İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda açılan, suç örgütünün kurucu ve elebaşı Adnan Oktar ile 12'si yönetici 126 sanığın yargılandığı dava, 17 Eylül'den bu yana Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki duruşma salonunda görülmeye devam ediyor.
"Örgüt kurma ve yönetme", "şantaj", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek'' ve "cinsel istismar" gibi 22'yi aşkın suçtan 420 yıldan 871 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen ve örgüt üyelerince işlenen tüm suçlardan sorumlu tutulan tutuklu sanık Adnan Oktar, davanın görülmeye başlandığı ilk günde savunma yaparak hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sanık Adnan Oktar'dan sonra savunma yapan bazı sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek, 1999 yılında yapılan operasyonda işkenceye uğradıklarını iddia etti.
Davanın 31 Ekim'deki duruşmasında savunma yapan ve iddianamede örgütün kasası olduğu iddia edilen tutuklu sanık Alev Babuna, "Bu çamuru bana 1999 yılındaki operasyonda bu davanın müştekisi Adil Serdar Saçan attı. O operasyonda en çok işkence gören benim. O zamanlar konu ölüm tehdidine kadar gidiyordu, o yüzden benim için hazırladıkları ifadeleri kabul ettim, her şeyi imzaladım." ifadelerini kullandı.
Alev Babuna'nın "İşkence gördük" yönündeki savunması üzerine bir müşteki avukatı, sanık Adnan Oktar, Alev Babuna ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan tutuksuz sanık B.B'nin, örgüte yönelik 1999 yılında yapılan operasyonda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki sorgu odasında alınan ifadelerinin kamera görüntülerini mahkeme heyetine sundu.
Müşteki avukatı, bu görüntülere göre sanık Babuna'nın, 1999'da emniyette işkence görmeden rahat bir şekilde ifade verdiğinin gözlenebileceğini söyledi.
Avukatın iddiasına yanıt veren sanık Alev Babuna, "Emniyette ifade odasının kapısının önünde dayak yedim, içeri girince 'Rol yapacaksın, ifadeni vereceksin.' diye şartlandırıldım. Bu nedenle ifade görüntülerinden bir şey çıkmayacaktır." dedi.
Dava dosyasına giren söz konusu sorgu görüntülerinde, o dönem henüz Oktar Babuna ile evlenmemiş olan 28 yaşındaki Alev Ulaşoğlu, sorgu odasında polisin sorularına yanıt vererek, Adnan Oktar ile tanışmasını anlattı.
Görüntülerde, "Bacılar" grubunda 3'ü "imam bacı" olan 50'ye yakın kişi bulunduğunu, kendisinin mali işlerden sorumlu "imam bacı" olduğunu, bütün paraların giriş ve çıkışlarıyla ilgilendiğini anlatan Babuna, çalışan arkadaşlarının kendilerince uygun gördükleri paraları verdiklerini söyledi.
Sorgunun devamında İstanbul'un çeşitli semtlerinde evler tuttuklarını, bu evlerde 8-9 kişi bir arada kaldıklarını, A'dan Z'ye tüm ihtiyaçlarının toplanan paralarla giderildiğini anlatan Babuna, para kasasını ise 2 kişinin nezaretinde açtığını ifade etti.
Babuna, namazı iki vakit kıldıklarını, Kur'an'ı okuduğunda sabah ve akşam namazlarını gördüğünü, bunun böyle olduğuna inandığını, Allah'a daha yakın olmak istediğinde ise 3-4 vakit kıldığını kaydetti.
Alev Babuna'nın ifadesinin diğer bölümlerinde ise Adnan Oktar veya arkadaşlarına karşı kötü bir söz söylemediği anlaşılıyor.
Görüntülerdeki bir diğer isim devam eden davada etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak tutuksuz yargılanan sanık B.B, 1999 yılındaki emniyet sorgusunda, lise son sınıfta okurken bir arkadaşı vasıtasıyla Adnan Oktar'la tanıştığını anlattı.
Kayıtarda, B.B'nin "kardeşler" olarak adlandırılan örgüt içindeki bazı erkeklerle birliktelik yaşadığını ifade ederek, "Ben bacılar gibi bir kız değildim. Bacılar farklıydı. 97 sonrası tanıştım bacılarla. Benim gibi değillerdi, o zaman benim ahlakım çok farklıydı. Ahlaklı, iffetlilerdi. Kardeşlerle aralarında hiçbir şey yoktu. Biz kardeşlerin kız arkadaşı olmuş oluyoruz." dediği görüldü.
Söz konusu sorgu görüntülerinde neşeli olduğu gözlenen ve ifadesini alan polis memurlarına da bunu önerdiği duyulan örgüt elebaşı Adnan Oktar, örgütün kadın ve erkek yapılanmalarıyla ilgili bilgi verdi.
Oktar, örgüt üyelerinin bazı siyasi isimler, gazeteciler ve ünlü kişilere karşı şantaj ve montaj çalışmaları yaptığını ancak bunların bir kısmından haberinin olduğunu belirterek, bu faaliyetleri de kendilerine saldırıp hakaret edenlere karşı nefsi müdafaa olarak gördüğünü ancak siyasilere karşı yapılanların yersiz olduğunu düşündüğünü söyledi.
Siyasilere yapılan montaj faaliyetlerinden pişman olduğunu aktaran Oktar, polisin sorusu üzerine eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'a yönelik bir fotomontaj yaptıklarını kabul ederek, "O mesela son derece münasebetsizdi. Masonluk. Aslında o bir hakaret değil. Onda bir şey görmüyorum, gülüp geçilecek bir şey. Seçimin 2 gün öncesi yapıldı, etkili oldu. Oyunu azaltmak için. Bu, oyunu yüzde 1-2 oyunu azaltmış olabilir." ifadesini kullandı.
Örgütün mali durumuyla ilgili soru karşısında Oktar, "Yiyecekte, içecekte, oturmada, kalmakta, banyoda iyi durumdayım. Çocukların ailesinin yüzde 80'i bayağı zenginler. Çocuklar da iyi kazanıyor. Birbirleriyle de yardımlaşıyorlar. Kendi mal varlıkları çok iyi, bir de kendi kazançları iyi. Kasa var, mesela biz buraya televizyon alacağız." diye konuştu.
Adnan Oktar, dini bir eğitim görmediğini ifade ederek, "Arapçam yok. Bütün ilmihalleri, hadis kitaplarını okudum. Kur'an'ı defalarca okudum. Bende samimi bir iman var. Allah'a imanı iyi anlatırım. Dini tam anlatıyorum diyemiyorum, din bilgim o kadar yok. Allah'ın varlığını iyi anlatırım. O konuda iddialıyım. Senelerdir yaptığım budur. Bu hiç anlaşılmadı. Bende fıkıh hiç yoktur, hiç bilmem. Halkın bildiği kadar." dedi.
Polisin "Kendi üyelerinizin örgüt evleri kurarak bir arada kalmalarını sağlamanızdaki amaç nedir?" sorusuna Oktar, "Bu bir sevgi birliği olduğu için insan sevdiğini sürekli görmek ister. Ya kahvehanede görecek ya evde görecek. Kahvehanenin yerini ev almış oluyor." yanıtını verdi.
Sanık Adnan Oktar, yanındaki kişilere günde 2 vakit namaz kılmalarını söylediği iddialarına ilişkin soruyu, "Peygamberimiz İslam'ın ilk yıllarında iki vakit kılıyormuş namazları, hadiste de var. Bir sabah, bir akşam. Aslında benim amacım, biraz da bu işe giden adamları namazsız bırakmamak. Ben bunlara 5 vakit kıl desem belki hiç kılmayacak keratalar. Oruç tutsan da olur diyorum maksat dindar olduğuna onu inandırmak. Tam da kopsunlar istemiyorum." diye yanıtlardı.
Kaynak: AA