Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu dönemde döviz bahanesiyle, dolarizasyonla sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde 1’e 3, 1’e 5, 1’e 10 zam yapanlar iflah olmayacaklardır. Helali haramı ayırt etmeyenlerin iflah olması mümkün değil. Şu anda da biz hukuk sistemini bu noktada çok kararlı çalıştıracağız. Emin olunuz ki nice fırtınaları atlatıp hedeflerine doğru yürüme başarısını gösteren Türkiye bu dönemi de aynı şekilde geride bırakacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun (TESK) 20. Olağan Genel Kuruluna katıldı. Burada yaptığı konuşmada Erdoğan, "Türkiye’nin en büyük avantajı sorunların finans kesiminden kaynaklanmıyor olmasıdır. Bankalarımız şu anda tüm göstergeleriyle sapasağlam ayakta. Paranın ürkek olması, tabii ki finans kesimini aşırı ihtiyatlı davranmaya itiyor. O ayrı bir konu. Ama bir de sürümden kazanmak var. Bir de yapılandırma denilen bir anlayış var finans sektöründe. Çağır otur konuş bu musluğu biz nasıl açarız, nasıl yardımcı olabiliriz. Çünkü seni ayakta tutan neresi, reel sektör. Nasıl sana yardımcı olayım ki, ben sana parayı satabileyim. Çünkü onun neması, ürünü nedir paradır. Parayı kime satacak reel sektöre satacak. Reel sektöre parayı satacağına göre müşterini öldürme. Müşterini ayakta tut, ona yol göster. Otur konuş ve ona göre de adımı at. Kur, faiz ve enflasyon dalgalanması istikrara kavuştukça finans kesimi daha cesur hareket etmeye başlayacaktır. Şunu unutmayın faiz ve enflasyon bir sebep netice ilişkisi olarak masaya yatırdığınız zaman faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Ama yok enflasyon sebeptir faiz neticedir diyorsan bu işi bilmiyorsun arkadaş. Zira faizin oranını sen tespit edersin ama enflasyon o akışta kendiliğinden oluşur. Enflasyon oranını bankalar belirler mi?” ifadelerini kullandı.
“Ben bugüne kadar Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu enflasyon oranlarını tutturduğunu görmedim”
Merkez Bankasının her zaman enflasyon yıl sonu tahminlerini açıkladığını hatırlatan Erdoğan, “Ben bugüne kadar Merkez Bankasının açıklamış olduğu enflasyon oranlarını tutturduğunu görmedim. Tutmaz, tahmin tutmadığı için de bakarsınız yılın bir çeyreğinde veya ikinci çeyreğinde yeniden enflasyon oranı revize edilir. Bunu ilk defa yaşamıyoruz hep yaşadık. 16 senedir bu işin içindeyiz. Hala akıllanmayacak mıyız. Faizi sen belirliyorsun ama enflasyonu sen belirlemiyorsun. Enflasyon işte senin attığın bu yanlış adımlar neticesinde ortaya çıkıyor. Bedelini kim ödüyor işte millet, karşımdaki esnaf. Finans kesiminin şunu bilmesi lazım. Biz 16 yıl önce göreve geldiğimizde faiz oranı yüzde 63’tü, enflasyon yüzde 30’du. Faizi aşağı çektik 4,6’ya kadar geldik. Enflasyon neydi biliyor musunuz? O da yüzde 7 filan. Biz bunu yaşadık, uygulamalı biliyoruz. Şu anda ben teorik konuşmuyorum işin biz pratiğini yaşadık. Öyleyse bizim dünyayı yeniden keşfetmeye ihtiyacımız yok. Bu gerçekten hareketle adım atmamız lazım. Finans kesiminin işte dün gelen şu anda Türkiye’nin en güçlü bu alandaki örgütü TÜSİAD kendileri söylüyorlar, ‘faiz çok yüksek.’ Ne kadar güzel tamam, işte ben de diyorum ki bu yüksek faizi düşürelim. Ama reel sektörün yanında finans sektörü de yanlarında. Geçenlerde bir reel sektör temsilcisi bana soruyor, ‘Başkanım yüzde 42 faiz istediler benden 5 milyon lira için.’ 5 milyon için yüzde 42 faiz bir özel sektör bankası isterse ne yapacak o? Ayakta durabilir mi, duramaz. Onun tabii ki ilk kredi talep ettiği yerde orası değildir. Böyle bir sıkıntı ile karşı karşıyayız. Unutulmamalıdır ki reel ekonominin yaşaması ve güçlenmesi finans kesimin varlığını tabii ki sürdürebilmesinin temel şartıdır. Eğer reel ekonomi hayatta olmazsa finans sektörü de olmaz. İngiltere’nin 1970’li yıllar, Türkiye’nin de 2000’li yılların başında yaşadığı sıkıntıları atlatmasında finans kesiminin yapıcı rolünün çok önemli desteği olmuştur. Bugün de aynı yaklaşımla hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hareket edileceğini düşünüyorum. Hedefimiz üretimi verimliliği ve tasarrufu esas alan bir ekonomik anlayışı yerleştirerek yaşadığımız sıkıntıların üstesinden gelmektir. Böyle dönemlerin en önemli hastalığı az önce de ifade edildiği fırsatçılıktır. Bankalar kredi faizlerini aşırı şekilde yükselterek ve kredi musluklarını kısarak ve reel sektör fiyatları şişirerek yangının üzerine adeta körükle giderlerse bundan herkes zararlı çıkar” değerlendirmesinde bulundu.
“Zam yapanlar iflah olmayacaklardır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Buradan sesleniyorum, tüm esnaf kardeşlerime de sesleniyorum, inanın bu dönemde döviz bahanesiyle, dolarizasyonla sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde 1’e 3, 1’e 5, 1’e 10 zam yapanlar iflah olmayacaklardır. Helali haramı ayırt etmeyenlerin iflah olması mümkün değil. Bunların ahilikle bir alakası yok, bunlar ahiliğin semtine uğrayamazlar. Eğer ahilik müessesesi yaşasaydı herhalde bunları şöyle palaya vururlardı. Ahilik sisteminin de bir ceza kurumu vardır. Öyle başı boş bırakmazlar. Gereği neyse onu yaparlar ve şu anda da biz hukuk sistemini bu noktada çok kararlı çalıştıracağız. Emin olunuz ki nice fırtınaları atlatıp hedeflerine doğru yürüme başarısını gösteren Türkiye bu dönemi de aynı şekilde geride bırakacaktır. Bugün yaşadıklarımızın ne 1994 ne de 2001 krizleriyle en küçük bir benzerliği yoktur. Her iki kriz geçmişteki bu bir kriz değildir. Bu bir manipülasyondur. Bu manipülatif olayların arkası dışarıyla da bağlantılıdır. Akılları verirken çünkü o şekilde veriyorlar. Bu manipülasyona sakın aldanmayın. Bu süreç atlatıp geçirecek. Hiç endişe etmeyin. Geçmişteki bu her iki krizde küresel değil Türkiye’nin kendi dinamiklerini ürünüydü. Bugün ise Türkiye’nin kendisinden kaynaklanan bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Aynı şekilde 2008 yılında hatırlayın, küresel finans krizinden kaynaklanan bir karamsarlık havası ortalığı kapladığında ne demiştim, ‘bu kriz bizi teğet geçer’ demiştim. Nitekim sonraki yıllarda 2009’daki kaybımızı katbekat telafi eden neticelerle yolumuza devam etmiştik. Bugün de diyorum ki bu kriz bizim krizimiz değildir. Bu yaşadıklarımız bize zorla yamanmak istenen özel olarak üzerimize atılmaya çalışılan sahte bir dalgalanmanın ürünüdür. Şayet devletiyle özel sektörüyle finans sektörüyle esnaf ve sanatkarıyla sağlam durursak bu dalganın üzerinden aşar yolumuza çok daha güçlü hızlı bir şekilde devam ederiz. Biz bugüne kadar Türkiye’ye ve Türk milletine hep inandık, güvendik. Bugün de en büyük gücümüz ve cesaret kaynağımız ülkemizin potansiyelidir, milletimizin dirayetidir. Esnaf ve sanatkarlarımızdan işte bu devasa gücün omurgası olarak üretime verimliliğe ve tasarruf üzerine kurulu ekonomi anlayışımıza sıkı sıkıya sahip çıkmalarını bekliyorum.”
Genel kurulun hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, “Sayın Palandöken maşallah işi sağlama almış. 3T ilkesi var. Tekme tokat tabut diyor. Fakat Sayın Palandöken, inan tabutun garantisi yok. Tarihi de yok. Onun için hele hele demokraside biz bu ilkelerin dışında hareket etmeliyiz, yolumuza de inşallah öyle devam etmeliyiz” ifadelerini kullandı.