Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, çeşitli açılış ve programlara katılmak üzere Bitlis’e geldi.Muş’tan helikopterle Bitlis’e gelen Bekir Bozdağ, Bitlis Polisevi’nde düzenlenen öğlen yemeğine katıldı. Bozdağ daha sonra Bitlis Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adliye Faaliyet Raporları toplantısına katıldı.Bakan Bozdağ, burada yaptığı konuşmasında, "Bugün ülkemizin önemli bir kültür, medeniyet ve tarih merkezlerinden biri olan Bitlis’imizde adli faaliyet raporlarına ilişkin tanıtım toplantısına katılmak üzere bulunuyorum. Yargı konusunda son derece önemli olan bir konuyu Türkiye’miz ile paylaşmak üzere Bitlis’e geldik. Ülkemiz bugün terörle etkin ve kararlı bir mücadeleyi sürdürmektedir. Milletimizin huzuru, barış, refahı, birliği, dirliği, ülkemizin bölünmez bütünlüğü için bu mücadele terör bitene kadar devam edecektir. Ülkemizin dört bir yanında terörle mücadele yaparken hayatını kaybeden şehadet mertebesine ulaşan şehitlerimiz olmaktadır. Bugün de Nusaybin’de şehitlerimiz var. Bugün Bitlisliler olarak bir şehidimizi de bugün toprağa verdiniz. Ben bu vesile ile vatanımızın bölünmez bütünlüğü için hayatını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum. Milletimizin başı sağolsun. ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ sözü çok doğru bir sözdür. İstiklal Marşımızı okurken de bunu görürsünüz. Şehadetle vatan ilişkisini. ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı. Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı.’ Esasında bu toprakların her bir karışı şehitlerin kanı ile yoğrulmuştur. Eğer bir ülkenin üzerinde yaşayan ve orayı vatan bilenler gerektiğinde o ülkenin vatan olarak kalması için ölmeyi göze almazlarsa vatan sahibi olma imkanları da olmaz. Onun için Türk milleti ve aziz milletimizin her bir ferdi, binlerce yıldır özgür ve bağımsız yaşamak, birlik, dirlik içinde olmak için bu noktada üzerine vazife düştüğü zaman cennete koşarcasına ölüme koşmaktan çekinmemiştir. Bundan sonra da bu inanç ve rol devam edecektir" dedi.“TERÖRLE SADECE TÜRKİYE MÜCADELE ETMİYOR”Bakan Bozdağ, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Burada şunu belirtmek isterim. Terörle sadece Türkiye mücadele etmiyor. Dünyada pek çok ülke terörle mücadele ediyor. Terör örgütlerinin saldırısına sadece Türkiye muhatap olmuyor. Terör örgütleri bugün dünyanın hemen hemen her ülkesinde terör eylemi yapacak imkanı ve fırsatı bulabiliyorlar. Türkiye’nin terörle mücadele eden ülkelerden bir farkı var. Teröristle, terör örgütü ile mücadelesini hukuk devleti kurallarına azami derecede riayet ederek, mücadelesini sürdüren yegane ülke Türkiye’dir. Bugün Türkiye kadar hukuk devleti kurallarına azami riayet ederek terörle mücadelesini etkin ve kararlı bir şekilde sürdüren ikinci bir ülkeyi hiçbir kimse gösteremez. Bakın Fransa’da bir terör saldırısı oldu, Fransa Hükümeti hemen olağanüstü hal ilan etti. Dahası Avrupa Konsey Genel Sekreterliğine bir yazı yazarak İnsan Hakları Sözleşmesini geçici olarak askıya aldığını bildirdi. Türkiye ne yapıyor? Mücadelesini hukuk içinde yapıyor. Şu an değişik il ve ilçelerde valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız tarafından kurulan barikatların ve kazılan hendeklerin bombalı tuzakların ortadan kaldırılması ve vatandaşımızın normal bir biçimde hayatını sürdürmesi, can ve mal emniyetinin tesisi güven ve kamu güvenliğinin tesisi maksadıyla ilan edilmiş olan sokağa çıkma yasakları esasında hukuk devleti kurallarına tam uyma konusundaki hassasiyetin bir göstergesidir. Bu bölgelerin terörden, teröristten temizlenmesi bu kadar zaman almaz. Alamaz. Neden zaman alıyor? Masum insanların burnu kanamasın diyedir. Kılı kırk yararcasına dikkat ve itina ile terörle mücadelemiz devam ediyor. Bundan sonra da aynı şekilde devam edecektir. Bakın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Anayasa Mahkememize bu konuda açılmış onlarca dava var. AİHM şu ana kadar açılmış dava sayısı 29. Tedbir talepli davalar var, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını isteyen talepler de var. Bunlardan şu ana kadar 27’si reddedilmiş durumda. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan müracaatlara baktığımızda 12 olduğunu görüyoruz. Bu 12 müracaatın 12’si de reddedildi. Hukuk devleti ilkelerine göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kurallarına göre incelemeler yapılarak bütün bu müracaatlar reddedildi. Bu neyi gösteriyor? Mücadelenin hukuk içerisinde hem AİHM tarafından hem de bir insan hakları mahkemesi gibi çalışan Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edildiğinin somut bir kanıtıdır."“TERÖRLE MÜCADELEMİZİ AYNI KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ”Bakan Bozdağ, Türkiye’nin terörle mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğinin altını çizerek, “Türkiye terörle mücadelesini hız kesmeden sürdürecektir. Zaman zaman bu mücadele hız keser mi, yavaşlar mı diye soranlar oluyor. Buradan bir de Bitlis’ten ifade etmek isterim ki hükümetimiz terör bitene kadar mücadelesini etkin ve kararlı bir şekilde sürdürecektir. Bundan kimsenin endişesi ve tereddüdü olmasın. Terörle mücadele sürerken, vatandaşlarımızın demokratik haklarının daha da güçlendirilmesi, ihtiyaçlarının karşılanması onlara azami düzeyde her türlü yardımın, desteğin götürülmesi için de aynı kararlılıkla çalışmalar devam edecektir. Terör örgütü Türkiye’nin her tarafında yalanla, iftirayla büyük bir algı operasyonu yürütüyor. İşte sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması ile ilgili mahkemelere yaptıkları müracaatlarda hastaneye çocuğunu götüremediği için mağdur olan kadınlar var deniyor. Bu konu araştırıldı. Bir hastaneye ulaştırılmış, doğum hastası bir kadının sezaryen olmayı reddettiği ortaya çıktı. Başka bir hastanede daha sonra doğum yaptığı tespit edildi. Hatırlarsanız bodrum katında kalan bazı sivillerden bahsedildi. Adres isteniyor adres bilgileri yok. Faysal Sarıyıldız’la görüşün deniyor. O birazdan dönerim diyor. Daha sonra İdris Baluken’e sorun deniyor. Bina yıkıldı deniyor. Binanın sağlam fotoğrafları çekiliyor. Aslında orada sivil vatandaşlar değil, PKK’nın eli kanlı teröristleri. Hangi adreste olduklarını aslında onlar da bilmiyorlar. Onlara yardım için orada dolanan siyasiler de bilmiyor adresi. Çok açık ve net. Teröristleri sivil vatandaş gibi gösterme ve bunun üzerinden hükümetin talimatıyla güvenlik güçlerinin sivil vatandaşlar üzerinde katliam yaptığını iddia etmek çok büyük bir iftiradır. Şu anda resmen HDP tarafından legal zeminlerde bu dile getiriliyor. PKK terör örgütü tarafından da bunlar ifade ediliyor. Teröristlerle yapılan mücadeleyi sivil halkla yapılmış gibi gösteriyor. Bu hendekleri kim kazıyor? Barikatları kim kuruyor? Bombalı tuzakları kim kuruyor? Askere, polise kurşunu kim yağdırıyor? Roketi kim atıyor? Asker, polis kendi kendini mi vuruyor? Olup biten herkesin gözü önünde dolayısıyla buna hepimizin gözü açık bakması lazım. Gözü kör bakarsak hakikati göremeyiz. Biz düzgün göremiyoruz diye hakikat asla değişmez. Türkiye’nin bu noktadaki kararlılığı bütün bu algı operasyonlarına rağmen devam edecektir. Öte yandan paralel alçaklar ve onların güdümünde çalışan kamu içinde ve kamu dışında çalışan alçaklar bu terör örgütü ile de bir dayanışma içerisindeler. Onun da hesabını bu dayanışmayı yapanlardan sormak bizim boynumuzun borcudur. Bu millete sadakatimizin gereğidir" diye konuştu.“BUNLARIN ÖLÜYE DE DİRİYE DE SAYGILARI YOK”Bakan Bozdağ, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Adli tıp kanununu biz değiştirdik. Bir yandan PKK, vatandaşlarımızın çocuklarını zorla dağa götürerek veya kandırarak, terörist yapıyor. Ölmeye, öldürmeye ikna ediyor. Öte yandan da öldürdüğü veya öldürttüğü bu teröristlerin cenazesini istismar ediyor. Cenazeler ortada kaldı. Otopsi yapılıyor, ailelerin cenazelerini teslim almalarını istiyor, aileler teslim almıyor. O zaman belediyelere teslim edilmesi gerekiyor. Belediye de teslim almıyor. Öte yandan da PKK terör örgütü ve onun siyasal uzantısı HDP el birliği ile ’cenazelerimizi bize vermiyor’ diye propaganda yapıyorlar. Devlet ’cenazeleri alın’ diyor. Almıyorlar, aldırtmıyorlar. Ondan sonra da propaganda yapıyorlar. Yönetmeliği değiştirdik. Dedik ki, cenaze işlemleri tamamlandı. Aileye teslim etmek istedik aile almadı. Belediyeye veya mülki idare amirlerine de teslim yapılır. Bu defa belediyeler ve HDP’li milletvekilleri adli tıpın kapısına geldiler. ‘Cenazelerimizi verin’ diye. Cenazeler bu sefer verildi. Almayan belediye bu sefer aldığı cenazeleri mezbahaneye koydu. Defin için verilen cenazeyi çalışmayan mezbahaneye koydu. Diriye saygıları yok bunların. Kendileri gibi olup, kendi hedefleri doğrultusunda mücadele edenlerin ölüsüne de bunların saygısı yok. Hem ölülerini kullanıyorlar, hem de dirilerini kullanıyorlar. Bizim yaptığımız ne? Makul bir süre içerisinde tespit edilip, ailelerine teslim edilmesidir. Türkiye’nin yaptığı demokrasiye sahip çıkmaktır.”