Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde 56 yaşındaki felçli hastanın daralan üç beyin damarı birden literatürde ilk kez ameliyatsız şekilde anjio ile açıldı.
SÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde yatan felçli hasta Hüseyin Özçömlekci’nin (56) daralan 3 beyin damarı literatürde ilk kez ameliyatsız bir şekilde anjio ile açılarak sağlığına kavuşturuldu.
SÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, beyin damar hastalıklarının, dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve yaşla birlikte de sıklığının artıran bir hastalık olduğunu söyledi. Felcin beyin damar hastalıklarına bağlı olarak bir veya birkaç damarın ani olarak tıkanmasının o bölgenin fonksiyonlarını kaybetmesiyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu kaydeden Türk Nöroloji Derneği Başkanı Öztürk, “Gerçekten çok büyük değişiklikler özürlülükler yaratan ve bazen de ölümüne neden olan bir durumdur. Hastalığın oluşmasında risk faktörlerinin başında, hipertansiyon, sigara, kalp hastalıkları, diyabet, obezite, kan yağlarında artış, sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite geliyor. Hastalığın tanınmasında en sık ortaya çıkan belirtiler, ani olarak ortaya çıkan konuşma bozukluğu, bir tarafta yani kol veya bacakta kuvvet kaybı, duyu kaybı, yüzde asimetri bozukluğu diyebiliriz” diye konuştu.
"İnme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir"
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarına göre 40 bin kişinin inme nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade eden Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, “İnme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir ki biz bunu ’Zaman Beyindir’ şeklinde ifade ederiz. Yani kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir. Bu nedenle de ilk 4 buçuk saat içinde hastaneye ulaşabilme çok önemlidir. Tedavi ne kadar erken yapılabilirse başarı şansı o kadar artmaktadır. Hastalık belirtileri ortaya çıktığı zaman kişinin ya da yakınında bulunan aile bireylerinin hiç beklemeden en kısa zamanda hemen 112 ile temasa geçmeleri gerekiyor. Çünkü ambulans komuta kontrol merkezleri, hastaların ihtiyacına göre nerede tedavi edilebileceğini biliyor. O şehirde bu inme tedavisini yapabilen hangi merkezler uygunlar mı bunu en iyi bilen 112’nin komuta merkezleridir” dedi.
Beyin damar hastalıklarının tedavi yöntemlerinden söz eden Prof. Dr. Öztürk, “Hastanemizde başarıyla uygulanan bir yöntem olan damar içi intravenöz, trombektomi tedavi dediğimiz yani pıhtıyı verdiğimiz bir ilaçla yok etmeye ve eritmeye yönelik tedavidir. Bu en temel tedavimiz 10 seneyi aşkın bir süredir, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı bu tedavi yöntemini uyguluyoruz. Sadece bu tedaviyle kalmıyoruz. Bunun daha da ötesi intravenöz tedavinin yeterli olmadığı hastalarda damar içine girerek direkt olarak pıhtının dışarıya alınması ya da damar içine ilacın verilerek pıhtının eritilmesi yöntemleri var bunlar tabii ki daha özel eğitim ve olanaklar gerektiriyor ve biz hastane olarak bu olanaklara sahibiz. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı olarak inmeyle uğraşan arkadaşlarımız, bu işlemleri yapabiliyor. Kadromuzda bu konuda eğitim almış ve bu işlemleri başarıyla yapabilen çok değerli nörolog ve radyolog arkadaşlarımız bulunuyor. Aslında sadece Konya’ya değil çevre illere ve bölgemize hizmet vermekteyiz. Biz, son derece ve fedakarca ekip olarak hastaları bekliyoruz. Beyin damar hastalıklarının sadece akut döneminde değil, diğer kronik tıkanma ve darlıklarında da gerekli girişimsel işlemleri çağa uygun bir şekilde başarıyla uygulamaktayız. Tedavide uygulanan işlemler özel eğitimler almayı gerektiriyor. Nöroloji alanındaki hekimler olarak bu işlemi yapabilen eğitimli arkadaşlarımızın sayısının artması içinde bir eğitim seferberliği içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.
"Literatürde ilk kez, üç beyin damarı birden açıldı”
Hastaya uygulanan tedaviyi gerçekleştiren Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Özdemir ise hastanın daha önce geçirmiş olduğu bir felç öyküsü nedeniyle başvurduğunu dile getirdi. Başka bir hastaneden referans edilerek buraya yönlendirildiğini belirten Özdemir, “Felç geçirmesinin sebebi beyini besleyen büyük damarlarda oluşan darlıktı. Müdahale edilme şansı vardı. Hastamızda değerlendirten sonra beyini besleyen üç büyük damarda darlık olduğunu tespit ettik. İlk geldiğinde beyindeki bir damara müdahale ettik, bir hafta sonra diğer iki damarı birlikte açtık. Böylece beyindeki üç damarı da açmış olduk. Hastamızın şu anda genel durumu iyi bugünde hastamızı taburcu edeceğiz ve belli periyotlarda gelmesini isteyeceğiz. Yaptığımız işlemin en önemli özelliği beyni besleyen büyük damarlar tıkandığı zaman hastalarda kalıcı felçlere yol açar. Bunun dışında büyük damar tıkanıklarında yüzde 60 ile 80 oranında ölüme sebep olabiliyor. Tabi bu darlıkların tespit edilmesi müdahale edilmesi daha sonra gelebilecek büyük atakların önüne geçmesini sağlıyor. Bizim yaptığımız işlem, testiyi kırmadan önce müdahaleyi yaparak büyük problemlere yol açmadan engelleyebilmekti” diye konuştu.
Hayati öneme sahip daralan üç beyin damarına müdahalenin literatürde bir ilk olduğunu söyleyen Nöroloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özdemir, "Dünyada genelde tek damar müdahalesi yapılıyor. Literatürde bildirilmiş iki damar tıkanıklığı şeklinde örnekleri var. Ama üç damar tıkanıklığına müdahale literatürde de görmüş olduğumuz bir olgu örneği yok” ifadelerini kullandı.