İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü Süt Kuzusu projesinin, Türkiye’de yerel yönetimler tarafından uygulanan en büyük sosyal sorumluluk projesi olduğunu söyleyen Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Büyükşehir’in alımlarından bir hafta sonra süt fiyatları değişti. Üretim de üçe katlandı. Eğer bu proje uygulanmasıydı, köyden kente göç daha da artardı” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yıllarca ilköğretim okullarındaki öğrencilere içirdiği sağlıklı sütler, 2012 yılı Eylül ayından itibaren ‘Süt Kuzusu’ projesi adı altında, bu kez 80 bin hanede yaşayan 0-5 yaş aralığındaki miniklere dağıtılmaya başlandı. Bu projenin önemli bir ayağı olan Tire Süt Kooperatifi, üreticilerden temin ettiği sütleri miniklerin sofrasına gelinceye kadar pek çok laboratuvar testinden geçirerek en küçük bir riski bile ortadan kaldırırken, Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Eğer bu proje uygulanmasıydı, hem üretimin hem de üreticini devamlılığı sağlanamazdı ve köyden kente göç daha da artardı” diyerek, olayın bir başka boyutuna dikkat çekti.
BÜYÜKŞEHİR SAYESİNDE MARKA OLDU
Süt Kuzusu Projesi’nin Türkiye’de yerel yönetimler tarafından uygulanan en büyük sosyal sorumluluk projesi olduğunu söyleyen Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alımları sayesinde marka haline geldiklerini kaydetti.
Eskiyörük şöyle devam etti: “Okul sütünden sonra süt kuzusunu uygulamaya alan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu uygulaması tüm çocuklarımız için ama özellikle süt alma gücü olmayan, yeterince beslenemeyen çocuklar için çok önemli. Bu proje, hem çocuklarımızın geleceği hem de üreticiyi destekleme açısından çok önemli. Okul sütü projesinin başladığı ilk günlerde sütünü bile satamayan üreticinin gelirinde gözle görülen bir gelişme oldu. Proje başladıktan sonra, bir hafta içinde süt fiyatları değişti. O günden bu yana da, bölgemizde süt üretimi üçe katlandı ve tarımda önemli bir sektör haline geldi. Üretici, yerinde üretmeye ve yaşamaya devam ediyor. Eğer bu proje uygulanmasıydı, hem üretimin hem de üreticini devamlılığı sağlanamazdı ve köyden kente göç daha da artardı. Bunun sosyal boyutu da bu açıdan çok önemli. Umarım ülkemizde tüm kentler bu projeyi örnek alırlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 2 bin üretici adına teşekkür ediyorum.”
"BU KAPIDAN ANTİBİYOTİK GİREMEZ"
51 farklı ekiple 11 ilçedeki 350 mahallede kapı kapı dolaşarak dağıtılan bu sağlıklı, besleyici ve lezzetli sütler, Tire ilçesi ve çevre köylerdeki bin 400’ü aktif olan yaklaşık 2 bin üreticinin ineklerine ait. Günde iki kez sağılan sütler, kooperatifin 63 adet süt toplama merkezine getirilerek soğutma tanklarına boşaltılıyor. Yaklaşık 27-28 derecede memeden çıkan sütler, ilk olarak antibiyotik kontrolü, alkol testi (kesik kontrolü) ve su analizini kapsayan ön kontrole tabi tutuluyor. Testlerden geçemeyen sütler imha edilirken, aranılan özelliklere sahip sütler 4 derecede soğutularak ve soğuk zincir altında fabrikaya gönderiliyor.
İlk aşamada içindeki bakteriler minimize edilmiş olan sütler, fabrikaya ulaştıktan sonra, tekrar aynı testlerin yanısıra yağ, yağsız kuru madde, ph, somatik hücre sayısı, yabancı madde (hayvanın meme rahatsızlığı kontrolü), toplam canlı (bakteri) gibi birtakım mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal testlere giriyor. Tüm bu testlerden geçen, üretim için uygun kalite değerlerine sahip olan sütler, üretim hattına alınıyor. Paketlenen sütler, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin deposuna gönderiliyor ve buradan dağıtıma çıkıyor.
Bir yandan miniklerin haftada iki litre hijyenik ve besleyici süt içmesini sağlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tire Süt Kooperatifi, diğer yandan da üreticinin kalite analizlerine tabi tuttuğu sütünün özelliklerini ve kalite değerlerini öğrenmesi sağlayarak bilinçli üretimi teşvik ediyor.