Kozluk’un Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda vatani görevini yaparken er Kıvanç Ağaoğlu’nun silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren Ermeni asıllı er Sevag Şahin Balıkçı’nın Diyarbakır 2’inci Hava Kuvvet Komutanlığı’nda bugün yapılan duruşma 5.5 saat sürdü.
Mahkeme Başkanı Hakim Yüzbaşı’nın daha önce sanık Kıvanç Ağaoğlu’nun ailesinin baskısı sonucu ifade değiştirdiğini söyleyen tanık Halil Ekşi’yi, Aydın’dan getirtmek için büyük çaba sarf ettiği ve ağabeyi ile ona uçak bileti aldırarak duruşmada hazır bulunmasını sağladığı ortaya çıktı. Mahkeme Başkanı Hakim Yüzbaşı, önce Ekşi’nin maddi durumunu gerekçe gösterip gelmek istemediğini daha sonra kendisi ile yaptığı görüşmede olayın aydınlığa kavuşması için tanıklığının önemini anlattığını ve bu nedenle gelmesinin önemli olduğunu belirterek, kendisi ve ağabeyine uçak bileti aldırdığını söyledi.
’SİLAHLAR YARIM DOLDURUŞTA’
Daha sonra yemin ederek ifade vermeye başlayan tanık Halil Ekşi, sanık Kıvanç Ağaoğlu ve Sevag Şahin Balıkçı’nın kendi devresi olduğunu, 12 ay boyunca onlarla askerlik yaptığını, olayın meydana geldiği günde her ikisi ile beraber olduğunu söyledi. Halil Ekşi, şöyle dedi:
"Askerler arasında aile ortamı vardı. Birbirimizi ve ailelerimizi tanırdık. Rütbelilerle aramız iyiydi. Ben ve Sevag, aynı saatlerde nöbet tutuyorduk. Kıvanç çavuştu, nizamiye çavuşluğu yapıyordu. Karakol komutanının emriyle karakol çevresine tel örme faaliyeti yapıyorduk. Kıvanç ve Abdullah Irmak adlı çavuş çalışmaya gidenleri seçiyordu. Olay öncesine kadar başımızda rütbeli kemse gelmiyordu. Yanımıza tüfeklerimizi alıyorduk, herkesin şarjörü doluydu. Yarım dolduruşla işe gidiyorduk. Silah emniyetteydi ama kimse kontrol etmiyordu. Karakolda doldur- boşalt istasyonu vardı ama kimse kontrol etmiyordu. Çalışma yeri karakolda 200- 250 metre uzaktaydı. Çalıştığımız zaman tüfeklerimizi ulaşabileceğimiz bir yere bırakıyorduk. Başımızda gelen çavuşlar ara sıra yardım ediyor, bazen de nasıl yapmamız gerektiğini söylüyorlardı. Genelde tüfekler omuzda asılı vaziyettedir. Olaydan önce Sevag ve Kıvanç konuşuyorlardı. Askerlik sonrası projelerden bahsediyorlardı. Ben eğik vaziyette telin dibini bağlıyordum. Kıvanç sağımda telin iç kısmında, Sevag ise telin dış kısmında ve Kıvanç’ın karşısındaydı. Kurma kolu sesi duydum ardından bir el silah sesi geldi. Kalktığımda silah karşıya doğrultulmuştu. Sevag yıkıldı. Kıvanç dik vaziyette bekliyordu."
G-3 PİYADE TÜFEĞİ İLE TATBİKAT
Mahkeme Başkanı güvenlik taburundan getirdiği bir G-3 piyade tüfeğini önce kendisi, sonrada tanık olarak dinlenen Halil Ekşi’ye vererek, duruşma salonunda tatbikat yaptırdı. Silahın olay esnasında duruşu ve tutuşunu tanıktan göstermesini isteyen ve bunu defalarca her soruda tekrarlatan mahkeme başkanı, kurma kolunun nasıl çekildiğini ve oradan gelen sesin nasıl duyulup duyulmadığını göstermesini istedi. Tanık Ekşi, Kıvanç’ın elindeki silahın dik bir şekilde karşıyı gösterdiğini ve yüzünde şok olmuş ağlamaklı gibi bir yüz ifadesinin bulunduğunu belirterek, "Hepimiz Sevag’ın başında toplandık, telsizle komutanlara haber verdik. Hastaneye kaldırıldı ve sonra vefat ettiğini duyduk. Kıvanç ve Sevag arasında her hangi bir problem yoktu. Sevag’ın olay öncesinde Ermeni olduğunu hepimiz biliyorduk. Ancak, kendisine Şahin olarak hitap ediyorduk. Aramızda dini ve siyasi nitelikli her hangi bir konuşma olmadı" dedi.
BAŞKAN: İKİ AİLEYE DEVLET ADINA HESAP VERMEK ZORUNDA OLAN BİRİYİM
Mahkeme Başkanı, tanık Halil Ekşi’ye otopsi fotoğraflarını gösterdi ve olayı anlattığı şekil ile merminin vücuda giriş- çıkışının bir birini tutmadığını belirterek, daha önce verdiği ifadelerin bir biri ile çeliştiğini ifadeleri okuyarak anlattı. Tanık Ekşi, karakoldaki Astsubay Sadettin Ersez’ün kendilerini olaydan sonra toplayarak, ifade verirken, doldur boşaltı yaptıklarını ve kendisinin de olay yerinde olmasını anlatmalarını istediğini söyledi.
Halil Ekşi’nin farklı konuşması ve ifadelerinin bazı bölümlerinde yorum yaptığını söylemesi üzerine, Mahkeme Başkanı, "Biz mahalle kavgası veya aile arasındaki problemleri çözmüyoruz. Ben bu dava ile ilgili arkadaşlarımı etkilememek için onlarla bile konuşmuyorum. Bu çok ciddi bir iştir. Aydın’dan seni zar zor getirttik. Senin tanık olarak dinlenmen mahkeme için çok masraflı olmasına rağmen doğrunun ortaya çıkması için seni buraya getirttik. İki aileye devlet adına hesap vermek zorunda olan biriyim" diye uyararak, yorumdan kaçınmasını istedi.
’İMZALADIĞIM YAZILI İFADEYİ BEN YAZMADIM’
Mahkeme Başkanı’nın bu uyarısı üzerine Halil Ekşi, Aydın’da yazılı olarak verdiği ifadeyi kendisinin yazmadığını, Kıvanç Ağaoğlu’nun dayısı olduğunu söyleyen bir kişinin aradığını ve Ağaoğlu ailesinden bazılarının ve Kıvanç’ın kendisini telefonla aradığını söyledi. Ekşi, "Benden silahın Sevag’a doğrulmuştu kısmını düzeltmemi istediler. Önce kabul etmedim, sonra baskıya dayanamayarak kabul ettim ve dayısı olduğunu söyleyen ve sonra Aydın PTT’de çalıştığını öğrendiğimiz Bülent Kaya ile babam Zülfikar Ekşi yanımda olduğu halde buluştum. Bana yazılı bir ifade gösterdi. Bir saat sonra tekrar geldi ve bazı kısımları düzelttiğini söyleyerek silahın Sevag’a doğrultulduğu kısmı sakıncalıdır dedi ve imzalamamı sağladı" dedi.
EKŞİ: BAŞIMA BİR ŞEY GELİRSE SORUMLUSU AĞAOĞLU AİLESİDİR
Tutuksuz yargılanan sanık Kıvanç Ağaoğlu, tanığın kendisi ile ilgili ifadelerini kabul etmediğini, kendisinin tanığı aramadığını ve ifadesini değiştirmesi konusunda telkinlerde bulunmadığını söyledi. Ağaoğlu, "Ben ifade verirken, tanık Ekşi yanıma gelerek ’Abi olay nasıl oldu’ diye bana sordu. Ben sen görgü tanığısın nasıl görmedin’ diye yanıtladım" dedi.
Tekrar söz alan Halil Ekşi, "Ailem ve benim başıma bir şey gelirse sorumlusu Ağaoğlu ailesidir. Bülent Kaya’nın adını verdiğim için bana düşmanlık besleyebilirler" dedi.
Balıkçı ailesinin avukatı İsmail Cem Halavurt, olay yeri inceleme ekibinin birer saat arayla iki rapor tuttuğunu bir raporda silahın Balıkçı’ya yönelmiş vaziyette olduğunu diğerinde ise silahın havaya kaldırılıp doldur boşalt yapılırken patladığının belirtildiğini ifade etti. Halavurt, "Bu tutanakta imzası olan olay yeri inceleme ekibindeki kişilerin dinlenmesini istiyorum. Tanıkların tamamının beyanları etki altında verdikleri ortaya çıktı. Tanık halen korkmaktadır. Kıvanç Ağaoğlu’nun tutuklanmasını istiyoruz. Ekşi’yi arayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve olay yerinde tanıklarında hazır bulunduğu uygulamalı bir keşif yapılmasını istiyoruz" dedi.
Sanık Avukatı İbrahim Gök ise, Ağaoğlu’nun her gece kabuslar gördüğünü, psikolojik bunalım geçirdiğini, çünkü en yakın arkadaşının ölümüne kaza ile neden olduğunu söyledi. Gök, "Halil Ekşi’nin 6 ifadesi var, hepsi bir biriyle çelişiyor. Tanığın ifadesi maddi gerçeklerle örtüşmüyor. Bu dava neden Türkiye’nin birinci gündem maddesi haline getirilmeye çalışılıyor. Hiç bir tanık Kıvanç’ın kasıtlı olarak Sevag’ı vurduğunu söylemiyor. Sevag bir kez öldü, Kıvanç her gün ölüyor. Bunu kasıtlı yaptığını söylemek vicdanla bağdaşmaz. Müvekkilim ve ailesi tarafından Halil Ekşi’ye bir baskı ve tehdit söz konusu olamaz" dedi.
Mahkeme 5.5 saatlik bir yargılamadan sonra verdiği kısa bir aradan sonra kararını açıkladı. Mahkeme, Ağaoğlu’nun tutuklu yargılanması talibeni oy çokluğu ile reddetti. Farklı raporlar tutan olay yeri inceleme ekibinden 2 kişinin dinlenmesine, olay bölgesinde görev yapan korucuların kimliklerinin tespitine karar veren mahkeme heyeti, Halil Ekşi’ye açıldığı söylenen telefonların tespiti için telefon kayıtlarının istenmesine karar verdi. Ayrıca, Halil Ekşi’ye ifade imzalattığı söylenen Bülent Kaya’nın dinlenmesine, olay bölgesindeki güvenlik sorunu ile ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan bir uzmanın istenip dinlenmesine, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’ndan kurşunun vücuda giriş-çıkış yaptığı yerler ile ilgili bir uzmanın dinlenmesine karar vererek duruşmayı 13 Şubat tarihine erteledi.