Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sosyoloji Bölümü öğrencisi Behlül Beşen’in yaptığı araştırmaya göre, Avrupa’da son yıllarda artan Türk düşmanlığının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığına dönüştüğü ortaya çıktı.
AKÜ Sosyoloji Bölümü öğrencisi Behlül Beşen, "Avrupa’daki Anti-Türkizm’in Almanya’daki Türklerin Oy Verme Davranışları Üzerindeki Etkisi: 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Örneği" isimli bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma göre Avrupa’da Türk düşmanlığının Anti-Türkizm olgusu ile hızla arttığı belirtildi. Araştırmanın en dikkat çekici noktası ise Avrupa’da son yıllarda artan Türk düşmanlığının Erdoğan düşmanlığına dönüştüğünün belirtilmesi oldu. Beşen’in araştırmasında ayrıca nüfusa oranla ve yüzde 9’la en fazla vatandaşı göçmen olarak yurt dışında bulunan ülkenin Türkiye olduğu, bu nedenle ötekileştirme politikalarından etkilenen en büyük kitlenin başında Türk kökenli vatandaşların geldiği tespit edildi.
"Türkofobi bir patolojik sorun"
Behlül Beşen, Türkofobi, İslamofobi gibi korku ve nefret dolu ifadelerin birer patolojik sorun olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Beşen, “Çünkü fobi, yabancı ve farklı olan şeye herkesin aynı derecede tepki vermemesi durumudur. Örneğin, yabancı- öteki bizzat tehdit ve korku kaynağı olsaydı her kesim ve her kişi ‘farklı-öteki’ olarak algılanan kişiye karşı aynı tepkiyi verirdi. Dolayısıyla durum bu şekilde olmadığı için ‘yabancı düşmanlığı’ fobisine sahip kişiler tedavi edilmesi gereken patolojik kişiler olarak görülebilirler” dedi.
"Türkofobi Erdoğanfobi’ye eviriliyor"
Çalışmanın sonuç bölümünden de bahseden Beşen, yapılan çalışmaya benzer farklı çalışmaların da yapılabileceğinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Batı’da AB çözülme içine girip, aşırı sağcı popülist söylemler artarken, kimi zaman da Türkofobi ve Anti-Türkizm, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Avrupa’da hortlatılmaya da çalışılmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası ’Erdoğansız bir dünya görecektim, 15 Temmuz’un başarısız olmasına üzüldüm’ diyen Hollanda’daki ırkçı parti (PVV) lideri Geert Wilders, Batı’daki kin ve nefretin seviyesini de bizlere göstermiştir. Avrupa’da hızla artan Anti-Türkizm için yapılan çalışmaların arttırılması gerekiyor. Anti-Türkizm ile mücadelede bu alana özgü bir kurum, kuruluşun kurulmasının önem arz ettiği de araştırmamızın önerilerinde yer alıyor. Almanya’da artık dördüncü, beşinci nesile dayanan Türk kökenlilere yönelik özel çalışmaların, Türklerin anavatanlarına bağlılıklarını ve kendilerini Türkiye’ye ait hissetme konusunda sahipsiz olmadıklarını görmeleri noktasında etkili olacağını düşünüyorum.”
Beşen, TBMM’de Avrupa ülkelerinde yükselen ırkçılık ve İslamofobi inceleme ve araştırma alt komisyonun kurulmasının da doğru bir adım olacağına dikkat çekti.