Filistinli gruplara "birleşin" çağrısı

Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Turan: - "Filistin davasını eğer zaferle sonuçlandırmak, başkenti Kudüs olan egemen, özgür, bağımsız bir Filistin devleti hedefine ulaşmak istiyorsak, o zaman Filistinli bütün kardeşlerimizin tek bir çatı altında toplanmaları gerekiyor" - "Hem Filistin'de yaşayanlar hem de vatanlarından uzakta yaşayan bütün Filistinlilerin bir araya gelmesi bu mücadelenin daha güçlü bir şekilde yürütülmesine vesile olacaktır" - "Türkiye, Kudüs'ten Batı Şeria'ya kadar Filistin coğrafyasının her yerinde birçok faaliyete imza atmaktadır. İnsani yardımlar, kurumların gelişmesi, restorasyon ve imar-inşa projeleri, alt-üst yapı çalışmaları, eğitim yatırımları ve hastane projesi gibi hayatın her alanına ait yardımlarda bulunmaktadır" - "Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ifadesiyle Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Mukaddes mekanlarımızdır. Harem-i izzetimiz, harem-i ismetimizdir. Dolayısıyla Kudüs bizim topraklarımızın dışında değil içindedir"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan, Türkiye'nin Filistinli gruplara kendi aralarında bütünleşmeleri çağrısı yaptığını belirterek, "Filistin davasını eğer zaferle sonuçlandırmak, başkenti olan egemen, özgür, bağımsız bir Filistin devleti hedefine ulaşmak istiyorsak, o zaman Filistinli bütün kardeşlerimizin tek bir çatı altında toplanmaları gerekiyor." dedi.

Filistin Ulusal Meclisi açılış merasimine katılmak üzere Ramallah'a gerçekleştirecekleri ziyaret öncesi AA muhabirine açıklamalarda bulunan, aynı zamanda AK Parti İstanbul Milletvekili olan Hasan Turan, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye'nin bütün kurumlarıyla Filistinli grupların tek vücut olmalarını desteklediğini ve teşvik ettiğini söyledi.

Reklam
Reklam

Hasan Turan, Türkiye'nin siyasi, ekonomik, insani ve diplomasi gibi birçok alanda Filistin ve Filistin davasının yanında durmaya devam edeceğini vurgulayarak, "Türkiye, Kudüs'ten Batı Şeria'ya kadar Filistin coğrafyasının her yerinde birçok faaliyete imza atmaktadır. İnsani yardımlar, kurumların gelişmesi, restorasyon ve imar-inşa projeleri, alt-üst yapı çalışmaları, eğitim yatırımları ve hastane projesi gibi hayatın her alanına ait yardımlarda bulunmaktadır." dedi.

- "Türkiye, Filistin davasının yanında"

Filistin coğrafyasında kanayan yaranın kapanması için bütün Türkiye'nin her zaman Filistin davasının yanında durduğunu ifade eden Turan, şunları söyledi:

"Ülkemiz Filistin halkına hem siyasi hem ekonomik hem diplomatik hem insani her türlü katkıyı ve yardımı vermek için her platformda çabalarına devam etmektedir. Cumhurbaşkanımızın tutum ve davranışları, halkımızın hissiyatını bütünüyle temsil etmektedir. Hatta bütün İslam dünyasının, Müslüman halkların da hissiyatının Filistin davası konusundaki tutum, davranış ve duygularının da en güçlü temsilcisidir. Uluslararası platformlar başta olmak üzere hem ülkemiz hem ülkemiz dışında her platformda Filistinlilerin haklı davasının yanında bir tutum takınmaktadır. En son Aralık ayında ABD Başkanı Trump'ın haksız, kabul edilemez, gayrimeşru olan Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan eden ve elçiliğini Kudüs'e taşıma kararını en şiddetli şekilde reddeden ve yok hükmünde sayan başta Cumhurbaşkanımız ve ülkemizin her kademedeki yöneticileri olmuştur. İslam dünyasını bu konuda harekete geçirmişler ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nı acilen toplantıya çağırmıştır. Zaten gayrimeşru olan bu kararı, gayrimeşruluğu kayıt altına alınmış ve bütün dünyaya ilan edilmiştir."

Reklam
Reklam

- "Filistin davası haklı bir davadır"

Hasan Turan, Filistinliler'in kendi topraklarında mazlum ve mağdur duruma düşürüldüklerini ve işgal altında yaşadıklarını ifade ederek, Filistin davasının haklı bir dava olduğunu vurguladı.

Şair Necip Fazıl'ın "Öz yurdunda garip öz yurdunda parya" mısralarını hatırlatan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Filistinliler kendi vatanlarında adeta yarı açık cezaevinde yaşamaktadırlar. İsrail'den müsaade olursa kendi ülkelerine giriş çıkış yapabilmektedir. Nüfusun yarısı da ülkelerini terk etmek durumunda kalmıştır. Bu trajedinin yaklaşık yüz yıllık bir tarihi vardır. Bu zulmü insanlık maalesef seyretmektedir. Gün geçmez ki Filistin'de bir can hayatını kaybetmiş olmasın. Bugün dünyanın yönetiminde söz sahibi olan güçlü ülkeler, küresel aktörler, maalesef bu zulme 'Dur' demek yerine zulüm ve işgali cesaretlendiren, teşvik eden ve destek veren bir tutum takınmaktadır. Bunu Türkiye başta olmak üzere Müslüman halkların, İslam dünyasının, hatta inancı ne olursa olsun, hürriyetten ve adaletten yana olan vicdan sahibi hiçbir toplumun kabul etmesi mümkün değildir. Ama maalesef yaşadığımız yüzyılda bu cinayetleri, bu zulümleri, bu işgalleri izlemeye devam ediyoruz. Türkiye bu anlamda Filistin halkının her zaman yanında olmaya çaba sarf etmektedir."

Reklam
Reklam

- "Filistin konusundaki duyarlılığımız herhangi bir Filistinli'den farklı değildir"

TBMM Filistin Dostluk Grubu'nun diğer ülkelerle kurulan dostluk gruplarından farklı bir anlayışta olduğunu da vurgulayan Turan, şu ifadeleri kullandı:

"Filistin ile olan ilişkimiz, bizim kendi canımızdan bildiğimiz, çok tarihi, insani, İslami, köklü bağlarımız olan bir toplumla bir halkla bir milletle ve bir coğrafya ile olan ilişkidir. Uzun yıllar birlikte yaşadığımız aynı çatı altında bulunduğumuz bir coğrafya ile işbirliğidir. Türkiye'de Filistin davası üzerine şiirler yazılır, öyküler, romanlar oluşturulur. Ezgiler, marşlar okunur, yardımlar toplanır. Filistin'de ne zaman bir acı feryatlar yükselse Türkiye'de hemen anında kulak kesilir ve harekete geçilir. Türkiye'deki halkımızın vatandaşımızın Filistin konusundaki duyarlılığı herhangi bir Filistinli'den farklı değildir."

Başta AK Parti olmak üzere, Meclis'in birçok milletvekilinin Filistin Dostluk Grubu'nun doğal üyeleri olduğuna da değinen Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Reklam
Reklam

"Vekillerimiz, her zaman kendisini 'Filistin'in dostları' olarak tanımlarlar. Milletimizin, hükümetimizin ve liderimizin tarafı bellidir. Haklının yanındadır, asla güçlünün yanında değildir. Güçlü ve batıl olanın, güçlü ve yanlış olanın, güçlü ve zalim olanın değil güçsüz de olsa haklı olanın yanında olmuştur ülkemiz. Aynı zamanda çeşitli mukaddes beldelerimizi de bağrında barındıran bir yerdir Filistin coğrafyası. Salihlerin izleri vardır o coğrafyada etrafı mübarek kılınmış topraklar diye tarif edilmiştir Kitab-ı Kerim'de. Kudüs, Mescid-i Aksa ve çevresi birçok peygamberimize ev sahipliği yapmış bir beldedir. Onların aziz hatıraları vardır, ayak izleri vardır. Göğün yeryüzüne en yakın avlusudur Kudüs-ü şerif."

- "Kudüs kırmızı çizgimizdir"

Hasan Turan, Kudüs'ün Türk halkı için kutsal bir belde olduğuna dikkati çekerek, Hz. Muhammed'in (SAV) miraca yükseldiği toprak olan Kudüs'ün, "İsra" ve miracın ayak izlerini taşıdığını kaydetti.

Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs'ün İslam alemi için çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Turan, şu değerlendirmelerde bulundu:

Reklam
Reklam

"Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın ifadesiyle Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Mukaddes mekanlarımızdır. Harem-i izzetimiz, harem-i ismetimizdir. Dolayısıyla Kudüs bizim topraklarımızın dışında değil içindedir. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında olmasına gerek yok, bütün bir İslam aleminin duygu, zihin ve inanç sınırlarının içinde hatta merkezindedir. 'Kalbimizin yarısı Mekke diğer yarısı Medine'dir' der şairimiz Nuri Pakdil ve devam eder, 'Üzerinde bir tül gibi Kudüs vardır.' Dolayısıyla Kudüs'ün zayıf düşürülmesi, Kudüs'te arzu etmediğimiz neticelerin olması, Kudüs'ün bir topluma bir topluluğa peşkeş çekilmeye çalışılması, Kudüs'ün sahiplerinin oradan sürgüne gönderilmeye, yerine, yurduna, malına, mülküne el konulmaya çalışılması kabul edebileceğimiz bir durum değildir."

- "Filistin ile çok köklü ve çok yönlü ilişkiler var"

Hasan Turan, Türkiye'nin, dünyanın bütün kurum ve kuruluşlarında Kudüs'ün siyasi ve diplomatik anlamda her zaman savunuculuğunu yaptığını da kaydetti.

Filistin devletiyle Türkiye Cumhuriyeti arasında çok köklü ve çok yönlü ilişkiler olduğuna işaret eden Turan, şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"Devletimizin çeşitli bakanlıkları, Filistin devletinin bakanlıklarıyla birçok projeleri yürütmektedir. Geçtiğimiz günlerde Kudüs'ün ekonomisinin güçlendirilmesi ve Kudüs'teki kardeşlerimizin Kudüs dışına çıkartılmaya çalışmalarına yönelik İsrail'in politikalarının başarısız kılınması için İstanbul'da Filistinli iş adamlarının düzenlediği toplantıya hem şahsım hem de Ekonomi Bakan Yardımcımız katılmıştır. Filistin ve Kudüs ile ilgili birçok toplantıya ülkemiz ev sahipliği yapmaktadır. Filistinli kardeşlerimiz dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar bütün toplantılarını İstanbul'da yaparlar. Müşaverelerde bulunurlar. Ülkemiz de her zaman onların bu çaba ve faaliyetlerinin yanında durmuş, onlara ev sahipliği yapmanın en güzel örneklerini göstermeye çalışmıştır. Filistinlilerden arındırılmış bir Kudüs oluşturulmaya çalışıldığını biz görüyoruz. Böyle bir çalışmaya asla kabul etmemiz mümkün değildir. Buna karşı her platformda hangi eylem ortaya konulması gerekiyorsa hangi tür mücadele biçimi sürdürmek gerekiyorsa onları da sürdürmenin kararlılığındayız. İslam dünyasının da her türlü katkıyı fiili olarak vermesi gerekiyor."

Reklam
Reklam

- "Filistinliler ölümü yenmiş bir halktır"

Son bir ayda Gazze'de bütün Filistin halkının katılımıyla Büyük Dönüş Yürüyüşü gerçekleştirildiğini hatırlatan Hasan Turan, Filistinliler'in kendi topraklarında hür bir şekilde yaşamanın mücadelesini verdiğini ve işgalcilerin çekilmesini arzu ettiğini kaydetti.

Turan, zulme boyun eğmeden, haksızlığa razı olmadan, onurlu bir şekilde sivil gösteriler yapıldığına değinerek, "Ancak sivil halkın üzerine İsrail güçleri acımasızca ateş edip insanları katletmektedir. Binlerce kişinin yaralanmasına ve onlarcasının da şehit edilmesine neden olmuştur. Dünyanın neresinde olursa olsun sivil gösteriler yapan masum insanların üzerine acımasızca hedef gözeterek ateş etmek suçtur. Uluslararası toplumun İsrail'in işlemiş olduğu bu suça göz yummaması gerekir. Biz bu konuda çifte standartlı davranan dünyanın güçlü aktörlerinin tutumunu kınıyoruz." dedi.

İsrail'in, dünyanın gözü önünde kadın, çocuk, ihtiyar demeden, basın mensubu veya sağlık görevlisi ayırt etmeden, sivil halkın üzerine ateş açtığını anlatan Turan, şu değerlendirmelerde bulundu:

Reklam
Reklam

"İnsanoğlu ölümden korkan bir varlıktır. Ancak Filistin halkı ölümü yenmiş bir halk haline gelmiştir. Ben mazlumların ahının bir gün şahları devireceğini düşünüyor ve inanıyorum. Tarih boyunca da böyle olmuştur. Kan dökebilirsiniz, çok güçlü olabilirsiniz ama haksız yere döktüğünüz o kanlar mutlaka bir gün sizi boğacaktır. Dünyada yönetimlerin devamı ancak bir şarta bağlıdır o da adalettir. Zulmederek gücünüzle bir milleti, topluluğu baskı altında tutabilirsiniz, cinayet işleyebilirsiniz, ama bu cinayetlerle kurduğunuz iktidarlar illa nihaye devam edemez. Filistinlilerin içinde bulunduğu durum insanlık vicdanı için de bir sınavdır. Herkes bu meselede durduğu yerle tanımlanacaktır, Kıymetlenecek veya kıymetsizleşecektir. Eğer kayıtsız kalıyorsak buradaki cinayetlere, suçlara, baskılara ve işgallere, O zaman insanlık namına bütün duygularımızı yitirmişiz anlamına gelir. Başkalarının acı ve gözyaşlarına, dramlarına sessiz kalarak bir anlamda cinayetlere ortak olmuşuz anlamına gelebilir. Zulme rıza göstermek de zulüm işlemektir. İsrail'in yaptıklarına göz yumanlar, bütün uluslararası platformlarda destek verenler can suyu sunanlar bu zulmün ortaklarıdır. Biz öyle düşünüyor ve öyle inanıyoruz. Bir gün mutlaka bunun bedelini ödeyeceklerdir."

- "Bütün Filistinli gruplar bir ve beraber olmalı"

Turan, Türkiye'nin Filistinlilere her zaman bir ve beraber olmaları tavsiyesinde bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Türkiye, Filistinli grupların kendi aralarında bütünleşmelerini, uzlaşmalarını bölünmemelerini parçalanmamalarını, birbirlerine düşmemelerini tavsiye etmiştir. Uzlaşma zeminini başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimiz, devletimiz her zaman desteklemiştir, teşvik etmiştir. Hem Filistin'de yaşayanlar hem de vatanlarından uzakta yaşayan bütün Filistinliler'in bir araya gelmesi bu mücadelenin daha güçlü bir şekilde yürütülmesine vesile olacaktır. O yüzden Filistin davasını eğer zaferle sonuçlandırmak, başkenti Kudüs olan egemen, özgür, bağımsız bir Filistin devleti hedefine ulaşmak istiyorsak ki mutlaka ulaşılacak, o zaman Filistinli bütün kardeşlerimizin bir çatı altında yek vücut halinde toplanmaları gerekir. Güçlerini birbirleriyle uğraşarak tüketmemeli, güçlerini birleştirerek kendilerine zulmedenlere karşı yöneltmeleri gerekir. Bu konuda bütün Filistinli kardeşlerimize acizane tavsiyemiz, arzumun beklentimiz budur."

Anahtar Kelimeler: