Samsun'da yaklaşık 8 yıl önce 2 kişinin aynı yerde öldürülmesi ile ilgili olarak geçen yıl yakalanan 5'i tutuklu 8 kişinin yargılanmasına başlandı.
Samsun'un İlkadım ilçesi Pazar Mahallesi Samsun Büyükşehir Belediyesi karşısında bulunan bir büfede 10 Eylül 2005 tarihinde silahlı saldırıya uğrayan A. Fettah Sağlamer (44) ile büfe sahibi Uğur Koçoğlu hayatını kaybetmişti. Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu ekipleri, olaydan 7 yıl sonra cinayetin faillerini yakaladı. 2012 Mart ayında yakalanarak tutuklanan Ekrem B., Recep S., Adem K., Yavuz Sultan S.F. ve Şaban S. ile tutuksuz bulunan Recep A.G. ve Hadi G.'nin yargılanmasına başlandı. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen davanın ilk duruşmasında sanıklar haklarındaki suçlamaları kabul etmediler. Ara karar gereği diğer sanıklar salondan çıkartılarak, itirafçı olan Yavuz Sultan S.F.'nin daha rahat ifade vermesi sağlandı. Suçunu itiraf eden Yavuz Sultan S.F., "1999-2000 yılları arasında Of Cezaevi'nden Vakfıkebir Cezaevi'ne nakledildim. Hırsızlık suçundan cezamı çekiyordum. Vakfıkebir Cezaevi'ne geldikten bir 1,5 ay sonra Vakfıkebir Cezaevi'nde sanık Ekrem B. ile tanıştık. Ekrem B., Vakfıkebir Cezaevi'nde hükümlü idi. 1999 yılından sonra kamuoyunda ‘Ecevit affı’ diye bilinen bir aftan sonra ben dışarı çıktım, tahliye oldum. Ekrem ile telefonla görüşmeye başladık. Daha sonra Ekrem B. İstanbul'a geldi. Ben yaklaşık 6-7 ay sonra askere gittim. Askerde iken de Ekrem B. ile biz yine telefon görüşmesi yapıyorduk. Ben Diyarbakır'da o sıralar askerlik yapıyordum. Askerliğim bittikten sonra ben Trabzon’un Of ilçesine geldim. Ekrem B., Of’ta benim yanıma geldi. Bir süre muhabbet ve sohbetten sonra bana Ekrem B. 'Birisi vurulacak' dedi. Bana kim olduğunu söylemedi. Ben ona, ‘Ben daha yeni askerden geldim. Böyle şeyler benim için çok erken’ dedim. Ekrem B., 'Bana beraber çalışalım' diye teklif etti. Arabası vardı, sebze ticareti yapıyordu. Benim o sıralar Of'ta çay ocağım vardı, onu işletiyordum. Ekrem B. ile birlikte sebze işine başladık. Birlikte pazarlara sebze satmaya gidiyorduk. Bu sırada Ekrem B. bana bu olayı anlatmaya başladı. 'Samsun'da birisi vurulacak. Senin yanına birisini vereceğim, onunla birlikte bu işi yapacaksınız' dedi. Bu sebze işini yapmaya devam ederken ben yine İstanbul'a gittim. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra benim yanıma geldi. Ekrem B. bana 'Bu cinayet işi 1-2 ay içerisinde gerçekleştirilecek' dedi. Sonra Ekrem B., İstanbul'dan Samsun'a geldi. 2-3 hafta sonra Samsun'dan bana telefon açtı. 'Samsun'a gel' dedi. Otobüsle Samsun'a geldim. Otogardan arabası ile Ekrem beni aldı. Samsun içerisinde dolaştıktan sonra Ümit B.'nin bulunduğu lokale gittik. Ümit ve abisi ile beni orada tanıştırdı. Bir gece lokalin üstünde kaldım. Ertesi günü Ekrem ile birlikte çarşının içinde dolaşmaya başladık. Olayın olduğu büfenin yakınında iki katlı bir lokal bildiğim kadarıyla kumar oynanılan bir yer vardı. Ekrem B., bana bu lokali Fettah Sağlamer'in işlettiğini söyledi. Ekrem, 'Olayı yapacağınız yer burası' dedi. Ertesi günü Ekrem B., Adem'i çağırdı. Adem ile birlikte orada dolaşırken Ekrem bize öldürülecek olan Fettah Sağlamer'i gösterdi. Ben Fettah Sağlamer'i hayatımda ilk defa orada gördüm. Ekrem B., Ümit B.'nin işlettiği lokalde bize iki tane silah verdi. 7,65 milimetrelik mermi atan ufak silahı bana verdi. Adem'e 9 milimetrelik büyük silahı verdi. 'Silahları kontrol etmenize gerek yok, her şeyi iyi, silahlar çalışıyor' dedi. Biz Adem ile birlikte Ekrem yanımızda yok iken belediyenin yanına geldik. Orada bulunan banklarda oturduk. Bir gün boyunca orada oturduk. Ekrem bize telefon açtı. 'Bugün işi yapmayacaksınız. Düğün var' dedi. Zannedersem sünnet düğünü varmış. Fettah Sağlamer sünnet düğününden döndükten sonra büfenin önüne geleceğini söyledi. Biz yine Ümit B.'nin lokaline gittik. Orada oturduk. Uyumadık. Adem ile birlikte sabahladık. Ekrem de bizim yanımızda idi. Ertesi günü sabahleyin üçümüz birlikte lokalden çıktık. Bir simit sarayına gittik. Orada üçümüz kahvaltı yaptık. İlk baştan Ekrem bu cinayet işi için bize 100-150 bin lira bir para vaat etmişti. Ekrem bize cinayetin kimin adına yaptığı konusunda o anda bir bilgi vermedi. Olaydan önce Şaban'dan ve kardeşinden bahsetmedi. Simit sarayında kahvaltımızı yaptık. Adem ile ben Ekrem'den ayrıldık. Büyükşehir Belediyesi'nin önündeki olay yerine geldik. Akşam saat 22.00-23.00 araları idi. Tam olarak da saati hatırlamıyorum. Fettah Sağlamer ara sokaktan büfenin önüne geldi. İlk başta içeri girdi. Büfenin sahibi ile muhabbet ettiler. Sonra dışarı çıktılar. Adem sol tarafta, ben sağ tarafta olmak üzere Fettah Sağlamer'i hedef alıp ateş etmeye başladık. Yaklaşık 15-20 metre mesafeden ateş etmeye başladık. Benim tabancamda hatırladığım kadarıyla 6-7 mermi vardı. Adem'in tabancasında kaç tane mermi olduğunu bilemiyorum. Büfeci ile Fettah Sağlamer ayakta yan yana birbirine yakın konumda idiler. Ben büfeciyi tanımıyorum. Bu şekilde ve pozisyonda Adem ile birlikte Fettah Sağlamer'i hedef alıp ateş etmeye başladık. Daha sonra ateşleme olayı bittikten sonra Adem sol tarafa, ben sağ tarafa olmak üzere, Ekrem B. bize önceden olaydan sonra gideceğimiz pansiyonu tarif etmişti. Ekrem B., ‘O pansiyonda bir gece kaldıktan sonra Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde bulunan bana ait bekar evine geleceksin' diye bana talimat verdi. Adem ile ne tür konuşması oldu bilemiyorum. Daha önceden Ekrem B., pansiyon görevlisine beni gösterdiği için söz konusu pansiyona gittim. Kayıt işlemi yapılmadı. Herhangi bir odaya geçtim, odada kaldım. Silahımı çıkarttığımda silahın ağzına bir mermi sıkışmıştı. Ekrem B. 'Silah üzerinizde kalmasın, denize atın, çöpe atın, silahtan kurtul' diye söylemişti. Ben de sabahleyin kalktım. Olayda kullandığım silahı deniz kenarında denize doğru attım. Sonra otobüse bindim. Samsun'dan Trabzon’un Vakfıkebir ilçesine Ekrem B.'nin bana söylediği bekar evine gittim. Ben gittiğimde Adem benden önce gitmiş, orada Ekrem'in bekar evinde idi. Adem ile sabah orada buluştuk. Ekrem o sırada Samsun'da kalmıştı. Bize 'Siz gidin, ben akşama doğru geleceğim' demişti. Biz bir gece Ekrem'in evinde kaldık. Bekar evinin anahtarı da kapının üzerinde bulunuyordu. Anahtarın yerini Ekrem bize söyledi. Benden önce Adem eve girmişti. Kapıyı da bana Adem açmıştı. İki saat sonra Adem ile birlikte sahile indik. Bir iki tur attık. Ben telefonumu açtım. Ekrem aradı 'Ne yapıyorsunuz' diye sordu. Biz de ‘Bir şey yaptığımız yok’ dedik. Ekrem B., 'Akşama kadar bekleyin, ben akşama geleceğim' dedi. Akşam Ekrem geldi. Bizi arabasına aldı. Arabası Audi bir taksi idi. Siyah renkli idi. Bizi arabasına Adem ile birlikte aldı. Şaban S.'nin evine gittik. Orada Şaban'a Ekrem B. sanki olayı bizzat kendisi yapmış, kendisi ateş etmiş gibi anlattı. O gün orada kaldık. Şaban, Ekrem olayı anlatınca bir şey demedi, sadece güldü. Şaban S.'nin kardeşi Recep orada yoktu. Bu olayın başında ilk olay olmazdan önce kafeteryada buluştuğumuzda Ekrem B., Şaban S. ve kardeşi Recep'e 'Olayı yapacak olan budur' diye beni gösterdi. Şaban ve Recep'ten ben herhangi bir talimat almadım. İlişki kurmadım. Şaban'a ve Recep'e ‘Olayı yapacak olan budur’ diye Ekrem B. gösterdi. Onlar hiçbir şey söylemediler. Ben de Şaban ve Recep'e bir şey sormadım. Çünkü Ekrem bizi tembihlemişti. 'Siz kimse ile muhatap olmayacaksınız, benim tanıdığım insanlarla ilişkiye girmeyeceksiniz, her şeyi ben ayarlayacağım' dedi. Geceyi Şaban'ın evinde geçirdik. Sabah olunca ben İstanbul'a gittim. Bana Ekrem B., 300 lira para vermişti. Trabzon Havaalanı'nda ben bilet aldım. İstanbul'a uçtum. Ekrem B. bana 'Ben bir hafta sonra İstanbul'a geleceğim, Maltepe'de teyzemin oğlunun otoparkı var, orada buluşacağız, ben sana orada para vereceğim' demişti. Ekrem İstanbul'a geldikten sonra cep telefonundan beni aradı. İstanbul'a geldiğini söyledi. Maltepe'de olduğunu söyledi. Ben de tarif ettiği yere gittim. Buluştuktan yarım saat sonra Ekrem B. bana 4 bin dolar para verdi. 'Şimdilik bu parayı al, sonra gerisini ben sana veririm' dedi. Ben parayı aldıktan sonra Ekrem'in yanından ayrıldım. Ekrem bana 'Birlikte eğlenelim' dedi. Ancak ben kabul etmedim. 4 bin doları aldım, oradan ayrıldım. Bu parayı harcadım. Bankaya yatırmadım. Aradan 1,5 ay geçtikten sonra ben Ekrem B.'ye telefon açtım. Kendisinden para istedim. Bir ay sonra İstanbul'a geleceğini söyledi. Bir ay sonra İstanbul'a geldi. Bana 4-5 bin lira para verdi. Daha sonra beni Ekrem B., tehdit etmeye başladı. Zaten bu olayı yapmadan önce de beni ölümle tehdit ederek bu olayı yapmam konusunda üzerimde baskı kurmuştu. Yine olayı yaptıktan sonra da 'Kimseye söylersen, anlatırsan seni öldürürüm' şeklinde Ekrem B. beni tehdit etmeye başladı. Beni İstanbul'da bir yere çağırdı. Gittiğim yerdeki insanlardan bir iki tanesini tanıyordum. Diğerlerini tanımıyordum. Yanındaki insanlar etrafla telefon görüşmeleri yapıyorlardı. Yanından ayrılıyorlardı. Ekrem B.'nin beni imha edeceğini, öldüreceğini düşündüm ve oradan kaçtım. Bir daha hiç görüşmedim. Ben oradan İstanbul'dan Antalya'ya kaçtım. Antalya'da ağabeyim vardı. Onun yanında kaldım. Yakalanıncaya kadar olayı hiç kimseyle paylaşmadım. Ağabeyime de söylemedim. Eşime de söylemedim. Antalya'da bir yıl kadar kaldım. Ben o tarihlerde evli değildim. Evleneli iki sene olmuştur. Antalya'da 1-2 sene kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a geldim. İstanbul'da da bir sene kadar kaldım. Tekrar Trabzon’un Of ilçesine döndüm. Ağabeyimin Of'ta lokantası vardı. Onunla birlikte lokantada çalışmaya başladım. Ağabeyim Of'taki lokanta işinde iflas etti. Trabzon'a geldi. Ben Of'ta kaldım. Ev tuttum. Dayımın kahvesinde çalışmaya başladım. Bir sene kadar ağabeyimin yanında kaldıktan sonra da Of’ta evlendim. Bir senelik evli iken bu olay ortaya çıktı. Evimden gelip beni polis aldı. Olayı bütün samimiyetimle anlattım. Bu olayı yaptığımdan dolayı da çok pişmanım" diye konuştu.
Yavuz Sultan S.F.'nin ifadesi üzerine sorulan soruya cevap veren Ekrem B., "Yavuz Sultan S.F.'nin beyanı tamamen uydurmadır. Kabul etmiyorum. Maktullerle benim herhangi bir şekilde bir ihtilafım, düşmanlığım yoktur. Yapmış olduğu gizli fevri hareketidir. Bu nedenle savunmasını kabul etmiyorum. Biz kalabalık sülaleyiz. Şahsın kendi yaptığı harekettir. Suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.
Adem K. ise, "Sanık Yavuz Sultan S.F.'nin savunmasını kabul etmiyorum. Olaydan 1-2 gün önce tanışıp, birlikte olay yaptığımızı, olaydan sonra da telefon açıp kontur istediğini söylemektedir. Bu aklende mümkün değildir, kabul etmiyorum" dedi.
Şaban S. de, "Yavuz Sultan S.F.'nin, suçlamasını kabul etmiyorum. Benim bu olayın gerçekleşmesi için bir nedenim de yoktur. Şahsen alıp veremeyeceğim bir olay da yoktur. Tahliyemi istiyorum” ifadelerini kullandı.
Öldürülen büfeci Uğur Koçoğlu'nun ailesinin avukatı Ata Giritli, Uğur Koçoğlu'nun öldürülmesi ile ilgili açılan davaya itiraz ederek, "Uğur muhtemel kastla öldürülmüştür diye iddianame hazırlanmış. Uğur Koçoğlu, Fettah Sağlamer öldürülürken yanında olduğu için öldürülmüştür. Kasten öldürülmüştür” diye konuştu.
Duruşma tanıkların dinlenmesi için ileri bir tarihe ertelendi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz