Futbolda şiddet kimin eseri?

Şampiyonluk sevinci birgün yada en fazla bir hafta kardeşlikler ise ömür boyu sürer.

Dün gece Türkiye’nin en önemli, Avrupa’nın da sayılı derbi karşılaşmalarından olan Fenerbahçe ve Galatasaray Şükrü Saraçoğlu Stadında oynandı. Süper Ligin şampiyonunu belirleyecek olan karşılaşmada heyecan çok yüksek ve sinirler oldukça gergindi.

Karşılaşma başladığı gibi 0-0 sona erdi ve Galatasaray şampiyonluk yarışında ipi Fenerbahçe’nin 1 puan önünde göğüsledi.

Şampiyonluk Galatasaray’ın hakkı mıydı? Evet haklarıydı. 40 maç boyunca mücadele ettiler ve kazandılar.

Peki Fenerbahçe maçı 1 farkla kazansaydı şampiyonluk hakkı olur muydu? Kesinlikle hak etmişlerdi. Hatta analarının ak sütü gibi helal olurdu. Hatta 2 kere hakları olurdu. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayından bu yana Fenerbahçe’nin başına gelenler, başka kulüplerin başına gelmiş olsaydı, darmadağın olurlardı.

Reklam
Reklam

Belki yönetim çoktan çatlayacaktı, hatta parçalanacaktı ama Fenerbahçe Cumhuriyeti tanımlamasına uygun olarak büyük Fenerbahçe’nin büyük taraftarı buna izin vermedi. Fenerbahçe taraftarı, kadın erkek, çoluk çocuk, zengin fakir demeden yaşananlara inanılmaz bir biçimde tepki vererek büyüklüğün ne olduğu bütün dünyaya gösterdi.

***

Dün gece oynanan karşılşamayı aslında 2 bölümde incelemek lazım. 1- Sahada Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcuların oynadığı karşılaşma. 2- Stad giriş çıkışında ve maç sonunda içeride polisle taraftarlarla yaşanan arbede veya çatışma

Karşılaşmanın 1’nci bölümü çok rahattı. Sahada sinirler gergindi ama futbolcular kim ne derse desin oldukça iyi bir maç çıkardı. Elbette futbolu beğenmeyebilirsiniz. Ama yapılacak bir hata her iki taraf içinde çok zor anlar yaşanmasına neden olacaktı. Üstelik Galatasaray’a 1 puan yeterken farklı ve zevkli bir futbol oynamak mümkün değildi.

Maç oynanırken taraftarlar fair play kurallarına uygun hareket etti. Galatasaray’a yönetim, futbolcular ve taraftarlarına yönelik hakarette bulunmadı. Hakeme de büyük tepki göstermediler. Maç 0-0 sona erdi. Galatasaray şampiyonluğu kazandı. Hakemin bitiş düdüğü ile birlikte Fenerbahçeli teknik heyet başta Alex olmak futbolcular Galatasarylıları tebrik etti. Ha keza yönetim de öyle..

Reklam
Reklam

***

Karşılaşma başlamadan önce, karşılaşma esnasında ve sonrasında polisin tutum ve davranışları her şeyin önüne geçti. Polis daha karşılşama başlamadna önce Fenerbahçeli taraftarları sindirmek için elinden gelen her türlü vahşeti stad dışında yaptı. Normal zamanlardan bile daha sakin olan stad girişlerinde taraftarlara copla, biber gazıyla saldırdı. Karşılaşma oynanırken, Fenerbahçe takımı lehinde tezahürat yapan taraftarlara biber gazıyla müdahele etti. Bu sırada herhangi şiddet unsurları mevcut değildi. Karşılşam sona erdiğinde polisin baskı ve provakasyonu son haddine ulşaınca taraftar daha fazla dayanamadı ve sahaya girdi. O an itibariyle zaten ne koltuk kaldı ne bişey. Zaten Şike soruşturması ve Çağlayan’daki duruşmalardan dolayı polise karşı diş bileyen taraftarlar hedefine polisi aldı. Taraftarlar bir tane Galatasaraylı yönetici ve futbolcuyu hedef almadı. Bu olaylar stad dışına da taştı. Polis sert müdahele etti, Taraftar daha sert yanıt verdi. Az daha benzinlikte yakılan polis otosundan dolayı çok büyük bir felaket yaşanacaktı.

Reklam
Reklam

Karşılaşma nedeniyle yaşananlarda en büyük sorumluluk İstanbul Polisi’ne ait. Çevik Kuvvet mensuplarına şiddetle ve stresle mücadele yöntemleri öğretilmiyor mu? Gencecik çevik kuvvet mensubu polislerin amirleri, polisleri sakinlerştimeyi bilmiyorlar mı?

Bu olaylardan dolayı başta İstanbul Emniyet Müdürü ve İstanbul Valisi olmak üzere kamu görevlilerinin hepsinin sorumluluğu var. İstifa etmeleri gerekir ama Türkiye’de maalesef koltuklar sıcak olduğu için hiç kimse bırakmak istemiyor. Yıllar önce aynı İstanbul’daki Çevik Kuvvet mensupları Valiliğe yürüdüğünde, polisler meslekten ihraç edilirken, onları provoke eden amirleri adeta ödüllendirilmişti.

***

Gelelim, karşılaşmayla ilgili mümtaz Türk basınına aldığı pozisyona.

Dün akşam televizyonlarda maçın ardından dinlediğim gazeteciler, olayları şiddetle kınayıp herkesi aklıselime davet ederken, bugünkü gazeteler beni adeta dumura uğrattı. Gazetelerde şiddeti körükleyen haberler, Fenerbahçe ve Galatasaraylı taraftarları birbirine düşürecek, ajite edici başlıklar hatta manşetler yer alıyor.

Reklam
Reklam

Bu konuda en uç noktada olan gazete ise her defasında aydın kimliğini ön plana çıkaran, toplumu demokratikleştirmei liberalleştirme, özgürleştirme konularında bayraktarlık yapan RADİKAL oldu. Toplumsal şiddet ve holiganizm konularında ön planda olan Radikal’in kolaj manşeti, aslında bilinçaltında yatan bir Fenerbahçe düşmanlığının veya şiddet kültürünün bir ifadesi olarak kendini gösteriyor.

Son bir senedir Fenerbahçe taraftarlarının doğru yada yanlış Fetullah Gülen cemaatine olan öfkesi bilinirken, Cemaat menşeli Eyüp Can’ın gazetesinde yer alan 1 sayfa, işi toplumsal şiddet ve holiganizden çok öteye iç savaş durumuna getiriyor.

Eğer Radikal Gazetesi bunu, normal, sıradan bir futbol karşılşamasını, bir derbi mücadelesini fetih olarak adlandırırsa, dün gece Kadıköy’de yaşananlar hiç birşey..

İki ezeli rakip ebedi dost takımın taraftarları arasında savaş pozisyonu aldırmaya çalışmak bu ülkede ayrımcılığın nasıl körüklendiğine en güzel örnek. Aydınları böyle olan bir toplumda taraftarlar gelecek sezonda oynananacak ilk maça, bıçak, döner bıçağı, pala, hatta silahlarla giderse suçlu kim olacak?

Reklam
Reklam

Kendilerini aydın olarak gören Radikal yazı işleri ekibinin savaş modunda bu kolaj çalışmayı hazırlarken bilinçaltında neler yattığını merak ediyorum.

Cemaatle ilgili tepkiler ortadayken, cemaat menşeili şahısların yaptıkları davranışlar kendilerine değil aslında doğrudan cemaate zarar veriyor.

Küçük bir not: Şimdi Radikal’in internet sitesine bir daha baktım. Ansayfada manşetinde birinci sırada haber: 4 çocuklu kadına anneler gününde dayak (linki: www.radikal.com.tr/Radikal.aspx )

Şaka gibi..

***

Bu arada unutmadan belirteyim. Şampiyonluk sevinci birgün yada en fazla bir hafta kardeşlikler ise ömür boyu sürer.

Bu olaylarla ilgili sorumlu olan kim varsa bağımsız. Tarafsız yargılanmalıdır. Gerekirse TCK’nın meşhur 312’nci maddesi işletilmeli.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz