Fenerbahçe’nin çöküş psikolojisi

Dr.

Dr. A. Cem Keçe, Fenerbahçe’nin geçirdiği kötü sezonun arkasında yatan psikolojik nedenleri açıkladı.
Sezona yeni yönetimle ve büyük umutlarla başlayan Fenerbahçe, zaman zaman küme düşme potasına girdiği Spor Toto Süper Lig’i 6. sırada tamamladı. Dr. A. Cem Keçe, sarı-lacivertli takımın geçirdiği kötü sezonun arkasında yatan psikolojik nedenleri sıraladı.

“Teşhis yanlış olunca tedaviler de yanlış oldu”
Fenerbahçe’nin sorunlarının kaynağında öğrenilmiş çaresizlik, psikolojik çöküntü ve bunlara bağlı olarak da takım ruhunun eksikliği olduğu değerlendirmesini yapan Dr. A. Cem Keçe, “Görünen o ki, başarılı yöneticiler ve teknik adamlar, yetenekli ve potansiyeli yüksek oyunculardan oluşan kadro, ‘takım’ olamadan ‘kadro’ olarak kaldı. Fenerbahçe yönetimi yanlışı teknik direktörlerde ve futbolcularda aradı, bu en büyük yanlıştı. Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan yeni teknik direktör veya yeni futbolcular değildi, iyi bir psikoterapistti, çünkü Fenerbahçe yönetiminin, teknik heyetinin ve futbolcularının psikolojisi şanssız yenilgiler ile bozulmuştu. Bu nedenle teşhis yanlış olunca tedaviler de yanlış oldu ve büyük Fenerbahçe küme düşmediği için sevindiği bir sezon geçirdi. Oysa doğru teşhis ve doğru tedavi olan psikolojik destekle sezona başladıkları teknik heyet ve futbolcular ile Fenerbahçe ligi lider bitirip şampiyon da olabilirdi” dedi.

Reklam
Reklam

“Takım kimyası uyumlu ise takım ruhu oluşur”
Keçe, kimyasının uyumlu, takım ruhunun güçlü olduğu oyunculardan oluşan bir takım kurmanın önemine vurgu yaparak, “Takım ruhu doğrudan görülebilir ya da ölçülebilir bir şey değildir, ancak oyuncular, yönetim ve teknik kadro arasında sonucu oyuncuların sahadaki performansına ve maçın skoruna yansıyan kolektif bir enerjidir. Takım ruhunun oluşabilmesi için öncelikle takım kimyasının uyumlu olması gerekir. Uyum, takım üyeleri arasındaki bağların gücünü temsil eder ve unutulmamalıdır ki ‘bir zincir asla en zayıf halkasından daha güçlü değildir.’ Bir takım iyi kimyaya sahip olduğunda, oyuncular maç sırasında sorumluluk alır, işbirliği yapar, iletişim kurar, birbirlerine güvenirler ve en önemlisi oyuncular takımın başarısını bireysel olarak elde ettikleri başarılardan daha fazla önemserler. İşler kötü giderken birbirlerine destek verir ve iyi gittiğinde de birbirlerini tebrik ve takdir ederler. Böylece güçlü bir takım ruhu oluştururlar” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

“Bir takım için başarının sırrı takım ruhunda gizlidir”
Başarının dört temel sırrı olduğunu vurgulayan Keçe, “Bunlar çok istemek, emek vermek, bir şeylerden vazgeçmek ve başarmış olanı modellemektir. Uluslararası düzeyde başarıları olan tüm futbol takımları psikolojik destek alıyor ve ekiplerinde futbol psikolojisinde uzmanlaşmış profesyonel psikoterapistler bulunduruyorlar. Ayrıca etkili bir takımın bir grup yetenekli insandan daha fazlasına ihtiyacı vardır. Gerçek takım etkinliği, takım üyelerinin yeteneklerinden bağımsız olarak birlikte çalışmasını gerektirir. Bir takım için başarının sırrı takım ruhunda gizlidir. Oyuncuların iç kaynaklarını ve enerjisini ortak bir amaca yönelik olarak harekete geçiren güçlü bir takım ruhu olan başarılı bir takım olabilmek için 5 temel beceriye ihtiyaç vardır. Bunlar takım kimliği, motivasyon, iletişim, stres toleransı ve uyuşmazlık çözümüdür.

“Takımların da profesyonel psikolojik desteğe ihtiyacı vardır”
Keçe, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Daha iyi kadro ve daha yetenekli isimler elbette daha büyük beklentileri de beraberinde getirdi ve güçlü bir takım ruhuyla iyi bir başlangıç yapamayan Fenerbahçe “öğrenilmiş çaresizlik” tuzağına düştü. “Öğrenilmiş çaresizlik” kişinin göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine inanarak olumsuz sonucu ortadan kaldırabileceği durumlarda bile gereken çabayı göstermemesidir. Öğrenilmiş çaresizlik, yaşamdaki gerçek çaresizlik durumlarından farklıdır. Gerçekten çaresiz olmadığınız ve çaresiz olduğunuzu düşündüğünüz bir durumu çözebileceğiniz halde, sonucun değişmeyeceğine inandığınız için hiçbir şey yapmazsınız. Fenerbahçe’de de oyuncular ‘kaybetmeyi öğrendiler’ ve her maça ‘maçı kaybederiz korkusu’ ile çıktılar. Bu durum, oyuncuların üzerinde büyük stres yaratarak sorumluluk almaktan kaçmalarına, diğer bir deyişle golü getirecek topu almak istememelerine neden oldu. İşte tüm bu nedenlerle, Fenerbahçe’nin içinde olduğu başarısızlık döngüsünden çıkmak için ihtiyacı olan yeni transferler ya da maddi önlemler değil, takım ruhunun oluşturulup güçlendirilmesine yardımcı olacak, oyuncuları öğrenilmiş çaresizlikten kurtaracak profesyonel psikolojik desteği yani psikoterapi sağlamaktı. Ayrıca futbol tartışma programlarında artık psikoterapistler de futbol yorumcularının yanında yer almalı ve fikirlerini paylaşmalıdırlar.”

Reklam
Reklam