Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "İstikrarın devamı konusunda milletimizin yine bilinçli, şuurlu davranacağı ve kesintisiz bir şekilde bu hizmetlerin aksamadan devam etmesi adına, pazar günü de Sayın Başbakanımızı, cumhurbaşkanlığı, devletin, cumhurun başkanlığı konumuna taşıyacağı konusunda bir endişe taşımıyorum" dedi. Tarihi Kozahan'da bulunan Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar Birliğini ziyaret eden Çelik, çıkışta gazetecilerin ülke gündemine ilişkin sorunlarını yanıtladı. Çelik, bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı seçimine çok az bir süre kaldı. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, seçimlerin hayırlı olmasını diledi. Seçime iki gün kaldığını ve çalışmaların yoğun bir şekilde sürdüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti: "Sona doğru geliyoruz. Şunu ifade edeyim; gerçekten dünya tarafından, bölge tarafından, 77 milyon tarafından icraatlarıyla çok iyi tanınan Başbakanımız ile tanıtılmayan, tanıtılmaya çalışılan adaylar arasında bir seçim yarışı var. Bu yönüyle bir eşitsizliğin yaşandığını kabul ediyoruz. Özellikle 780 bin kilometrekarede çok büyük hizmetleri olmuş, Türkiye'de hakikaten büyük devrimlere, değişim ve dönüşümlere imza atmış olan bir cumhurbaşkanı adayımız var. İnanıyorum ki pazar akşamı da ipi göğüsleyen aday olacak. Özellikle 'çatı adayı' diye ifade edilen cumhurbaşkanı adayının konumunu ise herkes biliyor. Genel başkanları, ismini telaffuzda zorlanıyorlar, bir türlü ismini öğrenemediler. Ana muhalefet 'Ekmel' diyor, diğer MHP Genel Başkanı telaffuzda zorlanıyor. Bir önemli konu da üçlü fotoğraf vermekten çekiniyorlar. Henüz 'çatı adayı' diye ifade edilen adayın, yanında ne Sayın Kılıçdaroğlu'nu ne Sayın Bahçeli'yi veya her üçünün 'Adayımız' diye fotoğraflarının kamuya yansıdığını gördüm. Böyle çelişkilerle dolu bir yaklaşımla Türkiye'nin geleceğini teslim etmek son derece yanlıştır." Muhalefetin, "14 parti bir araya geldik" dediğini, bu partilerin ismini kamuoyunun çok da bildiği kanaatinde olmadığını ve kendisinin de bilemediğini dile getiren Çelik, onların birleşip miting yapmaktan aciz olduğunu söyledi. - "Takdir milletimizindir" Çelik, muhalefetin uyum ve huzurdan bahsettiğini anımsatarak, şunları kaydetti: "Bir miting yapmaktan aciz durumda olanların, Türkiye'nin geleceğinde var olmaları büyük talihsizlik olur. Bundan dolayı Türkiye'de huzur var, istikrar var, çevremiz ise ateş çemberine dönmüş durumda. Böyle bir ortamda, istikrarın devamı konusunda milletimizin yine bilinçli, şuurlu davranacağı ve kesintisiz bir şekilde bu hizmetlerin aksamadan devam etmesi adına, pazar günü de Sayın Başbakanımızı, cumhurbaşkanlığı, devletin, cumhurun başkanlığı konumuna taşıyacağı konusunda bir endişe taşımıyorum. Takdir milletimizindir. İnşallah hayırlısıyla bu seçimleri de geride bırakacağız. Yapılması gereken çok iş var. Gerek dış politika açısından gerek Türkiye içerisinde atmamız gereken ciddi adımlar var. Onları hemen seçimden sonra yeni bir anlayışla yeni bir heyecanla inşallah atmış olacağız." Bir gazetecinin, seçime ilişkin oy tahminini sormasının ardından Çelik, ilk turda işin biteceğine inandığını dile getirdi. Çelik, ikinci tura kalması halinde 20 gün de olsa zaman kaybının Türkiye'ye faydası olmayacağına inandığını aktararak, "Türkiye'nin nereden nereye geldiğini hepimiz görüyoruz. Türkiye her alanda 3 misli büyüdü. 2023 dediğimiz, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında bunun taçlanma imkanı varken niye 20 günler, 5 yıllar, 10 yıllar kaybedelim? Pazar günü bu yönüyle yüzde 50'lerin çok üzerinde, ne olur onu bilemiyorum, inşallah milletimiz takdirini ortaya koyacak ve birinci turda bu işin biteceği inancındayım" ifadesini kullandı. - "Acemi değerlendirme..." Faruk Çelik'e, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun taşeronluk sistemiyle ilgili sözleri hatırlatıldı. Bu konuda bir değerlendirme yaparken sistemin bilinmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, şöyle konuştu: "Mesela 'taşeronluk' demek, hizmet alımı demektir. Mevzuatımızda 1936, yani merhum, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ten beri hizmet alımı, taşeron sistemi var. Bunu bilmeden söylerseniz, doğru yapmamış olursunuz. Bunun gibi çok daha benim alanımla ilgili, çalışma hayatıyla ilgili çok farklı ifadeleri var; mesela kamu sendikalarında asgari ücreti tartışıyorlar. Kamu sendikalarının konusu değil. İşçi sendikalarında tartışılması gerekir, asgari ücretin. Bunun gibi pek çok çelişkili beyanlar söz konusu. Onlara girip rencide edici bir şey söylemek istemiyorum ama 'Hizmet alımı olmayacak' diye bir şey söylemek, gerçekçi bir yaklaşım değil. Mutlaka hizmet alımı olacak ama nerelerde olacağıyla ilgili de hükümetimiz çözümü Meclis'e sunmuş bulunuyor. O alanı daraltan bir düzenleme de Meclis'te şu anda 'Torba Yasa' diye ifade edilen yasada var. Böylece sorunu kökten çözen bir düzenlemeyi getirmiş bulunuyoruz. 'Olmasın' demek, popülist bir yaklaşımdır, gerçekçi bir yaklaşım değildir. Belki de olayların içinde olmamanın getirmiş olduğu bir acemi değerlendirmedir."