FETÖ'nün Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi davası

FETÖ'nün darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 95'i tutuklu 159 sanığın üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasına sanık savunmalarıyla devam edildi - Tutuklu sanık Cihat Dedek, havalimanından birliğe geri döndükten sonra bazı rütbelilerin kendilerini havalimanına tekrar götürmeye çalıştığını söyleyerek, "Binbaşı İsa Öztürk, bizi geri götürmek için üzerimize silah doğrulttu." dedi - Bir müşteki avukatı, savunmasında, terör saldırısı olabileceği gerekçesiyle bomba imhası için havalimanına gittiğini iddia eden tutuklu sanık eski kurmay albay Barbaros Akça'ya, “Yanınızda kaç tane bomba imha uzmanı vardı?” diye sordu. Sanık Akça, “Türkiye’de zaten bomba imha uzmanı sayısı çok azdır. Amacımız bombalı bir araç varsa bunu teşhis ve tespit etmekti. Askerlerimle beraber etrafı emniyete aldık.” şeklinde cevap verdi.

İSTANBUL (AA) - FETÖ’nün 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin, 95'i tutuklu 159 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri’deki Alibey Spor Salonu’nda yapılan duruşmada savunması alınan tutuklu sanıklardan Cihan Sarı, olay tarihinde sözleşmeli er olduğunu belirterek, 15 Temmuz’da 18.00’a kadar nöbet tutuktan sonra koğuşa uyumaya gittiğini söyledi. Sanık Sarı, koğuş görevlisinin kendisini uyandırarak, ‘Herkes hazırlandı, sen de geliyorsun’ dediğini anlattığı savunmasında, "Hazırlanıp aşağıya indim. Soyadını bilmediğim Cuma astsubay bizi beyaz transit araca bindirdi. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Araçta askeri öğrenciler de vardı. VİP'e gittik. Sürekli helikopter inip kalkıyordu. Albay Yusuf Özdemir, harbiyeli öğrencileri helikopterle bir yerlere gönderiyordu. Bir sivil araç gördük. Rütbeliler aracın ayrılması için bağırıyorlardı ama araç ayrılmadı. Bunun üzerine albay Özdemir havaya 7-8 el ateş etti." dedi.

Reklam
Reklam

Albay Yusuf Özdemir’in kendilerine "Terör eylemi var, halka ateş ediyorlar. Polise yardım edeceğiz" dediğini belirten sanık Sarı, savunmasına şöyle devam etti:

"Bir araca bindirilerek Atatürk Havalimanı’na götürüldük. Orada bulunan Kurmay Başkanı Barbaros Akça, öğrencilere 'Araçları arayın, silah falan bulursanız el koyun’ diyordu. O sırada bir araç durduruldu. İçinde pilotlar vardı. Akça, yere yatırılan pilotların o şekilde bekletilmelerini söyledi. Bir süre sonra geri gelip, aracın şoföründen, pilotları en kısa sürede limandan çıkarmasını istedi. Şoför bir kapıdan çıkarabileceğini ama bunun uzun sürebileceğini söyleyince, ‘O zaman hepiniz ölürsünüz’ dedi. Şoför korktu ve 'tamam götürürüm' dedikten sonra gittiler. Karşımızdan 2 polis geldi, ellerinde silah yoktu. Unimog ve ZPT araçları geçti. Silahhanedeki arkadaşım beni arayarak, 'Bunlar bizi kandırıyor, hemen bölüğe dön, ben seni saklarım' dedi. Orada halk da vardı ama bizim er olduğumuzu anlamışlardı. Bize saldırmak isteyenlere engel oluyorlardı. Güç bela halkın arasından 2 polis aracının eskortluğunda çıktık. VİP’e geri döndüğümüzde başçavuş Aslan Özkan, 'Arkadaşlarımız orada ölüyor, gitmeyecek miyiz?' dedi. İsa binbaşı da 'Savaşamayacak varsa silahını bıraksın gitsin' dedi. 2 sözleşmeli er arkadaşımla birlikte oradan ilk fırsatta ayrıldık. Sabaha kadar saklandık."

Reklam
Reklam

"Rütbeliler bizi havalimanına geri götürmeye çalıştı"

Akşam nöbeti bittikten sonra yatakhaneye gittiğini ve uyandırılarak içtimaya kaldırdığını söyleyen tutuklu sanık Cihat Didek, "Ben sözleşmeli erdim. 15 Temmuz’da 23.00 sıralarında yüzbaşı Hasan Günsel, bize terör saldırısını olduğunu söyledi. Bizi otobüse bindirip VİP bölgesine götürdü. İçtimaya geçtik. O sırada helikopter iniş yaptı. İçinden tam teçhizatlı askerler indi. İçtima alanına albay Yusuf Özdemir geldi. Herkesin telefonlarını havaya kaldırmasını söyleyip kapattırdı. Havalimanında terör saldırısı olduğunu, oraya gideceğimizi, şehit düşebileceğimizi söyleyip vatani duygularımızla oynadı. İçtima konuşması sonrası bizi mavi bir transit araca bindirerek limana götürdüler. Hayatımda ilk defa Atatürk Havalimanı’na gittim. Tanımadığım bir albay, araç kontrolü yapmamızı istedi. Halk bize 'Burada ne işiniz var? Yasa dışı işler oluyor.' dedi. Halk üstümüze gelince İsa binbaşı havaya ateş etti. İsa binbaşı ateş ettikten sonra birliğime nasıl geri döneceğimi düşünmeye başladım. O sırada birlikten arkadaşlarım beyaz bir dobloya binmişlerdi. Beni de çağırdılar, bindim. Bir baktım İsa Öztürk binbaşı da öne binmiş. 2 polis aracı eskortluğunda birliğe döndük. Bazı rütbeliler bizi havalimanına geri götürmeye çalıştı. İsa binbaşı bizi geri götürmek için üzerimize silah doğrulttu. Koğuşa kaçtık. Dolaba ve yatakların altına saklandık. Gece boyu silahımı kullanmadım. Üzerime kayıtlı olan bu silahı teslim ettim." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Olay tarihinde Hava Harp Okulu Komutanlığı'nda kurmay albay olan tutuklu sanık Barbaros Akça ise savunmasında, darbe girişimi öncesinde ve darbe girişiminin yaşandığı gün olayla alakalı herhangi bir toplantıya katılmadığını iddia etti. Emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerin bir kısmında yanlış anlaşılabilecek beyanlarda bulunduğu için mahkeme huzurundaki savunmasının esas alınmasını isteyen sanık Akça, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Olay günü saat 21.00 sırlarında ismini hatırlamadığım ve nöbetçi olduğunu tahmin ettiğim biri beni cep telefonumdan arayıp, Hava Harp Okuluna bombalı araç ile saldırı olacağı yönünde resmi kanaldan bilgi geldiğini söyledi. Nizamiyede toplanmış olan rütbeliler ve askerleri gördüm. Sivil bölümüne gittim. Havalimanında kimseyi darp etmedim. Orada araçların kontrol edilmesi talimatı verdim. Amacım araçlardan terör eylemi için kullanılabilecek silah ve mühimmatı bulmaktı. Ben canlı bomba saldırısı olabileceğini düşünüyordum ancak bunu askerlere söylemedim. Onlar sadece terör eylemi olabileceğini sanıyorlardı. İddianamede 2 polis memurunun silahı alınmış, bir de pilotların olduğu araç durdurularak içinden çıkarılan pilotlar alıkonulmuş. Bu olaylar yaşanırken ben orada değildim. Ayrıca pasaport şube bölümüne gitmedim.”

Reklam
Reklam

"Kazlıçeşme'de karşılaştığımız polisler teröriste benziyordu"

Havalimanında doblo tipi bir aracı durdurduklarını, aracın bagajından silahlar çıktığını söyleyen sanık Akça, "Aracın şoförüne, 'Nereyi patlatacaktın' diye çıkıştım. Şoförle yakın mesafede olan tek kişi bendim.” dedi.

Sanık Akça, daha sonra Harbiyeli öğrencilerin Boğaziçi Köprüsünde yaralandıklarını öğrendiğini, yaralı öğrencileri almak için nizamiyeden çıktıklarını ve Zeytinburnu’nda durdurulduklarını belirttiği savunmasına şöyle devam etti:

"Kazlıçeşme'de karşılaştığımız polisler teröriste benziyordu. Bu kişilerin polis olduğunu anlamadık. Sonrasında polis olduğunu düşündüğüm bir kişiye ‘Teröristler tarafından ele geçirildiniz mi?’ diye sordum. O gün darbe girişimi olduğu aklımdan bile geçmemişti. Gözaltına alınınca öğrendim. Yaptığımız tüm faaliyetler terör faaliyetine karşı önlem almak ve emniyet güçlerine yardım etmek içindir."

Sanığın savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Müdahillerden Başbakanlık avukatı Yasin Şamlı, sanık Akça’ya "Havalimanına bomba imha etmek için gittiğinizi söylüyorsunuz. Yanınızda kaç tane bomba imha uzmanı vardı?” diye sordu. Sanık Akça, "Türkiye’de zaten bomba imha uzmanı sayısı çok azdır. Amacımız bombalı bir araç varsa bunu teşhis ve tespit etmekti. Askerlerimle beraber etrafı emniyete aldık." şeklinde cevap verdi.

Reklam
Reklam

Duruşmaya yarın sanık Akça’nın çapraz sorgusunun yapılmasıyla devam edilecek.