AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "2020'ye Kovid'le girdik, 2021'e maalesef vesayet çağrılarıyla giriyoruz. Tekrar başörtüsüne düşmanlık etmekten bahsediyorlar, ihtilal çağrıları yapıyorlar, tekrar tekrar demokrasimizi imha edeceklerini söylüyorlar. Biz beraber olmazsak, kuvvet içinde, dayanışma halinde olmazsak bu kazanımlarımızı, bu büyük mücadeleyi elimizden çalmak için pusuda bekleyenlerin çok olduğundan emin olun" dedi.
Çelik, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Aydın 7. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, salonda en arkada oturanların, seçimlerde sandıkların başında duranların, ismi toplantılarda hiç anılmayanların, bayrak asan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın resmini taşıyanların AK Parti'nin gerçek sahipleri olduğunu söyledi.
AK Parti'nin gerçek bir millet, halk hareketi olduğunu kaydeden Çelik, partisinin iktidara gelişinin demokrasinin, milletin iradesinin hakim olmasının, 50 yıl sonra "Yeter, söz milletindir" denilmesinin adı olduğunu ifade etti.
Çelik, Aydın'ın evladı Başbakan Adnan Menderes'i şehit verdiğini hatırlatarak, "'Tahkikat komisyonu kurulmasaydı ihtilal olmazdı' dediler. 'Şu kanunlar çıkmasaydı ihtilal olmazdı' dediler. 'Erken seçime gitse ihtilal olmazdı' diyorlar şimdi. Biz bir başbakanı, bakanları şehit vermiş, büyük demokrasi mücadelesi vermiş bir halkız. Onun için Cumhurbaşkanımıza 'sözde cumhurbaşkanı' diyenlerin ismi tarihte anılmayacak ama Cumhurbaşkanımıza özde cumhurbaşkanı diyenler bu salonda var olacak." diye konuştu.
Türkiye'de demokrasi mücadelesinin bedelinin ağır olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Demokrasi mücadelesi verenler asla yorulmamalı, dikkat kaybına uğramamalıdır. 2020'ye Kovid'le girdik, 2021'e maalesef vesayet çağrılarıyla giriyoruz. Tekrar başörtüsüne düşmanlık etmekten bahsediyorlar, ihtilal çağrıları yapıyorlar, tekrar tekrar demokrasimizi imha edeceklerini söylüyorlar. Biz beraber olmazsak, kuvvet içinde, dayanışma halinde olmazsak bu kazanımlarımızı, bu büyük mücadeleyi elimizden çalmak için pusuda bekleyenlerin çok olduğundan emin olun. En büyük gücümüz bu salonları her birimizin doldurması, bu salonlarda gösterdiğimiz demokrasi mücadelesi. Bu salonlarda ortaya koyduğumuz dayanışma hiç bir zaman geçilmez, yenilmez. Çünkü millet yenilmez. Türkiye'yi millet yönetecek diyen bir siyasi hareketiz biz. En büyük özelliğimiz; iktidara gelirken vatandaşımızın sözünü dinlediğimiz, vatandaşımıza kulak verdiğimiz gibi iktidara geldiğimizde de vatandaşımızın sözünü dinlemeye, ona kulak vermeye devam ederiz. Meşhur 27 Nisan'da hükümetimize muhtıra verilmeye kalkıldığı zaman ilk defa cumhuriyet tarihinde bir hükümet muhtıra teşebbüsünü geri çevirdi. Cumhurbaşkanımız başbakandı, cevap verdik, ve o muhtıra teşebbüsü bir kağıt parçasına döndü."
Ömer Çelik, 27 Nisan tartışmalarını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"İlk defa o muhtırayı verenlerin başı o muhtırayı vermeden 'Biz sözde cumhurbaşkanı istemiyoruz, özde cumhurbaşkanı istiyoruz' dedi. Bu özde cumhurbaşkanı, sözde cumhurbaşkanı meselesinin ilk dillendirilişi 27 Nisan 2007'de, muhtıra verilmeden yapılan basın toplantısıdır. Demek ki bugün bu cümleyi ifade edenler gerçek bir demokratik çizgiyi takip etmiyorlar. 27 Nisan'da verilmeye çalışan muhtıra siyasetini takip ediyorlar. Türkiye'de muhtıra verme geleneği ortadan kalktı ama maalesef muhtıra siyaseti CHP'de yaşamaya devam ediyor. Eğer demokrasiyi biz bu kadar güçlü tutmasaydık bugün ifade ettikleri o demokratik sözlerin hiçbirini ifade etmeyeceklerdi. Aynı vesayeti sürdüreceklerdi. 2002'de ilk milletvekili olduğumda meclise girdik, grup başkanvekillerinden biri kalktı dedi ki 'Bizi çok zorlamayın, bu meclisi biz de açık tutamayız bir müddet sonra'. Bir arkadaşım 'Bu ne demek istiyor?' dedi. Dedim ki bu meşhur bir sözdür, 27 Mayıs'ta ihtilal yaparken de 'Bizi zorlamayın bu Meclisi biz açık tutamayız' demişlerdir. O kadar tehdide, engellemeye, Cumhurbaşkanımıza yönelik bir sürü engelleme teşebbüsüne, AK Parti'mizi kapatma teşebbüsüne, Cumhurbaşkanımıza yönelik bilinen bilinmeyen bir sürü siyasi engellemeye, siyasi suikasta rağmen bugüne nasıl geldik? Bu salonlar sayesinde geldik."
Teşkilatlarının zayıf olması halinde bazı çevrelerin eski vesayeti diriltmek, eski yasakları getirmek, milletin elinden egemenliği çalmak için çalışılacağını kaydeden Çelik, "Eğer onların dediği birisi cumhurbaşkanı seçilirse özde oluyor. Millet seçerse, sizin cumhurbaşkanınız olursa onlara göre sözde oluyor. Bu millet, milletin adamlarını, milletin adamı olan Recep Tayyip Erdoğan'ı asla yalnız bırakmaz. Onun için siz merak etmeyin, bazı haberler duyduğunuzda sakın üzüntüye, umutsuzluğa kapılmayın. Sapasağlam duruyoruz. Hiçbir güç bize geri adım attıramaz, siyasi mücadelemizi satın almaz, bizi engelleyemez, bizi sizden ayıramaz." ifadelerini kullandı.
Aydın'ın demokrasi için bir başbakanı şehit verdiğini anlatan Çelik, o nedenle Aydın'ın demokrasi mücadelesinin çok kıymetli olduğunu vurguladı.
Çelik, devraldıkları Türkiye'nin çok daha güçlüsünü bu memleketin çocuklarına devredeceklerini, dedelerinin çektiği sıkıntıları asla torunlarına çektirmeyeceklerini sözlerine ekledi.