Daha önce hakkında sözde "Kayseri il imamı" sıfatıyla hazırlanan iddianamede ‘silahlı terör örgütü kurma ve yönetme’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve ‘terörizmin finansmanı’ suçlarından 37,5 yıla kadar hapis cezası istenen ‘Akif’ kod adlı Serdal Karakurt’un duruşmasına bugün Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Sanık duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmada Serdal Karakurt ile Kayseri’de ve yurt dışında tanışmış olan tanıkların beyanları dinlenirken, suçlamaları kabul etmeyen Karakurt beraatını talep etti.
Sanık Serdal Karakurt’un örgüt adına Kayseri’de faaliyet gösterdiği dönemde Pensilvanya’ya bir seyahat düzenlediği ortaya çıktı. Seyahate babası Ahmet Mercan’la beraber katılan Hüseyin Mercan mahkemede tanık olarak dinlendi. Mercan, ”2011 yılında babamla beraber Amerika’ya gittik. Seyahatimizde bu şahıs da (Karakurt) vardı. Orayı ziyaret edenlerin hiçbiri tesadüfen oraya gitmedi. 3 gün FETÖ’nün kampında kaldık. Pensilvanya’da bize bir oda verdiler, sadece yemek ve namaz saatlerinde bir araya gelirdik. Türkiye’den çeşitli insanlar oraya ziyarete gelirdi. Bir gün yemek yerken yarısı yenmiş bir tabldot getirdiler. Bu yemek kimin diye sorduğumuzda, ‘Hocamız hasta, bu kadarını yiyebiliyor’ dediler. Kalan yemeğin artığını FETÖ üyesi olan 3-4 kişi kıymetli bir şeymiş gibi yedi. O olaya çok şaşırdım, iğrenç bir durumdu. Sonrasında New York’a gidip oraları görmek ve bize ‘Uhreviyeti bırakıp maddiyata mı önem veriyorsunuz’ diye biraz sitem ettiler” dedi.
2016 yılında babası Ahmet Mercan’ın tutuklandığını belirten Hüseyin Mercan, babasına etkin pişmanlıktan faydalanabilmesi için tüm bildiklerini anlatmasını söylediğini ifade etti.
Duruşmaya katılan tanık Abdurrahman Ekici ise, Karakurt’la 2016 yılında tanıştığını ve himmet adı altında Karakurt’un belirlediği yerlere gidip para topladığını belirtti. Mahkeme heyetine yaşadıklarını anlatan Ekici, "Bu adamın Orhan Aydın isimli muhasebecisi vardı. Orhan bana görüşmelerin telefondan sıkıntı olacağını söyleyerek ByLock yüklü bir telefon verdi. Orhan, cemaat evlerinden yurtlara kadar Kayseri’nin Kocasinan ilçesindeki her şeyden sorumluydu. Ben de 2014 yılında cemaat yurdunda muhasebeci olarak görev yaptım. Baydak ve Akdeniz isimli iki önemli yurt vardı ve toplantılar burada yapılırdı. Bir gün Serdal'la birlikte Baydak Holding’e gittik. Holdingin muhasebesinden bana içi para dolu 30 bin TL’lik zarf verdiler" diye konuştu.
Tanık ifadelerine ve iddianameye karşı savunmasını yapan sanık Serdal Karakurt, suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek, “Böyle bir örgüte üye değilim. Kayseri il imamı olarak görev yapmadım. Tanıkların ifadeleri çelişkili ve telefondaki programlar bana ait değil. Bırakın silahlı bir faaliyete katılmayı hayatımda elime silah bile almadım, örgüte hiçbir para yardımı yapmadım. Evimde bulunan para şahsıma aittir, evimde bulunan kimliği ben çıkarmadım ve hiç üzerimde gezdirmedim. 7 aydır tutukluyum, iki çocuğum var. Tüm suçlardan beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu.
Tanıkların beyanlarını dinleyen ve sonrasında sanık Karakurt’a söz veren mahkeme başkanı, gizli tanıklarla birlikte diğer tanıkların da dinlenmesine ve Karakurt’un tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hakkında hazırlanan iddianamede Karakurt’un örgütün Kayseri yapılanmasında önce ‘Kocasinan eyalet imamı’ olarak görev aldığı, daha sonra Kayseri ili genelinde örgütün finansmanı ve toplantı organizasyonlarından sorumlu olduğu, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar da sözde ‘Kayseri il imamı’ olarak görev yaptığı belirtilmişti. Karakurt, 4 yıl sonra 10 Ekim 2020’de düzenlenen operasyonla Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde saklandığı evde sahte kimlik ve örgütsel faaliyetler için topladığı yüklü miktarda parayla yakalanmıştı.
(İHA)