Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Dünyayı tehdit eden tehlikelerin başında ırkçılık geliyor. Bütün ülkeler ırkçılık karşısında ortak tavır geliştirmek ve bunun dünyamızı daha fazla felaketlere sürüklenmemesi için tedbir almak zorundadır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslam ülkeleri büyükelçilerine verdiği iftar yemeğine katıldı. Bozdağ, iftar yemeğinin ardından bir konuşma yaptı. Ramazan’ın insanların kendilerini hesaba çekmeleri bakımından diğer aylara göre farklı bir ay olduğunu belirten Bakan Bozdağ, bu vesileyle Türkiye’nin, diğer İslam ülkelerinin ve diğer bütün ülkelerin içinde bulundukları durumu bir kez daha gözden geçirmeleri gerektiğini söyledi.
"BÜTÜN ÜLKELER IRKÇILIK KARŞISINDA ORTAK TAVIR GELİŞTİRMELİ"
Bozdağ, Türkiye’nin dünya üzerindeki bütün insanların huzur, barış ve refah içinde yaşamaları için çabaladığını, özellikle İslam ülkeleriyle her alanda işbirliği yapmaya özen gösterdiğini ifade etti. Dünyada İslam ülkeleri ve diğer bütün ülkeleri tehdit eden problemler olduğunu söyleyen Bozdağ, konuşmasına şöyle sürdürdü:
“Dünyayı tehdit eden tehlikelerin başında ırkçılık geliyor. Bütün ülkeler ırkçılık karşısında ortak tavır geliştirmek ve bunun dünyamızı daha fazla felaketlere sürüklenmemesi için tedbir almak zorundalar. Birleşmiş Miletlerin ve bazı uluslararası örgütlerin bu noktada bazı çalışmaları olsa da Avrupa’da ve başka ülkelerde her geçen gün dozu artan ırkçılığın sadece belli ülkelerin değil bütün ülkelerin huzurunu tehdit eder bir noktaya gelmemesi için Birleşmiş Milletlerin ve uluslararası toplumun ve de İslam ülkelerinin mutlaka tedbir alması gerekmektedir. İslam ülkelerinin, Müslümanları karşı karşıya getirebilecek her türlü oyuna karşı uyanık olması gerekmektedir. İslam ülkeleri olarak hem insan hakları, hem adalet hem de ekonomi gibi alanlarda en iyi yöntem neyse onu hayata geçirmeye çabalamalıyız. Biz Türkiye olarak gerek Suriye, gerek Mısır, gerek Somali, gerekse Myanmar gibi konularda çıkarcı değil ilkesel bir duruş sergiledik ve bundan sonra da bu şekilde devam edeceğiz.”
“RAMAZANLARIMIZI COŞKUYLA, İFTARLARIMIZI HUZURLA GEÇİREMEZ OLDUK”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise konuşmasında kardeşlik vurgusu yaptı. Bu topraklarda binlerce yıldır kardeşçe yaşanıldığını belirten Görmez, özellikle Ortadoğu’daki siyasi, soysal kargaşanın bir an önce çözüme kavuşması gerektiğini kaydetti. Farklılıkları rahmet olarak gören bir inancın mensupları olduklarını hatırlatan Görmez, "Müminler arasındaki ilişki kardeşlik ilişkisidir, üzülerek belirtiyorum ki uzun yıllardır Ramazanlarımızı coşkuyla, iftarlarımızı huzurla geçiremez olduk. Kuran’ın insanları huzur ve saadete ulaştırmak için inmeye başladığı, bizlere rahmet ve mağfiret yaşatma imkanı sunan mübarek Ramazan ayında biz müminlerin ülkelerinde şiddet, çatışma, kan, göz yaşı yaşanması hepimizi derinden üzmektedir. Ne yazık ki her Ramazan, bir önceki Ramazan’ın şartlarından daha ağır geçmektedir. Bazı İslam beldelerinde açlık, sefalet, acı ve ızdırabın yaşanması mümin olmanın ağır ve büyük sorumluluğunu hepimize hatırlatmaktadır. Bizler aynı medeniyette yetişen insanların torunlarıyız. İslam Dünyası olarak işe kendimizi sorgulayarak başlamalıyız” diye konuştu.
"TÜRKİYE, ÖNÜ AÇIK VE GELECEĞİ PARLAK BİR ÜLKE"
İslam büyükelçileri adına bir konuşma yapan Özbekistan Büyükelçisi Ülfet Kadirov da nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye gibi bir ülkede demokrasinin bu denli başarıyla yaşanıyor olmasını taktir ettiğini dile getirdi. Türkiye’nin, Müslüman ülkelerin de demokrasiyle idare edilebileceğini kanıtladığını söyleyen Kadirov, "Birçok Müslüman ülke Türkiye’yi örnek alıyor. Türkiye’yi tanımak için Türkiye’nin içini, Türk insanının yüreğini görmek lazım. Türkiye’ye dışarıdan bakan pek çok insan Türk insanının yüreğini göremiyor bunu görebilmeleri için en azından birkaç sene Türkiye’de yaşamaları gerekiyor. Ben Türk insanının yüreğini gördüm, Türkiye önü açık ve geleceği parlak bir ülke” dedi.