İzmir'in Tire ilçesinde Akarca Ovası’nda görülen binlerce çekirge, paniğe neden oldu. Havaların ısınmasıyla ortaya çıkan çekirge sürüleri, bölge tarımına ciddi oranda zarar vermeye başladı. Biber, domates gibi toprakta olan tüm mahsulleri yiyerek talan eden çekirgeler, bölge çiftçisini de kaygılandırdı.
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Sevgili, ilçede görülen çekirge türünün büyük olasılıkla ‘Poecilimon sanctipauli’ olduğunu söyledi. Söz konusu çekirgelerin Ege ve Batı Akdeniz Bölgesi ve bazı Ege denizi adalarında bulunan bir tür olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sevgili, “Bu tür Poecilimon sanctipauli dediğimiz bir tür. Bu tür dünyada sadece Ege Bölgesi, Batı Akdeniz, biraz da Ege Adalarının bazılarında bulunan yeşil bir çekirge türü. Uzun antenlere sahip ve kanatları kısa olduğu için uçamaz. Belli bölgelerde iklim, yağış uygun olursa ve besleneceği bitkiler bakımından zengin bir ortam oluşursa, birkaç yıl üst üste çoğalma şansı bulabiliyor” diye konuştu.
‘PESTİSİT MÜCADELE SON ÇARE OLARAK DÜŞÜNÜLMELİ’
Bölgede görülen çekirge türünün yumurtalarını toprağa ve çalı diplerine bıraktığını kaydeden Sevgili, “Bu türün mücadelesinde genellikle pestisit falan kullanılıyor. Fakat aslında bu türün doğal olarak üzerinden beslenen kuşalar, sürüngenler gibi doğal olarak bu hayvanlardan beslenen canlı grubu var. Pestisitle bu hayvanlarla mücadele etmek son çare olarak düşünülebilir ama popülasyonlarının öncelikle izlenmesi gerekir. Çünkü bu Poecilimon türleri, yumurtalarını genellikle toprağa, çalı diplerine bırakıyorlar ve paket halinde bırakmıyorlar. Yani bir dişi yaşı boyunca bunlar çok da fazla yaşamıyorlar. 1,5 aylık ömürleri var ergin dönemde belli aralıklarla dörder, beşer, onar tane yumurta bırakarak ömrü boyunca 50 ile 100 arası bir yumurta bırakma şansı olabiliyor ve peyderpey bırakıyor. Ama bunlarla asıl mücadele yapılacaksa yavru döneminde yapmak lazım. Çünkü ergin dönemde toprağa yumurtladıysa bir sonraki yılın yumurtaları ve bireyleridir onlar. Eğer iklim ve yağmur şartları onun için uygun giderse önümüzdeki yıl tekrar gözlemlenmesi lazım. Her şey uygun olursa belki daha büyük popülasyonlar halinde de tekrar çok sayıda üreyebilir ve zarar oluşturabilirler” şeklinde konuştu.
'ÇEKİRGELER BALIK VE TAVUK YEMİ OLARAK KULLANILABİLİR'
Prof. Dr. Sevgili, çekirgelerin balık ve tavuk yemi olarak kullanılabileceğine de dikkat çekerek, “Ayrıca bu türler pestisitlerle yok edilmek yerine zarar yaptığı alanlardan toplanıp uygun bir yatırımla ve işlemden geçirilerek balık ve tavuk yemi olarak kullanılması konusu da değerlendirilebilir. Çünkü çekirgelerin yaklaşık yüzde 80’i proteindir” dedi.
‘PESTİSİTLEME BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE DE ZARAR VEREBİLİR’
Poecilimon cinsinin önemli bir cins olduğunu kaydeden Prof. Dr. Hasan Sevgili, şunları dedi:
"Bizim ülkemiz için de önemli bir cins. Dünyada sadece Avrupa, Balkanlar, Anadolu gibi bölgelerde yoğunlaşmış bir grup. Yaklaşık 150-160 tane türü var. Bizim ülkemizde bu cinsin yaklaşık 100 tane tür ve alt türü var. Bu zarar yapan türü onlardan sadece bir tanesi. Diğerleri zarar yapabilir mi? Lokal alanlarda belki ama çoğu endemik tür. Endemik türden kastımız; sadece belli dar alanlarda yayılış göstermesidir. Bu Poecilimon’a ait türlerin yaklaşık yüzde 80’ini bizim Anadolu’da, yani çok önemli bir kısmı bizim coğrafyamıza ait türler. Aynı zamanda da biyoçeşitlilik açısından da önemli türler olduğu için pestisit kullanımı tarımsal alanlarda son çare olarak düşünülebilir ancak genel bir pestisitleme biyolojik çeşitliliğe de zarar verebilir. Buna dikkat etmek lazım. Sadece oradaki diğer yararlı böcek türleri sürüngen, kuşları açısından değil, bizim doğal gen kaynaklarımız, doğal biyoçeşitlilik kaynaklarımız açısından da zarar oluşturabilir. Özellikle yumurta döneminde popülasyonların daha henüz salgın oluşturmadan izlenip, ona göre önlem alınması gerekiyor. Buradan da şunu anlıyoruz ki, bu salgın yapan türlerin doğal düşmanları olan kertenkele, kuş türleri, sürüngenler bu hayvanlar üzerinde baskı kuruyorlar ve doğada çoğalmalarını önlüyorlar. Dolayısıyla pestisit kullanırken bu yararlı türlerin de yok olmasına yol açılabileceği için çok fazla önerilmez. Çok mecbur kalınmadıkça kullanılmamalı. Önemli olan izlenmeleri”
‘ÇÖL ÇEKİRGELERİNDEN FARKLI’
Ege’deki türün çöl çekirgelerinden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sevgili, “Bu çöl çekirgesinden çok farklı bir şey. Çöl çekirgesi Doğu Afrika, Kenya, Somali bölgesinde salgın yapıyor. Başka bir gruptan bir tür. Onlar kanatları olduğu için uzun mesafe uçabiliyorlar. Bizim coğrafyada da bu tarz türler, buna benzer uçabilen türler var. Bunlar zaman zaman ülkemizde zarar oluşturmuşlar. Özellikle Güneydoğu’da, Ege’nin bazı bölgelerinde, yine Akdeniz Bölgesi’nde tarihte bunlar. Özellikle Kurtuluş Savaşı, 1’inci Dünya Savaşı, 1930-1940 yıllarda bunlarla ilgili ciddi mücadeleler yapılmış. Dolayısıyla bizim lokal türlerimizin izlenmesi gerekiyor. Çok büyük bir potansiyelde Türkiye’yi kapsayacak bir istila beklentisi yok ama lokal düzeyde Tire’de görüldüğü gibi belli bölgelerde bu popülasyonlar salgın oluşturabilir” ifadelerinde bulundu.
(DHA)