Müzik Alanında Fikri Hakların Korunması Sempozyumu’nda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, "Bakanlık olarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda değişiklik yapılması için gerekli çalışmalara başladık" dedi.Türk Hukukunda ve Uluslararası Hukukta Müzik Alanında Fikri Hakların Korunması Sempozyumu, İstanbul CVK Hotel’de başladı. Sempozyuma Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Yargıtay Başkanı İsmail Cirit ve yüksek yargı mensupları, müzik meslek birlikleri, sanatçılar ve hukukçular katıldı. Sempozyumda konuşan Bakan Avcı, müzik sektörünün gelişme potansiyelinin farkında olduğunu belirterek, "Bakanlık olarak bu potansiyelin geliştirilmesine hizmet edecek çalışmaları desteklemeye devam edeceğimizi vurgulamak isterim. Şüphesiz bu kültürel gelişme toplumdaki her bir ferdin yaratıcılığını ve özgünlüğünü ortaya koyabileceği güvenlik bir entelektüel zeminin sağlanması ile mümkün olabilir. Bu noktada kreatif ve özgün nitelikli fikir ürünleri üzerindeki hakların hak ve adalet ekseninde korunması, elde edilen gelirin dengeli bir şekilde dağıtılması, eser sahipleri ve kullanıcılarla toplumun çıkarları arasında hakkaniyetli, mutedil bir dengenin bütün unsurlarıyla tesis edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda kanun uygulayıcıların rolünün çok büyük olduğu kanaatindeyim. Telif haklarına dayalı kreatif endüstrilerin gelişmesini teminen Bakanlık olarak öncelikle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda değişiklik yapılması için gerekli çalışmalara başladık. İlgili sektör katılımcıları ve temsilcilerinin yanı sıra yargı mensuplarının da katılımıyla ihtiyaç analizlerinin yapılması ile başlayan, çalıştaylar ve iş birliği toplantıları ile devam eden yoğun bir süreci tamamladık" ifadelerini kullandı.Yapılan mevzuat değişikliğiyle telif haklarının çekirdeğini oluşturan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun etkin, sorun çözücü, uygulanabilir bir metin olmasını önemsediklerini belirten Bakan Avcı, "Mevzuat değişikliğinde yalnız bugün yaşadığımız sektörel sorunlara çözüm aramakla kalmayıp, aynı zamanda ülkemizin kültürel mirasını koruyacak, kültürel sanatsal değerlerin üretimini teşvik edecek bir düzenleme yapmayı da hedefledik. Büyük emekler sonucu meydana gelen bu taslağın yasalaşıp amaçlanan bütün hedeflerinin yerine geldiğine de umarım en kısa sürede şahit oluruz” şeklinde konuştu.Yapılan çalışma ile hukuktaki yanlış anlaşılmaların da önüne geçileceğini ifade eden Bakan Avcı, “Yasa değişikliğinin temel hedeflerinden biri de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda farklı yorumlara yol açan ifadelerin yargı uygulamalarına olumsuz etkilerinin giderilmesi oldu. Kanunun bazı hükümlerinin karmaşık bir sistem getirdiği ve yargı sürecinin etkin işleyişini sağlamakta yetersiz kaldığı yönündeki bizzat yargıdan gelen eleştirileri dikkate alarak yeni düzenlemeler öngördük” diye konuştu."Korsan cenneti bir ortamda düşünce ve sanat eseri gelişemez"Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise aynı zamanda kişisel bir hak olan fikir ve sanatın savunulması gerektiğini vurgulayarak, "İnsan varlığının en somut ifadesi düşünce ve sanat eserleridir. Uygarlıkların değeri miras bıraktıkları bilim sanat ve kültür değerleriyle ölçülür. Bu nedenle gelecek nesillere iyi bir uygarlık mirası bırakmak istiyorsak, düşünceyi ve sanat eserlerini üretmeyi teşvik etmeliyiz. Yasanın ve cezaların yetersiz olması ve uygulamadaki başarısızlıklar nedeniyle korsan cenneti olan bir ortamda düşünce ve sanat eseri arzulandığı ölçüde gelişemez. Kişisel bir hak olarak görülen fikir ve sanat eseri kamu gücüyle korunmalıdır. Bunun nedeni insanlığın gelişimine ilişkin kamusal yararı olmasıdır” dedi."Bize ’korsan ülke’, ’hırsız Türkiye’ dediler"Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Sanatçı Orhan Gencebay da, Batı ülkelerinde fikir hakları konusunda atılan adımları hatırlatarak, "Batı ülkeleri yaklaşık 100 yıldan beri yasalarını insan haklarına göre geliştirmişlerdi ki hak alabilme konusunda aramızda 50-100 misli fark vardı ve ülkelerinde telif hakkı bilinci yerleşmişti. Bizde ise ’müzik kullanımının hakkı mı olurmuş’ denilerek telif hakları ödemek istemeyen insanların çok olmasından dolayı ve topladığımız yabancı ülke telif hakları azlığından dolayı bize ’korsan ülke’, ’hırsız Türkiye’ dediler. Ben bir Türk olarak bundan utandım ve utanmaktayım. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası bizim yasamızdır. Yasamızda bu haklar ve meslek birliklerimiz tanım olarak ’özel hukuk statüsündeki topluca hak arama yetkisine sahip meslek birlikleri’ olarak ifade edilmekteyiz. Yasada tanımlandığı gibi telif haklarımız özel hukuk gerektirmektedir. Telif haklarımızın ve telif alanlarımızın ne olduğu gereği gibi bilinmedikçe, maddi ve manevi haklarımızı almamız mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla Türk sanatı ve Türk sanatçısı ne korunacak ne de yaşatılamayacaktır” diye konuştu.Konuşmaların ardından başlayan oturumlarda "Türk Hukukunda ve Uluslararası Hukukta Telif Haklarının Korunmasına İlişkin Temel Esaslar ve Meslek Birlikleri", "Ceza Hukuku", “Müzik Eserlerinin Korunmasında FSEK 68 ve 76/son" konuları ele alındı. Sempozyum yarın da devam edecek.