Doğasıyla, tarihiyle, kuşlarıyla, yılan balıklarıyla Türkiye’nin en önemli sulak alanları arasında yer alan Aydın Muğla il sınırındaki Bafa Gölü, kirliliğe isyan edip köpürdü. Son iki yıldır yaz aylarında meydana gelen ekolojik bozulmalar sonucunda gölün renginin yeşile döndüğü Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği(EKODOSD) tarafından tespit edilmiş, bilim adamlarının da raporları doğrultusunda üst noktaya ulaşan kirlilik ilgili kurumlara duyurulmuştu. Kirliliğin ulaştığı nokta daha sonra valiliğin oluşturduğu komisyonun yaptığı incelemede belirlendi. Geçen sürede önlem alınmaması nedeniyle Bafa Gölü içerisindeki kirlilik tamamen ortaya çıktı.
Bafa Gölü’nde yaptıkları araştırmalarla adını duyuran EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, şöyle konuştu: “7 yıldır Bafa Gölü’nü gözlemliyor, değişimlerini takip ediyor, hem bilim insanlarıyla hem de ilgili kurumlarla paylaşıyoruz. Bugüne kadar ilk kez böyle bir manzarayla karşılaştık. Rüzgarın gölü harekete geçirmesiyle birlikte, Bafa Gölü’nün Serçin bölümünde oluşan beyaz yolların kıyıya doğru hareket ettiğini gördük. Kıyıda biriken köpükler kar yağmış gibi bir görüntü oluşturdu. Banyo küvetindeki suyun şampuanla köpürtülmüş hali gibi duran gölde, inanılmaz görüntüler oluştuğunu tespit ettik."
Bilim danışmanı Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erol Kesici ile bir değerlendirme yaptıklarını belirten Sürücü, şunları söyledi: "Yağışların en bol olduğu bir kış yaşamamıza ve daha Mart ayında olmamıza rağmen göl suyundaki renk köpüklerdeki değişimlerin, yaz ayında yaşanacak tehlikenin sinyalini şimdiden verdiği görülmektedir. Büyük Menderes’in Dinar Su çıkandan doğarak deltanın Kafa bölgesinde Ege Denizi’ne ulaştığı yol boyunca, çevredeki endüstriyel işletmelerin, kentlerin ve tarımsal kirliliğin oluşturduğu tehditler kaldırılmalı ve göldeki ekolojik yapının daha çok zarar görmemesi için bir an önce harekete geçilmelidir. Geçen yaz yeşile boyanan, bu kış beyaza dönen gölün önlem alınmadığı takdirde ne renk olacağı belirsizdir. İlgili kurumlar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, yöre insanları elbirliğiyle Bafa Gölü için bir araya gelinmeli, ne yapılacağı bilinen etkili çözümlerle ilgili gereği acil olarak yapılmalıdır."
SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erol Kesici de, Bafa Gölü gibi su ekosistemin, çevresindeki havzanın toprak yapısı, bitki topluluğu en ucuz, en sağlıklı bir arıtma düzeni ve akış depolama alanı olduğunu söyledi. Bafa Gölü'nün yıllardır Büyük Menderes Nehri’nin endüstriyel, kültürel ötrofikasyon atıklarıyla çöp atık alanına döndüğünü belirten Kesici, sözlerine şöyle devam etti: "Radikal çözüm alınmaması sonucunda, bu mevsim yağışlarla suyu yaz aylarına nazaran daha temiz olması gerekirken, Bafa Gölü’nün en hassas kesimlerinden olan Serçin kesiminde göl kirlilikten köpürdü. Yapılan araştırma sonucunda sularda kirlilik nedeni olan iç ve dış yükler belirlenmiştir. Bunun yanı sıra göllerde bu tip köpüklenmeler planktonların parçalanarak protein içeriklerinin açığa çıkması sonucunda da oluşabilmektedir. Analiz için vakit kaybetmeye gerek yok."
Bafa Gölü'nün yazın yeşile boyanarak kışın köpürerek kirlendiğini dışa vurduğunu anlatan Kesici, sözlerini şöyle sürdürdü: "Neler yapılabileceği konusunda bilim insanları ve EKODOSD’un geçen yıllarda yaptığı çalışmalar, ilgili kurumlara aktarılmıştır. Havza toprakları, aynı zamanda yer altına suyun deposunu oluşturan akiferlerin giriş kapılarıdır. Dere ve çay yatakları doğal taşıma kanallarıdır, selleri su taşkınlarının olmaması için yağışlarla gelen yüzey sularını denizlere ve göllere taşıyarak felaketleri önler. Bu nedenle kirlilik ve yaşanan üzücü felaketlerin yaşanmasının nedeni binlerce-milyonlarca yılda oluşan doğal su akış sistemlerine insanların, birçok nedenle yaptıkları bilinçsiz müdahaleleridir. Ekonomi ve ekolojinin uyum içerisinde planlanmamasının sonuçlarıdır."
TOPRAĞIN ÖZELLİĞİ BOZULUYOR
Sel ve su taşkınlarını engelleyen yer altı su bağlantılarını oluşturan toprakların, yol, yerli yersiz asfalt, taş kaplamalarla su emiş ve arıtma düzeyinin yok edildiğini anlatan Kesici, şöyle konuştu: "Yağış sularının veya taşkınların süpürdüğü parklar, caddeler, otobanlar, kentsel atık birikintileriyle karasal alanlardan aşırı oranda gelen sularda azot, fosfor, nitrojen ve diğer besin maddelerle kirlilik oldukça fazla olacağından toprağın ve sulak alanların bunu absorbe-emme, filtre etme, dönüştürme gücünün yok olması ve zaten kirlilik yükü fazla olan su kaynaklarının kiri arıtmaları söz konusu olamayacağından sularda kirliliğin göstergeleri koku ve köpüklenme olarak belirgin bir şekilde gözlenmektedir."
Doğal su taşıma kanallarının (dereler-çaylar) tahrip edilmemesi gerektiğini belirten Kesici, sözlerini şöyle tamamladı: "Yüzey sularının toplama alanları olan dere yatakları daraltılmamalı, barajlardaki su kapasiteleri ve sorunları giderilmelidir. Bafa Gölü’nün sorunlarının çözümü zamana değil, doğasının iyileştirilmesi bilimsel yöntemlere bırakılmalıdır. Köpüklenmenin görülmüş olduğu sularda her türlü bakteriyolojik etkenin de bulunması nedeniyle, suların kullanımına ve hayvanlara içirilmesine, durum normale dönünceye kadar izin verilmemeli. Bafa Gölü’nün iyileştirilmesinde öncelik biyolojik temizlenme yöntemleriyle gerçekleştirilmeli bu yöntem doğal olan göllere doğal bir müdahale şeklidir.“