İngiliz Financial Times gazetesi, bugünkü sayısında yarım sayfasını Adıyaman'a ayırdı. Türkiye'deki muhabiri Piotr Zalewski'yi kente gönderen gazete Adıyaman'ı "Türkiye'nin en ölümcül terör hücresini besleyen sıradan kent" olarak nitelendirmiş.
Financial Times'taki haberde son 4 ayda Suruç ve Ankara'da 130'dan fazla kişinin hayatını kaybettiği saldırılardan, IŞİD'in eğittiği bir grubun Adıyaman'daki üyelerinin sorumlu tutulduğu belirtiliyor.
Haber şu satırlarla başlıyor:
"Türkiye'nin güneydoğusundaki büyük ölçüde Kürt kenti Adıyaman, eskiden yetiştirdiği tütünlerle bilinirdi. Son zamanlarda ise kent yeni ve kötü bir şöhret kazandı: Ülkenin en ölümcül terör hücresinin şehri oldu."
Financial Times, Ankara ve Suruç saldırılarıyla ilişkilendirilen 18'i Adıyamanlı 21 kişilik hücrede, IŞİD'in Suriye'deki en büyük düşmanlarından Kürtlerin de bulunduğuna dikkat çekiyor.
Haberde önce Ankara'daki saldırıyı düzenledikleri iddia edilen Ömer Deniz Dündar ve Yunus Emre Alagöz'den, daha sonra Suruç'taki saldırıyı düzenleyen Yunus Emre Alagöz'ün kardeşi Şeyh Abdurrahman Alagöz'den, ardından da 5 Haziran'da Diyarbakır'daki HDP mitinginde 4 kişinin öldüğü bombalı saldırının faili olarak tutuklanan Orhan Gönder'den bahsediliyor. Gönder'in de Adıyamanlı ve Kürt kökenli olduğu belirtilerek.
"Kürtler için 'Onlar kafir' dedi"
Financial Times'a konuşan Orhan Gönder'in büyük kuzeni Ercan Gönder, 2013 sonundan itibaren akrabasının davranışlarında tuhaf değişiklikler görmeye başladığını söylemiş:
"Kız kardeşleriyle aynı sofraya oturmamaya başladı. Ailesinden uzaklaştı. Ders çalışlmayı kesti. Yatak odasında Çeçenistan ve Afganistan'daki cihatçılarla ilgili bir kitap bulduk. Kitabı yakmamamız için bize yalvardı."
Ercan Gönder, kuzeninin bir grup gençle giderek daha fazla vakit geçirdiğini, daha radikalleşmiş göründüğünü, grubun sık sık açtığı 'İslamcı Çay Ocağı'nda toplandığını, sakal bırakıp farklı kıyafetler giymeye, günde üç yerine bir öğün yemek yemeye başladığını anlatmış ve eklemiş:
"Ekim 2014'te Orhan bana Kobani'deki Kürtlere yardım etmemem gerektiğini, onların kafir olduklarını söyledi. Çok öfkelendim."
Financial Times, geçen yılki 6-7 Ekim olayları sonrası Suriye'ye giden Orhan Gönder ve diğer radikal gençlerin, Türkiye'ye nasıl sızabildikleri ve fark edilmeden ülkede hareket edebildiklerinin tartışıldığını vurguluyor.
'Suriye politikası, IŞİD'in organize olmasına olanak verdi'
Gazeteye konuşan Adıyaman İnsan Hakları Derneği Başkanı Osman Süzen ise şunları söylemiş:
"IŞİD'in burada kolayca organize olmasına olanak veren ve örgütün etkin şekilde soruşturulmasını önleyen Türkiye'nin Suriye'de izlediği politikaydı. Hükümet Beşar Esad'la savaşan herkesin dostu olduğunu söyledi. Bu gençler böylece cesaretlendi. Bir nevi meşruiyet kazandılar."
Financial Times'taki haberde Osman Süzen ve diğer bazı kişilerin 2 yıl boyunca yetkilileri Adıyaman'daki gençlerin radikalleştikleri yolunda uyardıkları, Ömer Deniz Dündar'ın babasının da 2013'te ikiz oğullarının cihat için Suriye'ye gittiklerini polise bildirdiği ve döndüklerinde onların tutuklanmalarını istediği belirtiliyor. Orhan Gönder'in dönüşünde sorgulanıp serbest bırakıldığı da eklenerek.
Ömer Deniz Dündar dahil 19 zanlı hakkında, 2014'te El Kaide ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle soruşturma açıldığı daha sonra bu soruşturmanın noktalandığı iddiası da aktarılıyor haberde.
Financial Times'taki haber Osman Süzen'in şu sözleri ile noktalanmış:
"Söz konusu PKK olduğunda polisin büyük operasyonlar düzenlediğini insanların en ufak şeyler için hapse atıldıklarını görüyorsunuz. Ancak Adıyman'da ne etkin bir soruşturma var, ne de herhangi bir gözaltı. Hiçbir şey yok."