Futbola taraftar bakışı: "Bastır Ankaragücü"

ANKARA (ANKA) - Futbol tartışmalarında kendine fazlaca yer bulamayan "taraftar" başlı başına bir kitaba konu oldu.

Duygu Hatıpoğlu ve M. Berkay Aydın'ın yazdığı "Bastır Ankaragücü: kent, kimlik, endüstriyel futbol ve taraftarlık" kitabı, futbolda şimdiye kadar hep "12. adam" olarak yedek kulübesine gönderilen taraftarı "1. adam" olarak takımın başında sahaya sürüyor. "Bastır Ankaragücü" kitabı, "kent, kimlik, endüstriyel futbol ve taraftarlık" alt başlığı ile tüm bu kavramların futbolla kurulan ilişkisini tartışıyor.

Reklam
Reklam

Avukat Hatıpoğlu ve ODTÜ Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Aydın'ın çalışması, 3 ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde MKE Ankaragücü Kulübü'nün tarihi anlatılıyor. "Türkiye'nin en eski işçi takımı" olan İmalat-ı Harbiye içinden doğan Ankaragücü futbolcularının, Kurtuluş Savaşı mücadelesine olan katkılarından bugüne kadar gelen kulüp tarihinin ardından 2. bölümde, "Endüstriyel Futbol ve Taraftarlık" başlığıyla futbol, sponsorluk, uluslararası kurallar, kulüplerin pazarlama faaliyetleri, centilmenlik, şiddet gibi kavramlar, taraftarın bakışıyla ve İngiltere, İtalya gibi ülkelerden örneklerle yorumlanıyor. Türkiye tribünlerinin de özgün şekilde sınıflandırıldığı çalışmada, 3. bölüm Ankaragücü taraftarlarına ayrılmış. Ankaragücü taraftar grupları ve amigolarıyla özel olarak yapılmış görüşmelerin ve taraftar tarihinin bulunduğu bu bölümde ayrıca, kullanılan tezahürat ve pankartlardan da zengin örnekler bulunuyor.

Kitabın, tarafsızlık iddiasının olmadığını söyleyen Hatıpoğlu ve Aydın, "Ankaragücü somut örneğinden hareketle, bir kentin bir kulüple, günümüz dünyasının futbolla, endüstriyel futbolun taraftarla, taraftarın hayatla ilişkisini" anlattıkları kitaplarında, genişçe bir futbol literatürü tartışması da yürütüyor.

Reklam
Reklam

-"TARAFTARLIK, YILDIZLI GÖKYÜZÜ, SIKILMIŞ YUMRUKTUR"-

Epos Yayınları'ndan çıkan "Bastır Ankaragücü: kent, kimlik, endüstriyel futbol ve taraftarlık" kitabında, futbol taraftarı olmak, aynı zamanda hem basit hem karmaşık ama her yönüyle gündelik hayatın içinden tanımlanıyor:

"Taraftarlık bazen kronik depresif hal, kimi zaman gülme krizidir. Sokaktır, gece parkta kalmayı bilmektir. Kuşak çatışmasıdır, çelişkidir. Amire, patrona ve yetkiliye bazen içinden, bazen kamusal sövmektir. Ayar vermektir, şakadır. Yıldızlı gökyüzü, sıkılmış yumruktur. Bir açıdan bataklıktır, kaybeden olmaktır. Düğünlerde kesin sahnede olmaktır veya köşede durup sürekli ters bakmaktır. Komedi, gerilim, macera ve romantik filmdir. Çocukluğun şeker bayramı anılarıdır. Havadan ve sudan konuşmaktır. Efes'in efsane şişesine sadece basit bir ‘şişe' gözüyle bakmamaktır. Dumandır, sistir, Bob Marley'dir, sokaktır, arka mahalledir. Duygudur, tatili sevme halidir, ‘damat' Lafargue'nin bahsettiği tembellik hakkıdır. Getto'dur, evde musluktan su içmektir. Taraftarlık, İtalya'da ‘ultras', İngiltere'de ‘holigan', Arjantin'de ‘barras bravas' olmaktır. Çocuklar gibi tedbirsiz, gezginler gibi tetikte olma halidir..."

Reklam
Reklam