Fitch, seçimden umutlu

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, erken seçimlerden sonra kasım ayında ortaya bir hayal kırıklığının ortaya çıkma ihtimalinin hala yüksek olduğunu belirtmekle birlikte temel senaryosunun iyimser olduğunu bildirdi.

Fitch'in temel senaryosu, seçimlerden sonra makul bir siyasi sonuca ulaşılacağı; bunun da güven ortamını geliştireceği, faizleri aşağı çekeceği ve daha kolay bir borç yönetimi imkanı sağlayacağı yönünde oluştu.

Fitch, Türkiye'de erken seçim sonuçları konusunda yaptığı son değerlendirmeyi yayımladı. 2003 yılındaki iç ve dış borç yükünün ağırlığına dikkat çeken Fitch, seçim sonrasında tatmin edici ve reformcu bir hükümet kurulmasının Türkiye'nin kredi derecesindeki gelişmenin sürdürülebilmesi için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Fitch, olumsuz senaryoların ortaya çıkması halinde piyasadaki güvenin sarsılacağı ve Türkiye'nin iç ve dış borçlarını yönetmekte ciddi zorluklarla karşılaşacağını belirtti. Raporda, piyasalarda güvenin sarsılması halinde Türkiye'nin iç borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda kalabileceği ve bunun da bankacılık sistemini sarsacağı öne sürüldü. Türkiye'nin 2003 yılında tahminen 25 milyar dolarlık bir dış finansman ihtiyacı olacağını hatırlan Fitch, güven ortamının sarsılması durumunda yeni bir uluslararası finans kuruluşları yardım paketi ihtiyacının gündeme gelebileceğini belirtti.

Reklam
Reklam

"HAYAL KIRIKLIĞI İLE KARLAŞMA İHTİMALİ HALA YÜKSEK"

Fitch'in raporunda şu değerlendirmeler yer aldı:

"Yeni reformist bir partinin kurulması ve AB uyum paketinin kabul edilmesi gibi son politik gelişmeler cesaret verici. Bununla birlikte politik istikrarsızlık sürüyor ve kasım ayında bir hayal kırıklığı ile karşılaşma ihtimali hala yüksek.

Merkez sol ittifak çabaları sonuçsuz gözüküyor ve reformist partilerin bölünmüşlüğü koşullarında islamcı AK Parti'yi dışarıda bırakan bir hükümet kurmak zor.

Irak'a yönelik bir askeri harekat ve AB'nin müzakerelerin başlaması konusunda bir adım atmaması, politik gerilimi artırabilir.
Politik istikrarın sağlanması ve iç piyasada güvenin sağlanmasında başarısız olunması, faizleri yükseltecek, borçlanma vadelerini kısaltacak ve kurların yükselmesine yol açacaktır.

Hükümet, 2003 başında şiddetli bir likidite ve borç çevirme sorunu ile karşı karşıya kalacaktır. Bu, ülkenin borç ödeme kabiliyeti konusunda güvensizlik oluşturabilir, belki de iç borçların yeniden yapılandırılmasını zorlayabilir.

Reklam
Reklam

İç borçların ödenememesi bankacılık sistemini çok sarsacak, hızlı bir sermaye kaçışına yol açacak ve aynı zamanda dış borçların da ödenebilmesini güçleştirecektir.

"BORÇ YÖNETİMİNE YETERLİ BİR ÇÖZÜM OLAMAZ"

Bizim temel senaryomuz, hala seçimlerden sonra makul bir politik sonucun elde edileceği, bunun da güveni artırarak faizleri düşüreceği ve borç yönetimini daha kolay hale getireceği yönündedir. Hazine'nin hala kısa vadeli dalgalanmalarla baş edebilmek için bir dizi finansman ve borç yönetme seçeneği bulunuyor. Ancak stres koşullarının kısa vadeli değil de sürekli olması durumunda bu seçenekler, borç yönetimine yeterli bir çözüm olamaz.

Hazine'nin 2003'teki finansman ihtiyaçlarına ek olarak Türkiye, tahminen 25 milyar dolarlık büyük bir dış finansman yükü ile karşı karşıya bulunuyor.

Bu finansman ihtiyacının karşılanması, özellikle Dünya Bankası-IMF'den gelecek kaynaklarda meydana gelecek keskin düşüş koşullarında zor olabilir. Uluslararası piyasalara 4.5 milyar dolarlık tahvil ihracı planları da güven ortamının geliştirilmesine bağlı.

Reklam
Reklam

Bu nedenlerle Türkiye, 2003 yılında 5-8 milyar dolarlık bir dış finansman açığı ile karşı karşıya kalabilir. Piyasalardaki güvenin geliştirilmeye devam edilmemesi durumunda, IMF gibi uluslararası finansman kuruluşlarından yeni bir kaynak paketi ihtiyacı çıkabilir."

Kaynak: İHA

Anahtar Kelimeler: