"Bütün hayatımı sırtıma işledim. Her şey üç kadın için. Soldaki, büyük olan. Ona çok aşıktım. Suriye'de savaş sırasında öldü. Ortanca, kaçarken, mayınlı arazide hayatını kaybetti. Şimdi ise yanımda sadece o var. 7 aylık bebeğimin anası. Biliyorum diğerlerini kıskanıyor."
"Ancak burayı kiralayabildik. Henüz bitmemiş, yarıda kalmış bir inşaat burası. Çevreden topladığım tuğlalarla duvarını örüyorum. Yazın sorun değil ama kışı nasıl geçiririz bilmiyorum. Annem başkalarının çamaşırlarını yıkıyor. Kalıcı değiliz, evimize geri döneceğiz. Orada iyi bir hayatımız vardı."
"Günlerce yol yürüdük. Yağmurun altında, çamurun içinde. Torunların neyi varsa aldım yanıma. Bir de çuval var. Yolda ne kadar ekmek bulduysam içine koydum. Çoğu bayatladı. Olsun başımıza ne geleceğini bilmiyoruz. Daha kaç gün sıcak bir çorba buluruz bilmiyorum. İhtiyaç olur diye bu çuvalı da çantayı da yanımdan bırakmıyorum."
"Geniş bir cemaatim vardı. Yolumuz bir, dinimiz birdi. Müslüman Müslümana bunu yapar mı deyince göçmek zorunda kaldık. Önceleri Türkiye'de cemaatler destek oldu. Sonrasında İnşaatlarda iş buldum ama elektrik çarptı ve şimdi sağ tarafım tutmuyor. Karım hamile, 5 çocuğumuz var. Aklım Suriye'de. Savaş bitince geri döneceğiz."
"IŞİD'den kaçtık ve Türkiye'ye sığındık. Ezidiyiz. Zamanla bize bu evi uygun gördüler, duvarlarında Arapça Allah yazılan ve camii çizilen bir ev. Atalarımız yıllar önce bu topraklardan sürülmüştü, biz yeniden bu topraklara göçebe geldik. Bu duvarların altında yaşamaya mahkûmuz."
"Fransızca şiirler yazıyorum. Olan biten bana çok ağır geldi. Haplarla ayakta duruyorum. Fransız dili ve edebiyatı okurken şimdi kaçak Fransız sigaraları satıyorum. Avrupa'ya Fransa'ya gideceğim."
"Yardım örgütlerinin verdiği battaniyeleri halı yaptık. Kalın olanlardan üst üste dizerek döşek yaptık. Baktık kalıcıyız, savaş bitmiyor, 5 sene geçmiş. Yeni evimiz burası dedik. Konu komşudan perde ve birkaç öteberi aldık. Evin bir odasını ısıtmayı başardık."
"Kocam Suriye'de göz altına alındı. Serbest bırakıldıktan sonra çok az konuştu.Banyo yaparken ona yardım etmeme izin vermedi. Öldüğünde vücudundaki izlerden anladım. İşkence görmüş. Her şeyimizi sattım, kocamdan tek hatıra kalan yüzüğü bile. Türkiye'ye oğlumla beraber geldik. Ne geri dönebilirim nede başka bir yere gidebilirim. Burada da kadın başıma ne yapabilirim, bilemiyorum."
"Çocuklar yeni evlendi. Düğün yapamadık. Yanımızda bir göz odada onlara yer açtık. Bir perde ile ayırıyoruz odayı. Gençler, yalnız kalmaları gerekiyor. En doğal hakları."
"Tenekeden kepenkleri olan bir depo burası. İçinde tuvaleti bile yok. Gidecek yerimiz yok. Suriye'ye dönmek de istemiyoruz. Karım bir perde buldu. İlk onu astık. Halılar ve ayna. Şimdi daha sıcak. Suriye'deki gibi değil evimiz ama Allah büyük. Zamanla biz de bir yuva kuracağız."
"Sudan'da palalı militanların elinden kaçtım. Suriye'ye mülteci olarak kabul edildim. Şimdi yeniden çocuklarım için Türkiye'ye sığındık. UNHCR ve Türkiye Göç İdaresi aracılığı ile Kanada'ya gidebileceğimizi bize bildirdiler. Ben yeni bir vatan istemiyorum. Suriye bir kez kapısını bana açtı. Şimdi onu yüzüstü bırakamam."
"Savaştan kaçıp gelen Hristiyan mültecilerin en büyük umudu Avrupa ve kiliseler. Burada ne akrabaları var ne de güvenebilecekleri birileri."
"İyi birer öğrenciyiz, okula dört elle sarıldık. Notlarımız çok iyi. Avrupa’ya gitmek istiyoruz. Akrabalarımız orada. Dışarı çıktığımızda anneme kadınlar gelip “bizim çocuklarımız sizin için Kobene’de öldüler. Siz halen buradasınız,” diye kızıyorlar." Not: Aile artık Kanada’da yaşıyor.
"Bizimkisi iki odalı bir ev. Suriye'den umudumuzu kesince biz de burayı sahiplenmeye başladık. Önce halıları aldık. Duvarları süslemeye başladık. Yeni çektirdiğimiz fotoğraflarımızı astık. Gidecek başka yerimiz yok burası bizim yeni vatanımız."
"Türkiye'de evlendik. Düğün yapmayı bırakın, gelinlik bile alamadık. Kocam iş ararken giysin diye ona bir takım elbise aldık, damatlık niyetine. Mobilyaları da iş yerinde kendisi yaptı. Buradan başka gidecek yerimiz yok. Burada bir düzen tutturacağız."
"Çocukken öğrendiğim berberlik burada kurtuluşumuz oldu. Bir ortağım, çırağım ve müşterilerim var. Artık benim için misafirlik bitti. Canımı kurtardım, ekmeğimin peşinden gideceğim. Yeni vatanım Türkiye."