olayın üzerine biraz daha yoğunlaştı ve detayları keşfetti. Olaydan hemen önce ev telefonunun çaldığını hatırladı. Telefonda bir kadının ona güldüğünü ve daha sonra kapattığını söyledi. Daha sonra birinin çatıya bir şey fırlattığını duymuş ve ardından duman kokusu almıştı.
Anne Jennie bunları hatırlasa da baba George'un geçmişi işleri biraz daha bulandırdı.Baba George, aslında ABD'ye göç eden bir İtalyan ve Mussolini karşıtı söylemleri nedeniyle sürekli tehdit edilip, dışlanmıştı. Üstelik bir sigortacı onu evini yakmakla tehdit etmişti. George bunları polise anlatsa da hiçbir polis ona inanmadı ve olayın bir kazadan ibaret olduğunu söyledi.
Anne ve baba Sodder tam olayı kaza olarak kabul edecekken yine akıllarına bir şeyler takıldı ve olayı kendileri araştırmaya karar verdi. Aile, yaptıkları araştırmada komşularından birinin kaybolan 5 çocuğu bir araba içinde gördüğünü ve bir başkasının da yangının ertesi sabahı 5 çocuk ve iki yetişkini bir kafede kahvaltı ederken gördüğünü öğrendi. Yani bu iddialara göre çocuklar kaçırılmıştı.
Olayın üzerinden 2 yıl geçtikten sonra George, FBI'dan yardım istedi, fakat ne polis ne de itfaiye ekipleri FBI'a ifade vermedi. Bunun üzerine Sodder ailesi bir dedektif tuttu ve dedektif, evdeki yangının elektrik tesisatından dolayı olduğunu söyleyen adamın George'u tehdit eden sigortacıyla aynı kişi olduğunu öğrendi. Tüm bunlar olurken dönemin belediye başkanı bu olayın kapandığını söylese de Sodder ailesi el ilanları asarak çocuklarını aramaya devam etti.
23 yıl boyunca çocuklarını amansızca arayan aileye bir mektup geldi. Mektupta 20'li yaşlarında bir gencin fotoğrafı vardı. Fotoğrafın arkasında ise şu not vardı: “Louise Sodder, Frankie abimi seviyorum. Küçük çocuklar. A90132 ya da 35.”
Gelen mektubun oğulları Louise'e ait olduğunu düşünen aile, mektup üzerinde Kentucky posta pulunu görünce oraya bir özel dedektif gönderdi. Fakat dedektiften asla haber alınamadı.Sooder ailesinden bugün hayatta olan tek kişi yangın esnasında 2 yaşında olan Sylvia Sodder. Yangının üzerinden bugün 76 yıl geçse de Sylvia, kardeşlerinin o yangında ölmediğine hala inanıyor.