Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan, coğrafi işaret tesciliyle ilgili, "Amacımız, hem tescillerimizi hızlı bir şekilde tamamlamak hem de bunların uluslararası organizasyonlarda tescillerini yaparak daha fazla katma değer oluşturmak. Ülkemiz bu anlamda potansiyeli çok yüksek olan bir ülke. Bu etkinliğin de bu amaca önemli katkılar sunacağını düşünüyorum" dedi.Coğrafi İşaret Tescil Belgesi takdim töreni ve sergisi, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik’in katılımıyla gerçekleştirildi. Türk Patent ve Marka Kurumu’nda gerçekleşen sergide tescilleri hızlıca tamamlayarak uluslararası organizasyonlarda daha fazla katma değer oluşturmayı amaçladıklarını belirten Asan, “2017 yılı Türk Sınai Mülkiyet Sistemi açısından son derece başarılı bir yıl oldu. Sınai Mülkiye başvuruları dünya ortalamasının çok üzerinde bir oranda artış gösterdi. Genelde dünyada patent başvuru oranları yüzde üçler, yüzde beşler mertebesindeyken 2017 yılında yüzde 35’lik bir patent başvurusu oranıyla yerli patent başvurularımız 8 bin 600’ü aştı. 120 binin üzerinde marka başvurusuyla son 6 yıldır Avrupa’da en fazla marka başvurusu yapan ülke konumunu güçlendirdik, koruduk ve daha da yukarı çıkardık. 2017 yılında 100’ün üzerinde bir marka tescil ettik. 2017 başında 200’ler civarında olan tescilli coğrafi işaretler sayısını 2017 sonunda 320’lere çıkardık ve yaklaşık olarak 400 civarında coğrafi işaret tescil işlemleri devam ediyor" şeklinde konuştu.Bu gibi organizasyonlarla Türkiye’yi dünya çapında daha tanınır hale getirmeyi amaçladıklarını söyleyen Asan, “2017 yılında başlattığımız bir uygulama olan, coğrafi işaret alanında farkındalığı daha fazla artırmak için elimizden geldiğince belgeleri törenle vermeye çalışıyoruz. Hiç kuşkusuz coğrafi işaretlerin toplumun bütün kesimlerinde bilinirliğinin artması son derece önemli. Şu anda AB komisyonunda tescilli coğrafi işaret sayımız 3 ama 11 tane coğrafi işaret işlemleri de devam ediyor. Amacımız, hem tescillerimizi hızlı bir şekilde tamamlamak hem de bunların uluslararası organizasyonlarda tescillerini yaparak daha fazla katma değer oluşturmak. Üreticilere bunun daha büyük bir gelir olarak geri dönmesi, kırsal kalkınmanın güçlenmesi ve şehirlere göçün önlenmesi açısından da geri dönüş almamız gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin potansiyeli bu anlamda çok yüksek. Bu etkinliğin de bu amaca önemli katkılar sunacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.Ocak ayı sonu istatistiklerine bakıldığında patent başvurularının yüzde 30 arttığını, marka başvurularının yüzde 25 arttığını bildiren Asan, “Sınai Mülkiye başvuruları ekonominin ön göstergeleridir. Bu başvurular Türkiye’yi güzel gelişmelerin beklediğini gösteriyor. Ayrıca 10 Ocak’ta yürürlüğe giren coğrafi işaretlerde amblem kullanım zorunluluğunu getirdik. Bu konuda da çeşitli projelerimiz var" dedi.“Tüm kesimleri kendi yöresel ürünleriyle ilgili Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurmaya davet ediyorum”Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik ise programda yaptığı konuşmada, TBMM’den bir yıl önce Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Kanununun geçtiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:“Bu kanunun hazırlanmasında Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları nasıl korunur, nasıl daha fazla etkili olur ve ülkemizin tanıtımında nasıl daha faydalı oluruz diye bir çalışma yapıldı. Kanunun bu hale gelmesi ve coğrafi işaretlerin önem kazanması son 1 yılda arttı. Coğrafi işaretlerle ilgili olarak Bakanımızın başkanlığında ciddi çalışmalar yürütüldü. Coğrafi işaretlerin her biri için bir hedef konuldu. Bunların sonucunda Coğrafi işaretler bir ekonomik değer olarak yer almaya başladı. Bu kanunla beraber altı ay olan ilan süresi üç aya indirildi ve böylece tescil süresi kısalmış oldu. İlanlarda ulusal veya yerel gazete zorunluluğu kaldırılarak ilan masrafları da ortadan sona ermiş oldu. Ürünleri, geleneksel ürün adı koruması mevzuatı ile koruma altına alıyoruz. Amblem yönetmeliği ile de ürün adlarında kullanılan amblemlerin standart bir biçimde kullanılmasını şart haline getiriyoruz. Tüm bu düzenlemelerdeki temel amaç, ürünleri koruma altına almak, illerin, ülkemizin değerlerinin daha da tanınmasını, o bölgelere ticari katkı sağlamasını temin etmeyi amaçlamaktadır. Ülkemizin sahip olduğu potansiyel AB’den geri değildir. Bu vesileyle tüm kesimleri kendi yöresel ürünleriyle ilgili Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurmaya davet ediyorum. Bugünkü potansiyelimiz binlerce yıllık geçmişimizin birikimidir. Ülkemizin kültürel ve geleneksel zenginliğini koruma altına alıp perçinliyoruz.”“Bolu’daki ilk coğrafi işaret tescilini kızılcık tarhanası aldı”Kızılcık tarhanasının dağlarda tamamen doğal olarak yetişen ürünlerden elde edilen bir tarhana olduğunu belirten Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ise, “Bolu’daki ilk coğrafi işaret tescilini kızılcık tarhanası aldı. Bolu’ya ait ürünlerin ve Bolu’nun tanıtımında bu çok önemli bir kademe. Çocukluğumuzda doktor ya da ilaç yoktu. Hastalandığımızda annelerimiz sarımsaklı kızılcık tarhanası yapardı ve onunla iyileşirdik. Kızılcık tarhanası dağlarımızda tamamen doğal olarak yetişen ürünlerden elde edilen bir tarhana. Gelecekte Bolu turizm, spor, sağlık ve üniversite anlamında öne çıkacak bir şehir. Bu tür işaretlerle de kendini tanıtacak ve dünyanın en yaşanılabilir kenti olduğunun sunumunu yapacak. Bu ilk tescillenmiş ürün fakat arkasından peş peşe gelecek tescillenmiş ürünlerimiz olacak" diye konuştu.Programda, ’Balıkesir Kuzu Eti’, ’Orhangazi Gedelek Turşusu’, ’Ağın Leblebisi’, ’Edremit Zeytinyağı’, ’Çubuk Agat Taşı’, ’Antalya Piyazı’, ’Çınarcık İşi’, ’Kırklareli Hardaliyesi’, ’Karacabey Soğanı’, ’Vezirköprü Semaveri’, ’Tarsus Humusu’, ’Bolu Kızılcık Tarhanası’, ’Karaman Divle Obruğu Tulum Peyniri’, ’Sinop Nokulu’, ’Tosya Pirinci’ gibi ürünlere tescil belgeleri takdim edildi.Etkinlik kapsamında tescil belgesi verilen ürünlerin yer aldığı serginin açılışı yapıldı.