Memur-Sen Aydın İl Temsilciliği tarafından düzenlenen ve bilinmeyen tarihe ışık tutan “Kayıtdışı Tarihimiz” konulu konferans büyük ilgi gördü.
Aydın Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Memur-Sen Aydın İl Temsilcisi A. Baki Karaer, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Özmen, Memur-Sen’e bağlı sendikaların başkanları, Memur-Sen üyeleri ve davetliler katıldı. Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu’nun konuşmacı olarak yer aldığı “Kayıtdışı Tarihimiz” konulu konferans ilgiyle dinlendi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kökü derinlerde olan, dalları ve yaprakları semayı kucaklayan güçlü bir çınar olduğunu belirten Memur-Sen Aydın İl Temsilcisi A. Baki Karaer, yaptığı açıklamasında; “Maalesef Türkiye'deki bir kısım çevreler Cumhuriyete zaman zaman miyop bir gözle bakmış; o koca çınarı cılız bir fidan olarak görmüş ve özellikle de böyle görmeyi tercih etmiştir. Cumhuriyet çınarının köklerini göremedikleri ve bir anlamda reddettikleri için de, sürekli kendileri tarafından korunmaya muhtaç olduğunu düşünmüşlerdir. Bu çınar, her türlü rüzgâr ve fırtınaya direnecek kadar güçlü bir çınardır. Bu çınar, içinden çürütülecek, dışından baltalanacak kadar aciz değildir. Cumhuriyet çınarına miyop gözle bakanlar, taze bir fidan gibi görenler, onun her an yıkılacağını, her an bölüneceğini, temellerinin her an sarsılacağını zannederler. Oysa, derin kökleriyle, şanlı tarihiyle, kahraman ecdadıyla göğe doğru uzanan o genç, dinamik, zeki ve son derece iyi eğitim almış nesilleriyle, güçlenen demokrasisiyle görenler ise bu çınarın her gün, her an güçlendiğini hissederler. Bugün Cumhuriyet çınarının, gövdesi, kökleri, yaprak ve dalları arasındaki irtibat güçlendirilmekte, tıkanan kanallar açılarak, bozuk işleyen çark ve anlayış tamir edilmekte ve devletimiz tarihi ve milleti ile yeniden buluşturulmakta, kucaklaştırılmaktadır” dedi.
Memur-Sen olarak çözüm sürecini desteklediklerini ifade eden Karaer, “Tesis edilen ve edilmek istenen Kardeşlik Projesine karşılık, terörden ve şehit cenazelerinden beslenenlerin tezgahı ise altüst olmakta ve maskeleri düşmektedir!
Gelinen noktada, normalleşen, demokratikleşen, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını terk eden, güçlenen bir Türkiye'de, şiddetin ve silahın çözüm yöntemi olmadığı, siyasetin ve fikirlerin hak ettiği değeri ancak şiddetsiz bir ortamda bulacağı anlaşılmıştır. Bunu tesis etme adına, kim ne derse desin hayatı pahasına bu riski alan kahramanları, tarih ve bu milletin evlatları altın harflerle yazacak ve yâd edecektir. Bu büyük riski millet adına millet için hep birlikte paylaşmamız gerekiyor. Ankara’da genel Başkanımız ve Genel Merkezimiz, aynı şekilde İllerde de Memur-Sen İl Temsilcilikleri ve bağlı tüm Sendika Şubeleri ile birlikte, bizimde bu kardeşlik projesinin içinde yürekten yer aldığımızı bir defa daha Aydın kamuoyunun huzurunda dile getirmek istiyorum. Aldığımız riskin ne kadar büyük olduğunun bilincindeyiz. Ancak, aziz milletimizin huzur, barış ve kardeşliğine hizmet edecek tüm gayretlerin, projelerin içinde, her zaman ve her surette yer alacağımızın bilinmesini istiyorum. Biz, birçokları gibi hamasi nutuklar atıp, freni boşalmış heyecanlara kendimizi kaptırmak yerine, sorumluluk duygusu ile bu yükü omuzlamak istedik. Kolaycılığı değil zoru, koltuğu değil milletimizi, heyecanı değil aklıselimi seçtik. İnşallah silahların susacağına ve millet olarak meselelerimizi çok daha sağlıklı bir ortamda konuşarak sağlıklı çözümler üreteceğimize inanıyoruz. Allah'ın izniyle ve milletimizin desteğiyle Türkiye artık çok daha güzel sabahlara, çok daha aydınlık yarınlara uyanacaktır. Şu anda Türkiye'de tarih yeniden yazılıyor. Bizler, sizler, yazılan bu tarihi hep birlikte yapıyor, hep birlikte inşa ediyoruz. Sadece tarihe tanıklık etmeye değil, tarihi inşa etmeye hep birlikte devam edeceğiz” diye konyştu.
Karaer’in ardından kürsüye gelen Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Kayıtdışı Tarihimiz” konulu sunumunu yaptı.
Tarihin kayıt dışı bölümünün aydınlatılmasında ortaya koyduğu eser ve çalışmalarıyla önemli tarihçilerin başında gelen Yavuz Bahadıroğlu’nun anlattıkları salonda büyük bir dikkatle dinlendi. Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu, Türkiye’de öğretilen tarihin ideolojik kaygılarla yazıldığını belirterek, “Türklerin bu güne kadar tarihte 17 ayrı devlet kurdukları söylenir. Ancak kurulan devlet sadece bir tanedir. Türklerin kökü Türkiye Cumhuriyetiyle Osmanlıyla değil, Orta Asya’dan Göktürklere kadar dayanır. Türkler, tarih boyunca insanlara Müslüman olduğu için değil, insana insan olduğu için değer verdi. Müslüman’ın evrensel üç dili vardır. Biri ezandır, biri selamdır biri de Kuran’dır. Bir toplumun zihnini ve şuurunu ters yüz etmek istiyorsanız, tepetaklak etmek istiyorsanız, bu üç şeyle uğraşacaksınız. O zaman toplumun dünya ile bağını da kesmiş olursunuz. Bu toplumun bağları kesildi. Yüreği ile beynini aynı şeyi söyletmeyen başka bir toplum yoktur. Geçmişimizi daha rahat ve problemsiz değerlendirirsek eğer, geleceğimizi daha kolay inşa ederiz. Çünkü şunu bilmeliyiz; hayatta tesadüf yoktur, müthiş bir organizasyon vardır. Tarihten aldığımız malzemeyle yola çıkarsak ancak, kendi toprağımıza kök salabiliriz. Bizim köklerimiz yolunmuş. Tarihi iyi okumamız gerekmektedir. 1. Dünya Savaşı, Osmanlı’yı bölüştürmek için uydurulmuş suni bir savaştır. 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale’yi geçemeyenler bu ülkenin başkentini bir antlaşma ile işgal etmişlerdir. Osmanlı’nın yıkılması gerekiyordu. Çünkü petrol kokuları gelmeye başlamıştı. İngiltere dünyanın en yetenekli casuslarını niçin yetiştirmiştir? O casuslar ki Müslümanlığı bir Müslüman’dan daha iyi yaşamışlardır. İngiltere hiçbir şey yapmadan ülkemizi neden terk etmiştir? İşgali kök salmışken? Hiçbir yerde biz onlarla savaşmadık. Hiçbir cephede onları yenmedik. Biz yunanlılarla savaştık. Yunanlıları İngilizler çağırdı. Neden? Kendisi yapmamış, maşa kullanmıştır Yunan’ı. Bunları iyi okumamız, artık tarihimizi iyi araştırmamız gerekmektedir” diye konuştu.
Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı “Kayıtdışı Tarihimiz” konulu konferansın sonunda Memur-Sen İl Temsilcisi Baki Karer, yazara çiçek takdim ederek teşekkür etti.