Adana’da emekli müze müdürü ve sanat tarihçisi İsmet İpek, Osmanlı Dönemi’nde Düyun-u Umumiye binası olarak kullanılan binanın ’ÇÜ Halk Kültür Evi’ne dönüştürülmesinin kentteki müzecilik hareketini baltalayacağını belirterek, “Siz orayı yöreye ait eski turistik eşyalarla doldurursanız burada bir çakma müze yapmış olursunuz; Türkiye’de müzecilik yapayım derken çakma müzeciliği de teşvik etmiş olursunuz” dedi.Kentte müzecilikle uğraşacak kişilerin mesleklerinin çok önemli olduğuna dikkat çeken İsmet İpek, bu kişilerin müzecilikle ilgilenmesi ve emek vermiş kişiler olması gerektiğini söyledi. İpek, “Her önüne geleni müzeci kabul edemezsiniz” diye konuştu.“BİR YIĞIN ÇAKMA MÜZE”Gerekli birikimi olmayan kişilerin müzecilikle uğraşmasının müzeciliği ’speküle’ edeceğini belirten İsmet İpek, “Bir müzecilik modası başlar. O müze düşüncemiz, hedefimiz ve amacımız kaybolur gider. Dolayısıyla, ’Adana kültürüne faydalı olayım derken’ bir yığın çakma müzeler ortaya çıkar”dedi. İpek, Osmanlı Dönemi’nde “Düyun-u Umumiye” olarak kullanılan ve geçtiğimiz günlerde ATO tarafından restore edilip, içerisine konan yöresel eşyalarla ÇÜ’ye devredilip “Halk Kültür Evi”ne dönüştürülen Kısacıkzade Konağı’na dikkat çekti.“ÇAKMA MÜZECİLİĞİ TEŞVİK”Tarihi konağın, Osmanlı’nın nasıl çöktüğünü ekonomik yönden anlatan, Türkiye çapında önemli bir bina olduğunun altını çizen İpek, “Eğer siz Düyun-u Umumiye binasını yöreye ait eski turistik eşyalarla doldurursanız burada bir çakma müze yapmış olursunuz. Türkiye’de müzecilik yapayım derken çakma müzeciliği de teşvik etmiş olursunuz” ifadelerini kullandı.Bu düzenlemenin yanlış olduğunu dile getiren İpek, şöyle devam etti:“Hele hele Adana gibi, bakanı olan potansiyeli olan bir şehirde kültür korumacılığı, tarih korumacılığı amacına ulaşmaz. Türkiye’de kent müzeciliği hareketini baltalamış olursunuz. Tarih sessizdir, birisi ona ses verecektir. Birisi onun sesini dinleyecektir, bu da herhalde tarihle konuşabilen kişilerin yapabileceği bir iştir.”