Dünyanın domates ambarı olan Antalya’da, talebi karşılamak için seralarda tüm hızıyla üretime devam eden çiftçiler, artık arılarla üretim yapıyor. ‘Bombus’ adı verilen arılar sayesinde, doğal yollarla hormonsuz domates üretimi yapılıyor. Meyve ve sebze ticaretinde ülke ekonomisine ihracatta en büyük katkıyı sağlayan iş adamı Ali Uçak, “Arılar sayesinde domateste hormon var mı sorusu tarihe karıştı” dedi.
Türkiye’nin örtü altı yaş sebze ve meyve başkenti Antalya, hem ülkemizin hem de kış ayının yaşandığı birçok ülkenin domates ihtiyacını karşılamak için sera üretiminde tam kapasiteyle çalışıyor. Yıllardır hormon tartışmalarıyla gündeme gelen domates üretiminde, tüm şüpheleri ortadan kaldırmak için Belçikalı veteriner hekim Roland De Jonghe tarafından keşfedilen “Bombus” arıları kullanılarak üretim yapılıyor. Üreticilerin neredeyse tamamı ‘Bombus’ arıyla domates üretiyor. Bu arılar domates çiçeğini dölleyip, tamamen doğal domatesin yetişmesini sağlıyor.
Antalya’nın Kaş ilçesinde yaşayan Türkiye’nin en büyük örtü altı sebze ve meyve üreticilerinden işadamı Ali Uçak, sektörle alakası olmayan kişilerin televizyon programlarında yapmış olduğu hormon ve ilaç kalıntısı iddialarının gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Uçak, “Bu tür haberlere kimse takılmasın. Hormon artık tarihe karıştı. Hormonla alakalı hiçbir şey kalmadığını seralara gidip baktığınızda görebilirsiniz. Zaten hormon satışı belki de zirai ilaç bayilerinden bile kaldırıldı. Vatandaşlarımız şunu bilsin; Türkiye’de yetişen yaş sebze ve meyvenin hiçbir tanesinde ne hormon, ne de ilaç kalıntısı var. Çünkü üreticimiz bilinçlendi ve hormon yerine artık arı kullanılıyor. Arı kovanından çıkıp, domatesin çiçeğine iğnesini bandırıyor ve o açan çiçekten de bu ürünler oluyor” dedi.
Türkiye’de üretilen domates veya hiçbir sebzede hormon olmadığının altını çizen Uçak, “Kesinlikle ön analizini yapmadan hiçbir yere ürün gönderemiyorsunuz. O yüzden vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla domatesi yiyebilir. Her ülke kesinlikle kalıntı olmayan ürün istiyor. Nasıl biz kendi ülkemizde kalıntı olmayan ürünleri yiyorsak, yurt dışındaki vatandaş da bunu istiyor. Taze meyve ve sebze Türkiye’nin neresinde yetişiyorsa yetişsin, kalıntısız ve hormonsuzdur” ifadelerini kullandı.
Domatesleri yetiştirmek için gece gündüz seralarda yatıp kalkan çiftçiler, arılara da gözü gibi bakıyor. Bölgedeki çiftçilere danışmanlık yapan Ali Kılınç, “Arı bal yapmak yerine bize domates yetiştiriyor. Farkında olmadan domates çiçeğini döllüyor. Böylece domates yetişiyor. Arının döllediği çiçekler hem hızlı hem de kaliteli meyve oluşumunu sağlıyor. Bu şekilde yetişen bir domates hormonlu olamaz. Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla yesin” dedi.
Ciltteki parlaklık ve kırışıklığın giderilmesine sebzeler arasında en büyük katkıyı domatesin sağladığını belirten Diyetisyen Berrin Esra Karaman, ”Yapılan birçok dermatolojik araştırmada, domatesin C, E, A, K ve B kompleks vitaminleri sayesinde cilt sağlığını koruduğu, cildin gerilmesine katkıda bulunduğu kanıtlanmıştır” dedi. Domatesin birçok hastalığın tedavisinde yardımcı rol oynadığını belirten Karaman, “Vatandaşlarımız her gün domates tüketmeli. Ancak tüketilen domatesin pişirilmemiş olmasına da dikkat etmeli” dedi.
Güzel cildin sırrının domateste gizli olduğunu belirten Karaman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meyve ve sebzelere pembe-kırmızı rengi veren pigmentlerdir. Domateste de bolca bulunur. Domates likopen kaynağıdır; cildin daha güzel görünmesini sağlar. Likopen, cildin kızarmasını ve vücudun susuz kalmasını engeller.”
Karaman, “Domatese rengini veren bir pigment olmasının yanı sıra yağda çözünme özelliği ile cilt üzerinde en etkili antioksidanlardan biri olan likopen, hücre zarını koruyarak serbest radikallerin vücuda ve cilde girişine karşı koruyucu bir etki oluşturmakta, hücrelerin paslanmasını ve erken yaşlanmasını geciktirerek, serbest radikal saldırılarına karşı daha dirençli hale getirmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.
KAYNAK:İHA