Fincanla cin çağırınca gerçekten gelir mi?

Halk arasında yaygın bir şekilde yapılan ruh çağırma seanslarının sonucunda gerçekten ebedi alemdan gelenler oluyor mu? Fincanla yapılan çağrılar sonucunda gelen varlık aslında ne?


Ruhlar ve cinler alemi insanoğlunun dünden bugüne cevabını en merak ettiği sırlı konular arasında yer alıyor.


Bu konuda daha önce yaptığımız haberlerin devamı olarak 'Ruhun Deşifresi' isimli kitabın yazarı Mehmet Ali Bulut'la özel bir röportaj gerçekleştirip, cevabını merak ettiğimiz soruları konuştuk.


"Ruh diye çağırılan ve gerçekten de gelip insanları iğva eden şeylerin ruh olmadığına dair sayısız tecrübe var. Gelip masalarda fincan yürüten, insanlara bilmedikleri bir takım şeyleri söyleyenlerin ekseriyeti cinlerdir veya cini şeytanlardır.

Reklam
Reklam

Ve genellikle de aldatmak maksadıyla insanları oyuncakları yaparlar."

Mehmet Ali Bulut'a göre ruh diye çağrılan şey aslında cinlerden başkası değil.


'Bu kapı tehlikeli bir kapı... Bugün sayısız insan tanıyorum ki, o kapıyı aralayıp güya ruhlarla temas ediyoruz diye cinlerin tasallutuna uğramış ve bir türlü yakasını onlardan kurtaramıyorlar.


Çünkü onlar bizim onları göremediğimiz noktadan bize yaklaşıyorlar.


Duyu ve latifeler sistemimizi kullanarak, bizde aslı astarı olmayan sesler, video görüntüler ve fiiller var edip, insan olmaktan çıkarıyorlar.' diyen Bulut ruh çağırma seansları sonrasında insanlarda ruhi deprasyon, çöküntü, halsizlik, türlü türlü psikolojik ve psikiyatrik hastalıklar, ses duymalar, sebepsiz ve sonu gelmez huzursuzlukların başgösterdiğini belirtti.


‘Cin Büyü ve Nöro-Psikiyatrik Hastalıklar’ kitabının yazarı Psikiyatr Dr Hamdi Kalyoncu’nun bir hekim olarak ele aldığı ve fakat sonunda farklı bulgulara ulaştığı çalışmalarını anlatan Mehmet Ali Bulut, Kalyoncu'nun şu cümlelerine dikkat çekiyor:

Reklam
Reklam

'Yaradılışın başka boyutları ile temasta mıyız?' sorusunu akla getiren, alışılagelmiş tabloların dışında şikâyet ve belirtilerle hekimlerin karşısına çıkan hastalar ve hastalık boyutunda olaylardır!


Yüzeysel bir bakışla psikoz, obsesyon, sara ve benzeri tanılarla hemen tedaviye alınan, ama kısa süre sonra umduğunu bulamayan doktorlara “Acaba?” dedirten vakalar…


Gözlem ve izlenimlerle elde ettiğimiz tecrübeler sonucu tartışmaya açmak istediğimiz bu konuya, oldukça sıra dışı vakaları, örnekleri ve bu örneklerle ilgili soruları sıralayarak başlayalım.


Sonra düşünelim; “Saf bir hastalık tablosu ile mi, yoksa yaratılışın başka bir boyutu ile mi karşı karşıyayız?"