Amok ya da amok koşucusu diye tabir edilen rahatsızlık da, beynin davranışları kontrol edememe durumudur. Güneydoğu Asya bölgesinde rastlanan bu rahatsızlık kelime anlamı olarak, gözü kara ve hiddetle saldıran anlamlarına geliyor. Bu rahatsızlığa yakalanan kişinin birden gözü dönüyor, durmaksızın koşuyor ve önüne çıkan herkesi öldürmek istiyor.
İLK OLARAK 18. YÜZYILDA GÖRÜLDÜ
PSİKOLOJİK BİR VAKA
Çok tehlikeli sonuçlara yol açan bu hastalık ilk kez 1849’da psikolojik bir vaka olarak sınıflandırıldı. Amok ya da amok koşucusu terimi, Malezya dilindeki mengamok kelimesinden türemiştir. Mengamok sözcüğü ise, öfkeli ve çaresiz bir suçlama anlamına gelir.
DAHA ÇOK ERKEKLERDE GÖZLEMLENİYOR
Tayland, Endonezya, Malezya gibi Güney Asya ülkelerinde karşılaşılan amok, daha çok erkeklerde gözlemleniyor. Psikotik hastalıklar, kişilik ve duygudurum bozuklukları yaşayan kişiler amok durumu için risk altında olarak nitelendiriliyor. Bu rahatsızlığın ortaya çıktığı kişiler genellikle psikotik bir geçmişe sahip olsa da, hayatı boyunca şiddet eğilimi göstermeyen kişilerde de amok sendromu görülebiliyor.
ÖNÜNE KİM ÇIKARSA ÖLDÜRMEYE HAZIR
Sendromu yaşayan kişiler, birden tehlike altında olduklarını düşünerek harekete geçiyorlar. Başlarına bir kötülük geleceğine inanıyorlar ve kaçmaya yani koşmaya başlıyorlar. Bu sırada bir trans halinde olan amok koşucusu, önüne kim çıkarsa öldürmeye hazır oluyor.
TEK YOL KAÇMAK
Psikologlar, bir amok saldırısını kişinin hayatını veya uzvunu riske atmadan durdurmanın neredeyse imkansız olduğunu ve hastalığı en başından önlemenin sebep olacağı zarardan kaçınmanın tek yolu olduğunu vurguluyor. Bu nedenle de psikiyatrik rahatsızlıkları ya da psikososyal stres yaratanları belirlemek gerekiyor. Amok vakalarının görülmesi 20. yüzyılda neredeyse dursa da, modern toplumlardaki kitlesel şiddet olaylarının amokla ilişkisi inceleniyor.