Galatasaraylı umut bulut: "prandelli ile takım arasında bir uyumsuzluk olduğunu düşünmüyorum"

 İSTANBUL / DHA Galatasaray'ın milli golcüsü Umut Bulut, kulübünün dergisine açıklamalarda bulundu. Soru-cevap şeklinde gerçekleştirilen röportajda Umut'un açıklamaları şöyle; *80'li yıllarda Türkiye'deki forvetler,

İSTANBUL / DHA

Galatasaray'ın milli golcüsü Umut Bulut, kulübünün dergisine açıklamalarda bulundu.
Soru-cevap şeklinde gerçekleştirilen röportajda Umut'un açıklamaları şöyle;
*80'li yıllarda Türkiye'deki forvetler, daha çok ilerde bekleyen ve son vuruş yapan oyunculardı. Hakan Şükür ile pres yapan oyuncular ortaya çıktı. Sen ise mücadele konusunu bir forvet olarak bir adım daha ileri taşıdın. Oyun anlayışın altyapılardan bu yana hep bu şekilde miydi? Yoksa değişen futbolla birlikte böyle oynaman gerektiğini mi düşündün?
-Benim mücadele gücüm doğuştan gelen bir yetenek. Ama bir yandan da futbol gelişimine tepki veriyorsunuz. Ona göre kendinizi geliştiriyorsunuz. Yetenek bir yere kadar ilerleyebiliyor ama oyun görüşü her zaman gelişmeye açık. Bence de günümüz futbolu, 90'lara göre bir sıçrama gösterdi. Sadece yeteneğe bakmıyor iş. Ne kadar yetenekli olursanız olun, sahada var olmak istiyorsanız mücadele etmek zorundasınız. Ben de Allah'ın bana verdiği yetenekleri maksimum olarak takımıma yansıtmak için elimden geleni yapıyorum.

Reklam
Reklam

*İnatla presi sürdüren bir oyuncusun. Kendini tek başına hissettiğin oluyor mu?
-Tek başınıza istediğiniz kadar mücadele edin, bir şey yapamazsınız. Baskı takım halinde yapılırsa işe yarar. Moralim bozuluyor mu? Her futbolcu maç içinde bu moral bozukluğunu yaşayabilir. Topsuz oyun futbolun zor tarafı. Presi sadece rakibin ayağından topu alabilmek için yapmıyorum. Rakibin kötü bir pas vermesi, bir başka takım arkadaşımın rakibi daha rahat karşılaması ya da pozisyon bozmak için de yapıyorum. Bazen bir kere koşuyorum sonuç alamıyorum, ikincisinde de aynı şekilde sonuç alamıyorum üçüncüsünde de tek kalırsam bir moral bozukluğu oluyor. Dediğim gibi baskı takım halinde olursa işe yarar.

*Son zamanlarda çok konuşuluyor. Çift forvet, tek forvet meselesi. Futbola genel bakışın içinde sence hangisi daha doğru bir tercih?
-Elinizdeki oyuncu modeline göre değişir. İyi forvetleriniz vardır, çift oynatırsınız. Orta sahada güçlüsünüzdür, tek oynatırsınız. Bence takımın çift ya da tek forvet oynaması çok önemli değil. Yanlış anlaşılmasın. Tabii ki maçına göre değerlendirilir. Maçına göre tek ya da çift oynamak çok şey değiştirebilir. Santraforunuz tek başına top tutabiliyordur, hücumcu orta sahanız fazladır, bu şekilde tek forvet oynayabilirsiniz. Ya da tam tersi... Yani buradan belirleyici olan futbolcu tipidir.

Reklam
Reklam

*Galatasaray'da da çift forvet, tek forvet konusu çok tartışılıyor. Siz Burak'la bunu konuşuyor musunuz?
-Biz Burak'la birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Ama bence ileri ikili olarak asıl avantajımız çok iyi anlaşmamız ve aramızdaki arkadaşlık. Sevgi futbolda çok önemli... Ben yorulduğum zaman biliyorum ki Burak rakibi benim açığımı kapatmak için de kovalar. O yorulduğu zaman ben de aynı şekilde çabalarım. Bunu maçı izlerken göremeyebilirsiniz ama saha içinde bu yardımlaşmalarımız takım için çok önemli.

*Kasımpaşa ve Karabükspor maçlarında oyuna girip galibiyet gollerini attın. Oyuna sonradan girip gol atmak çok kolay iş değil. Oyuna giren oyuncunu maça ısınması belli bir zaman alır. Ama sen oyuna çok çabuk konsantre oluyorsun.
-Galatasaray'a transfer olduğum sezonun devre arasından sonra yedek kalmaya başladım. Çok geniş bir kadromuz vardı. Daha önce oynadığım takımlarda istikrarlı bir şekilde ilk 11'de forma giydim. Şunu kabul etmek lazım... Kenardan oyuna dahil olup, maçı etkilemek çok kolay iş değil. Rakip sıcak, zemine alışmış. Sonradan girmek bu anlamda zor... Ama bir yandan da büyük takımların maç sayıları fazla ve buna göre kadro genişliği var. Ben elimden geleni yapmaya çalışan bir oyuncuyum. Konsantrem takıma yararlı olmak üzerine... O yüzden ilk 11 olsun ya da yedekten gelip oyuna dâhil olmak olsun her seferinde takıma yararlı olmak için çalışıyorum. Kasımpaşa maçında attığım gol, benim her zaman aradığım pozisyonlar. O pozisyonları her zaman kovalıyorum. Karabük maçındaki ise biraz şans. Yani topun arka direğe kadar gelmesi şans. Gelince son vuruşu yapıyorum.

Reklam
Reklam

*Toulouse sezonunu saymazsak; geçtiğimiz sezon, 2004-05 -Ligde ilk 11'de çok az sahaya çıktım. Geçen sene attığım beş golün, üç tanesi de son üç hafta içinde geldi. Ondan önce ilk yarı hiç gol atamadım. Tabii geçtiğimiz sezon oynadığım pozisyonda Drogba da vardı. Sahada olduğum anlarda da uçta oynamadım. İki maçta hoca bana uçta şans verdi. Bir tanesi Madrid maçıydı ki, o maçta da gol attım. Ligde ise en uçta oynadığım maç hiç olmadı. Kenarlarda kalınca gol şansınız da azalıyor. Ben biraz gol sayısındaki düşüşü buna bağlıyorum.

*Drogba'nın transferini ilk olarak duyduğunda neler hissettin?
-Drogba, Galatasaray markasına değer katmış bir futbolcu. O bir dünya yıldızı. Drogba transferine bu şekilde bakmak lazım. Futbolun bu yönü de var. Ayrıca gerçekten çok büyük bir futbolcu... Şampiyonlar Ligi'ni kaldırma başarısını göstermiş, büyük başarılar yakalamış bir isim. Onunla beraber oynamak gurur vericiydi. Benim açımdan bakarsınız, kendi mevkiimde olmasından dolayı artılarını da yaşadım, eksilerini de. Şu bir gerçek ki, bir futbolcu önünde Ronaldo da olsa, Messi de olsa, Drogba da olsa oynamak ister. Ama ben kendi açımdan şunu da ekleyeyim; Drogba sahadayken, "O neden oynuyor, ben neden oynamıyorum" demedim. Küsme gibi bir derdiniz olmuyor.

Reklam
Reklam

*Biraz önce bahsettik. Gol atamadığında üzerinde baskı hissediyor musun? Trabzonspor'da 100. gol baskısı yaşamıştın.
-Galatasaray'a transfer olduktan sonra öyle bir sıkıntıya girmedim. Çünkü geniş bir kadromuz var. Ben atamazsam başkası atıyor. Galatasaray'da forvet oyuncusunun öyle bir derdi olmaz. Tabii ki golü en çok atmak isteyen oyuncular bizleriz ama kazandıktan sonra kimin attığı fark etmez. Ama forvet oyuncularının yaşadığı o baskıyı anlayabiliyorum. Gol atamaz da takım kazanamazsa en çok üzülen futbolculardan bir tanesi oluyorsunuz. Bu da zamanla baskı yaratabiliyor.

*Kariyerine baktığımızda Trabzonspor'da işler yolunda giderken Toulouse'a transfer oldun. O dönem neden böyle karar aldın?
-Beş sene Trabzonspor'da oynadım. Ama benim kafamda bir yandan Avrupa hedefi vardı. Toulouse beni çok istiyordu. Oraya gitmeden bir sene önce de transfer etmek istediler. Bir sene sonra nasip oldu. Yani bir hedefim vardı. Fırsat bulunca da gerçekleştirdim.

*Geriye dönüp baktığında iyi ki gitmişim diyor musun?
-Gittiğim için pişman değilim ama Toulouse benim için hayal kırıklığı oldu.

Reklam
Reklam

*Galatasaray'ın teklifi olmasaydı, kariyerine Fransa'da devam edecek miydin?
-Tabii ki devam ederdim. Giderken amacım futbola Avrupa'da devam etmekti. Toulouse olmaz, başka yer olurdu.

*Fransa'da futbola dair gözlemlediğin en önemli fark neydi? Tesis, anlayış, maç sonrası vs... Biz de olmayıp onlarda olan?
-Gerçekten orada bir sistemden bahsedebilirsiniz. Sadece maçın içindeki anlayıştan bahsetmiyorum. Kulübe gelme saati, çıkma saati, kamp zamanı... Bunları çoğaltabiliriz... Kazansalar da, kaybetseler de var olan sistem işliyor. Ne zaman, hangi maçta kampa gireceğiniz, her şeyiniz belli. Tek ve en önemli fark bu... Disiplinden bahsetmiyorum aslında. Antrenmandan sonra kulüpten çıkıp eve ya da başka bir yere gidebilirsiniz. Ama kulüpte mi kalacaksınız, o zaman kulübün kurallarına uyacaksınız.

*Günümüzün şartları değişti. Eskiden 30'unu geçen oyuncu sahada daha az koşardı. Öyle bir farklılığı olurdu. Şu an sen de 31 yaşındasın ama fizik gücün üst seviyede. Sahada en çok koşan oyunculardan oluyorsun. Özel antrenman yapıyor musun?
-Bu benim yeteneğim. Doğuştan gelen bir yetenek ama bir yandan kendimi geliştirmek için çalışıyorum. Aslında fizik gücüm 20 yaşındaki gibi değil ama hala üst seviyede oynayacak fizik güce sahibim. Büyük bir camiada oynuyorum ve bunun hakkını vermek zorundayım. Sadece özel antrenman değil; beslenme, çalıma ve dinlenmeye dikkat ediyorum. Vücuduma ne kadar iyi bakarsam, o kadar verim alırım. Daha uzun yıllar gücüm yettiğince oynamak istiyorum.

Reklam
Reklam

*Galatasaray son yıllardaki en başarısız Avrupa performanslarından birine imza attı. Kafa olarak lige daha mı konsantresiniz?
-İki tarafa da konsantre oluyoruz. Ama Şampiyonlar Ligi çok üst düzey bir organizasyon. Eğer iyi gününüzde değilseniz kazanma şansınız çok az. Geçtiğimiz sezon ne kadar konsantreysek, bu sene de o kadar konsantreyiz ama bir şeyler bazen tutmuyor. Her sene gruptan çıkmamız bekleniyor ama başaramadığımız yıllar da olacak. Buna böyle bakmak lazım.

*Teknik Direktör Prandelli ile takım arasındaki ilişki üzerine neler söylemek istersin?
-Bu takımdaki bütün futbolcular profesyonel. Hoca ne söylüyorsa biz onu yapmak zorundayız. Sistemi, antrenmanları hoca belirliyor ve biz de buna uyuyoruz. Tabii ki eksiklerimiz var. Ama genel olarak hoca ile takım arasında bir uyumsuzluk olduğunu düşünmüyorum.

*Yedi ay önce oğlun dünyaya geldi. Küçük Umut hayatına girdikten sonra neler değişti?
-Bir klişe vardır, "İnsan baba olduktan sonra anlar" derler. İnsan gerçekten baba olduktan sonra anlıyormuş. Evlat çok farklı bir duygu... Bambaşka bir şey... O her şeyi bize unutturuyor.

Reklam
Reklam

*Futbolcu olmasını ister misin?
-Hayırlısı olsun diyeyim.

*Galatasaray kariyerinde attığı en anlamlı gol hangisiydi?
-Güzel goller attım bugüne kadar ama Schalke'ye attığım gol benim için çok farklıydı. O gün beraberlik bize yetiyordu ama o golle nokta koyduk. Juventus'a attığım gol belki de daha anlamlıydı ama Schalke maçında galibiyeti getiren golüm ve ardından yaşadığımız sevinç benim için unutulmazdı.

*Selçuk, Burak ve sen Trabzonspor'daydınız. İkiden fazla sayıda futbolcunun bir takımda başarı yakaladıktan sonra başka bir takımda bu başarıyı sürdürmesi aslında çok öngörülebilir bir durum değil.
-Ben Trabzonspor'dan ayrıldıktan sonra Avrupa'ya transfer oldum bildiğiniz gibi. Ama ertesi sene buraya geldim. Birbirini seven ve iyi anlaşan insanların yolları kesişirmiş. Bizimkisi de öyle herhalde. Eğer bunu planlasaydık bu kadar olmazdı (Gülüyor).

*Türk futbolunda genel bir düşüşten bahsediliyor. Bu düşüşün bir ayağı da milli takım. Nedir sence milli takımdaki sorun?
-Aslında milli takımda bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kaliteli bir futbolcu grubuyuz ve iyi bir hocamız var. Grup eleme maçlarına böyle başlamayı beklemiyorduk. Oldukça konsantreydik maçlara. Tabii milli takımın içindeki hava dışarı pek yansımıyor. Galatasaray'dan, Beşiktaş'tan, Fenerbahçe'den, Anadolu'da ve Avrupa'dan futbolcular geliyor ve gerçekten çok iyi hava var takımda. Ama sahaya yansıtamadık bu olumlu havayı. Çalışmaya devam edeceğiz ve iyi sonuçlar almaya çalışacağız.

Reklam
Reklam

*Son olarak neler söylemek istersin?
-Takım için şunu söyleyebildim. Biz birbirimiz seven ve kaliteli oyunculardan oluşan bir futbolcu grubuyuz. Bazı sıkıntılarımız oldu, ki her takımda olabilir. Ama önemli olan istikrarı yakalamak... İstikrarı yakaladığımız an Galatasaray olarak büyük başarılar yakalayacağımıza inanıyorum.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: