Diyabet, astım, alerji, yüksek tansiyon, obezite, kanser gibi hastalıkların her geçen yıl daha çok görülmesinden çevresel faktörler...
Çevresel faktörlerden biri de diyetimiz. Gerçekten de özellikle gelişmiş ülkelerde, yeme-içme alışkanlıklarında son yıllarda ciddi değişiklikler var.
Artık, evde yapılan yemeklerin yerini hazır yiyecek ve içecekler almış durumda. Çünkü, anne de çalışıyor baba da. Eve yorgun argın gelen annenin pazara gidip patlıcan almaya da, patlıcanı soyup içinin harcını hazırlayıp karnıyarık yapmaya da pişirmeye de zamanı yok.
Böyle olunca da gelsin hazır hamburgerler, pizzalar, lahmacunlar, patatesler, tatlılar... Çocuklarımız da bizler de adeta ‘fast-food’ ve kola bağımlısı olup çıktık.
Sabahtan akşama kadar sokakta koşan, oynayan, yanaklarından kan damlayan sağlıklı çocukların yerinde şimdi televizyon ekranı karşısında kımıldamadan oturan, bir elinde gazoz, bir elinde gofret olan ‘tontonlar’ var.
Obezite salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor.
**AKDENİZ MUTFAĞI İLAÇ GİBİ
**
Doğal diyetin yerini alan bu yağlı, karbonhidratlı yüksek kalorili hazır besinlerin astım ve alerjilerin artışında da rolü olduğunu gösteren araştırmalara her geçen gün yenileri ekleniyor.
Mesela, geçen hafta ‘Thorax’ isimli tıp dergisinde yayınlanan bir araştırma da, bol sebze, meyve, tahıl, baklagiller, balık ve zeytinyağından… oluşan ‘Akdeniz mutfağının’ çocukları astımdan ve alerjik nezleden koruduğunu ortaya koyuyordu.
Yunan, İspanyol ve İngiliz uzmanların 700 çocuk üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmaya göre üzüm, domates, portakal ve fındık favori besinler. Özellikle de fındık, yani şu bizim ‘aganigi naganigimiz’. Sonuçlar, haftada en az 3 kere fındık yiyen çocuklarda astımın daha az görüldüğünü gösteriyor.
**BİZDE DURUM NASIL?
**
Nerdeyse her gün rastlıyorum, bizde bazı doktorlar astımlılara çok sıkı diyetler veriyorlar. Hatta, bunların hastaların ellerine tutuşturdukları ‘yasak yiyecekler’ başlıklı bir liste var ki, burada patates, makarna, su ve ekmekten başka doğru dürüst bir yiyecek bulmanız mümkün değil. Süt, yumurta, bal, balık, domates, muz, çilek, portakal, kuru yemiş… ne kadar faydalı besin varsa, hepsi de yasak !
Sanıyorum ki, bu yasağın nedeni besin alerjisi korkusu. Elbette, belirli bir besine karşı alerjisi olan kişinin, meselâ yumurta yediğinde her tarafı, kızaran, kabaran… eli, yüzü, gözü şişen birinin, kesinlikle yumurta veya yumurtalı yiyecekleri yememesi gerekir.
Ancak, hiçbir kimseye de ‘kanıtlanmış bir besin alerjisi’ söz konusu değilse, bu değerli besinlerin yasaklanmaması gerekir. Çünkü, bu yasak yiyecekler, özellikle çocukların gelişmeleri ve sağlıklı büyümeleri için ve de astımı ve alerjiyi daha kolay yenebilmeleri için ‘elzem’ olan besinlerdir.
**PEKİ; NE YİYELİM?
**
Ben de astımı ve alerjisi olan hastalarıma, A, C ve E vitaminleri ile flavon ve flavonoidlerden zengin taze sebze ve meyveleri ve omega-3 isimli yağ asitlerinden zengin balıkları bol bol yemelerini öneriyorum. Yoğurt, süt, yumurta, bal da benim favori besinlerim.
Selenyum ve magnezyumun da astımlılar için mutlaka alınması gereken mineraller olduğunu unutmamak lâzım. Buna karşılık fazla tuzlu besinlerin bronşlardaki aşırı duyarlılığı artırdığına dair pek çok araştırma var, yani astımlılar tuzdan uzak durmalı.
Tabii bir de Deniz Seki gibi, Pakize Suda gibi, Çağla Şıkel… gibi yıldızlarımız sayesinde herkes biliyor ama bir kere daha tekrarlamakta da fayda var: Fındık da çok yararlı, tabii yerseniz !
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi