ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yarın bitecek kritik eylül toplantısında alacağı kararlar tüm dünyada sabırsızlıkla beklenirken, Çin ekonomisindeki yavaşlama, küresel piyasalardaki sert dalgalanmalar ve düşük enflasyon faiz artırımında yol ayrımına gelen Fed’in işini zorlaştırıyor.
Başta Fed Başkanı Janet Yellen olmak üzere birçok Fed yetkilisi, 2008'den bu yana sıfıra yakın tutulan faiz oranlarının bu yıl sonundan önce artırılmaya başlanacağını defalarca yinelemiş ve ABD'de açıklanan veriler faiz artışına "yeşil ışık" yakmış olsa da son dönemde meydana gelen bazı gelişmeler, Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) eylül toplantısına yönelik belirsizliği artırdı.
Birçok ekonomist, küresel piyasaları etkisi altına alan Çin kaynaklı panik havası ve düşük enflasyonun, Fed'i faiz artışı için biraz daha beklemeye sevk edeceğini öne sürerken, ABD ekonomisinin sıkılaştırmaya hazır olmasının yanı sıra Fed'in kredibilitesini kaybetmemek için harekete geçeceğini düşünenlerin sayısı da hayli yüksek.
FOMC'ye ilişkin beklentilerini AA muhabirleriyle paylaşan yabancı ekonomistler, uzmanlar arasında yaşanan görüş ayrılıklarını nedenleriyle ortaya koydu.
"Kademeli faiz artışı için eylülde harekete geçecekler"
Moody's Analytics Direktörü Ryan Sweet, Fed'in geçmişte yaşanan yanlışları tekrarlamamak adına sıkılaştırmaya eylülde başlamak istediğini vurgularken, "Fed'in faiz artışında kademeli bir yol izleyebilmek için sıkılaştırma sürecine eylülde başlayacağını düşünüyorum. Fed, geçmişte gereğinden fazla beklediği için agresif faiz artışları yapmak zorunda kaldı, şimdi ekonominin nefesini kesebilen bu yanlıştan kaçınmak istiyor" şeklinde konuştu.
Faiz artışını ertelemenin ekonomik yararlarına da değinen Sweet, Moody's Analytics'in makro modellemelerine göre, artışa eylül yerine 2016'nın ilk çeyreğinde başlanmasının, işsizlik oranında sadece yüzde 0,1'lik bir ek düşüş sağlayacağını, ancak enflasyonda herhangi bir fark yaratmayacağını aktardı.
"Faiz artışını ertelemenin ekonomik faydalarının bu kadar az olduğu göz önüne alınırsa, Fed'in faiz artışına eylülde başlama olasılığı bazılarının düşündüğünden daha yüksek olabilir" değerlendirmesini yapan Sweet, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz ekonomik verilerin, eylülde faiz artışı için gerekli koşulları oluşturduğuna ve Fed'in bazıları tarafından imkansız olarak nitelendirilen bir girişimde bulunacağına inanıyoruz. Bu ustalık isteyen riskli girişim, Fed'in faiz oranlarını, finansal şartlarda daha fazla bozulmaya yol açmadan, hatta iyileşme sağlayarak normalleştirmeye başlamasıdır ve bu hem 'şahin' hem 'güvercin' bir tavırla başarılabilir. 'Şahin' yaklaşımın ne olacağı açık, Fed yüzde 0-0,25 aralığındaki gösterge faizi 0,25-0,5 aralığına çeker. 'Güvercin' bir dengeleme içinse karar metninde bunun bu yılki tek artış olduğu sinyalini verir ya da faiz artış hızı ve oranına ilişkin tahminlerini düşürür."
Sweet, diğer taraftan piyasalarda faiz artışıyla ortaya çıkabilecek potansiyel değer kayıplarının ekonomi için kayda değer bir yük oluşturmayacağını savunarak, "Fed yetkililerinin yapmak istediği son şeyin faiz kararını diğer ülkelere veya piyasalara göre vererek, kredibilitesini azaltmak olduğunu" sözlerine ekledi.
"Fed, faiz artışını neden erteler?"
Fed’in faiz artışını erteleyeceğini düşünen ekonomistlerin argümanlarını ise halen düşük seyreden enflasyon, finansal piyasaların son dönemde gösterdiği sert dalgalanma, Çin'le birlikte zayıflayan küresel büyüme ve güçlenen doların yanı sıra devalüe edilen yuanın etkisiyle sertleşen "kur savaşları" oluşturuyor.
Fed'de 25 yıl boyunca ekonomist olarak görev yapan AEI Kıdemli Uzmanı Stephen Oliner, FOMC üyelerinin son dönemde ortaya çıkan bu gelişmelerin, ABD ekonomisini nasıl etkileyeceğine dair yeterli veriye sahip olmadığını belirterek, "Şu an ellerindeki verilerin çoğu son gelişmeler nedeniyle bayatlamış veri niteliğinde. Dolayısıyla, ABD ekonomisinin Çin'de olanlara ne derece direnç göstereceğini kestirmek çok zor ve bu nedenle beklemeleri daha olası" dedi.
Oliner, faiz artışını ertelemenin Fed'in kredibilitesini olumsuz etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine, tüm FOMC üyelerinin verilere bağlı kalacaklarını sürekli dile getirdiklerini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Artışı ertelemenin Fed'in kredibilitesine zarar vereceğini düşünmüyorum. Fed, faizleri artırmak için iki şart belirledi ve kararının verilere bağlı olacağını her fırsatta vurguladı. Şartlardan ilki, işgücü piyasasında daha fazla iyileşme görmekti ki bence bunu başardılar. İkincisi ise enflasyonun yüzde 2 hedefine yaklaşacağından makul seviyede emin olmaktı, ancak ben FOMC üyelerinin birçoğunun bu seviyede güvene sahip olduklarını sanmıyorum".
"İlk artış için 2016'yı beklemezler"
Bununla birlikte, eylülde faiz artışına gitmemenin, sıkılaştırmanın gelecek yıla ertelenmesini gerektirmediğini söyleyen Oliner, ilk artışa ekim veya aralık ayında yapılacak toplantılardan birinde gidileceği öngörüsünde bulundu.
Oliner, daha geç başlayan sıkılaşmanın daha agresif bir artış hızı izleneceği anlamına da gelmeyeceğini ifade ederken, "Faiz artışına daha erken başlamalarına yönelik argümanlardan biri bunun daha kademeli bir artışa imkan tanıyacak olması. Fakat, artışı ertelemeyi seçerlerse bu, ekonomi düşündükleri kadar güçlü olmadığı ya da enflasyon öngördüklerinden daha düşük olduğu için olacak. Yani, daha geç başlamaları artış hızının muhakkak daha dik olacağı anlamına gelmez" görüşünü paylaştı.
"Yellen, uzun zamandır açıklama yapmadı"
Daha önce birlikte çalıştığı Janet Yellen'ın uzun zamandır basına açıklama yapmamasına da dikkati çeken Oliner, Yellen dahil olmak üzere bazı Fed yetkililerinin toplantıda nasıl oy kullanacaklarına halen karar verememiş olabileceklerini belirterek, alınacak kararın görüşmelerin tonuna ve grup dinamiğine bağlı olacağı değerlendirmesini yaptı.
Stephen Oliner, sözlerini "Sıkılaştırmaya başlamazlarsa bu büyük oranda ekonomik şartlara yönelik belirsizliğin, faiz artışını kumara çevirdiği ve bu riske girmeye değmeyeceğini düşündükleri için olacak" diyerek tamamladı.
ING Group Uluslararası Başekonomisti Rob Carnell ise Fed'in bu haftaki toplantısında faizleri 25 baz puandan daha az artıracağı öngörüsünde bulundu.
Carnell, faiz artırımından ya da faizlerin sabit bırakılmasından çok Fed'in sıkı para politikası kararının geleceği hakkında vereceği mesajın daha önemli olduğunu belirtti.
Fed için piyasayı rahatlatıcı mesaj vermenin faiz artırımı kararı kadar kolay olmayacağını ifade eden Carnell, parasal sıkılaştırmanın geleceği konusunda yeteri kadar piyasayı rahatlatıcı söylemler olmaması durumunda hisse senetlerinde satışların, dolarda da rallinin görülebileceğini aktardı.
Bu haftaki toplantıda faiz artışının 25 baz puandan daha az gerçekleşebileceği öngörüsünde bulunan Carnell, bu durumda kısa vadeli tahvil ve bonolarda küçük artışlar görülebileceğini, dolarda da ufak çaplı yukarı yönlü baskıların görülebileceğini dile getirdi.
Carnell, faizlerde artış olmaması durumunda tahvil faizlerinde düşüşün görülebileceğini, hisse senedi fiyatlarında ise artışların görülebileceğini kaydetti.
"Faiz artırımı göz ardı edilemeyecek riskler içeriyor"
TD Securities Gelişmekte olan Ekonomiler Başekonomisti Cristian Maggio da faiz artırımının göz ardı edilemeyecek riskler içerdiğini, bundan dolayı Fed'in faizlerde değişikliğe gitmeyeceğini ileri sürdü.
Faizlerin sabit kalmasına piyasaların pozitif tepkiler verebileceğini anlatan Maggio, bu hafta herhangi bir değişiklik olmasa bile perşembeden sonra da belirsizliklerin sona ermeyeceğini ve piyasalardaki rahatlamanın sınırlı olacağını kaydetti.
Berenberg Türkiye Ekonomisti Wolf-Fabian Hungerland ise Fed'in faiz oranlarını aralık ayında artırabileceğini vurguladı. Bu haftadan sonra da faizler konusunda tartışmalar olacağını dile getiren Hungerland, gelişmekte olan piyasalarda volatiliteler meydana gelebileceğini aktardı.
Hungerland, faizlerin artırılması durumunda ise iyi durumda olan gelişmekte olan piyasaların sıkı para politikasına zaten uyum sağlayacağı öngörüsünde bulundu.
Capital Economics Küresel Başekonomisti Julian Jessop da faiz oranlarının değişmeyerek sabit kalmasının artık imkansız olduğunu belirtti. Bazı Fed üyelerinin küresel piyasalarda görülen son dalgalanmaları kullanarak faiz artırımını ertelemek istediğini vurgulayan Jessop, bu hafta olmasa bile Fed'in faizleri ekim ya da aralık ayında mutlaka artıracağını ifade etti.
Faiz artırımının kayda değer etkilerinin olmayacağının altını çizen Jessop, faizlerin ekonomik koşulların izin verdiği sürece kademeli bir şekilde gerçekleşeceğini söyledi.