Felç oluşmasına sebep olan bir çok sebep vardır,
Bu sebeplerden önemli olan bir kaçını sıralarsam: 1)Beyin damarlarının tıkanmasına bağlı oluşan beyin hasarları
2)Beyin kanamasına bağlı oluşan beyin hasarları
3)Kafa travmasına bağlı oluşan hasarlar ( trafik kazası,ateşli silah yaralanması,düşme vs)
4)Beyin tümörlerine bağlı oluşan hasarlar
5)Beynin enfeksiyonlarına (menenjit,ensefalit vs) bağlı oluşan hasarlar
6)Beynin ilerleyici veya kalıcı hastalıklarına bağlı oluşan hasarlar (MS,vs)
Nedeni ne olursa olsun oluşan hasarın derecesi, hastanın tüm yaşamını etkiler. Ben bugün beyin hasarına neden olan hastalıkların tedavisinden ziyade tedavisi olmuş ve eve çıkartılmış, beyin hasarına bağlı sakat kalmış hastaların durumundan bahsetmek istiyorum.
Beyinde oluşan hasar eğer ölümle sonuçlanmamışsa ,hasta bundan sonraki yaşamını aşağıdaki şekilde sürdürür;
1)Koma: Hasta kendinden ve çevresinden haberdar değildir.
2)Ağır sakatlık: Hastaların günlük yaşamında desteğe gereksinimleri vardır.
3)Orta dereceli sakatlık: Hastanın desteğe ihtiyacı yoktur.Ancak sakatlık vardır.Hata işe dönebilir de dönmeyebilirde.
4)İyi düzelme: Hasta iyidir. Ancak daima tam bir iyileşme yoktur. Hasta günlük aktivitesine dönebilir.
Hastalar tedavi olup eve çıkınca yukarıda bahsettiğim beyin hasarı derecelerinin bir tanesinin durumunda olur. Hasar ilerleyiciyse (kötü huylu tümör, ilerleyici beyin hasarı ile giden hastalıklar.. vs) zaten yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Fakat olmuş bitmiş bir hasarsa hasta özellikle orta veya iyi dereceli sakatlık durumu içine giriyorsa; hastanın daha iyi olması için ilaç ve fizik tedavi olması şarttır.
Beyin hasarı sonrasında uzunca tedavi görmüş ve daha sonrasında eve çıkartılan hastalar çok uzun ve pahalı bir tedavide geçtikleri için hasta genelde hayata küs depresyonda; hasta yakınları da maddi, manevi çöküntü içine girdikleri için umutsuz ve boş vermiş olurlar. Çünkü bu hastalıkların tedavisi iğne ile kuyu kazmak gibidir. Bu hastaların beyin hasarına sebep olan hastalıklarının tedavisi sürerken destek tedavisinden yoksun bırakılmaması gerekir.
Yurt dışında önemli üniversitelerde yapılan çalışmalar, hasar gören beyin hücresi arasındaki canlı kalmış hücrelerin kök hücre vazifesi gördüğünü göstermiştir. Tedavideki amaç, az hasar göörmüş ve hasar görmemiş hücrelerin fonksiyonunu arttırarak, hasarlı dokunun görevini üstlenmesini sağlamak olmalıdır.
Maalesef ülkemizde bu tür hastalar, hekim ve yakınları tarafından kaderine terk edilir. Bu tür hastalar uzun süre hareketsiz veya az hareket ettikleri için kas yapıları zayıflar vücut dirençleri düşer, enfeksiyonlara daha çabuk yakalanırlar el ve bacak extremite hareketleri tam olarak yapamazlar yürümeleri konuşmaları iş yapma yetenekleri bozuktur. Tabi ki bu aktivitelerin çoğu beyin hasarı sonucu oluşmuştur.
Fakat,uzun süre yatmaya ve hareketsiz kalmaya bağlı olarak beyin hasarı sonrasında oluşan kayıplar dışında kalan bölgelerde de aktivasyon kaybı olur.
Özellikle orta dereceli sakatlıkta tedavi başarısı çok yüksektir.Tedavide beyin hasarının derecesinin yanında hastanın vücut direnci çok önemlidir bazen ileri derecedeki hasarlı beyin dokusu tedaviye olumlu sonuç verdiği halde ,daha hafif hasarlarda istenilen sonuç alınmaz.Vücudunda kendini tedavi etme gücü vardır.İmmun sistemin güçlü olması tedavide başarıyı arttırır.
Sonuç olarak felç geçiren hastanın hayati tehlikeyi geçirdikten sonra sabırla iyi bir tedavi olması sakatlık decesini azaltır.
Soru ve görüşleriniz için: serdar.dag65@mynet.com