Luther College Öğretim Üyesi Dr. Orçun Selçuk, ABD seçimlerinin Joe Biden ve Donald Trump arasında değil, Trumpçı ve Anti-Trump görüş arasında geçtiğini söyledi.
Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), Politika Buluşmaları kapsamında Dr. Mehmet Talha Paşaoğlu’nun moderatörlüğünde Luther College Öğretim Üyesi Dr. Orçun Selçuk’u ağırladı. Online bir platform üzerinden gerçekleştirilen programda “2020 ABD Seçimlerinde İç Dinamikler” başlığı altında Selçuk, 2020 ABD seçim sonuçlarına dair değerlendirmelerini, 2016 Sürprizi; Trump-Pence Dönemi; 2020 Seçimlerinden Beklentiler ve 2020 Seçim Sonuçları; Biden-Harris Dönemi; Biden’ı Bekleyen İç Dinamikler ve Tehlikeler Nelerdir gibi konular çerçevesinde izleyenlerin dikkatine sundu.
ABD seçimlerinin Joe Biden ve Donald Trump arasında değil, Trumpçı ve Anti-Trump görüş arasında geçtiğini söyleyen Dr. Orçun Selçuk, “ABD’de bir tarafta yüzde 100 Trump’ın arkasında duran ve diğer tarafta Biden’ı destekleyen bir grup yer alıyor. Bugünkü şartlarda kadınlar, siyahiler, azınlıklar ve eğitimli beyaz kesimden oluşan bir kitle Trump’a karşı en iyi aday olarak görülen Biden’ı destekliyor. Asıl olay, Trump’ı iktidardan indirmek ve demokrasiyi yeniden restore etmek olarak görülüyor. Bir sonraki 2024 seçimlerinin kampanyasının da şimdiden başladığı söyleniyor. Bugünkü sürecin de 2016’da başladığı söylenebilir. Amerikan siyasetinde 2016 seçimlerini bir sürpriz ve şok olarak değerlendirebiliriz. 2016’da Cumhuriyetçi Parti’nin içinde kardeş Bush’un aday gösterilmesi bekleniyordu. Ama Trump beklentileri yıkıp geçerek Cumhuriyetçilerin adayı oldu. Demokratlarda ise Bernie Sanders, Hillary Clinton’ı çok ciddi şekilde zorladı. Sağ popülizm yoluyla Trump Cumhuriyetçi Parti’yi ele geçirirken Demokrat Parti’nin merkez kanadı Clinton etrafında buluştu. Genel olarak Hillary tam bir elitti ve halktan kopuk bir imaj çizdi. Trump’ı ve Trump’ın destekçilerini küçümsedi. Trump destekçilerinin enerjilerini artırdı, sandığa gitmelerini sağladı. Trump’ın yükselişinde nativism (yerlicilik) etkili oldu. Amerikalı işçiler Amerika’da kalsın, Meksika’ya gitmesin, Çin’e gitmesin. Amerikan işçisi bu sistemden mağdur, ben onların sözcüsüyüm diye çıktı ortaya ekonomik olarak. NAFTA gibi anlaşmalara karşı çıktı. Kültürel anlamda da Meksikalı karşıtlığı üzerinden ‘Amerika elden gidiyor, eski Amerika değil’ vurgusuyla ortaya çıktı. 2016 seçimlerinde toplam oyda Clinton Trump’tan 3 milyon fazla oy aldı ancak bunun önemi yok, seçimi eyalet delegeleri üzerinden kazanmanız gerekiyor. Trump şu an bir önceki seçimde önde olduğu eyaletlerde geride ve şikâyet ediyor. Ama Wisconsin, Michigan ve Pennsylvania’yı kazanmasa bir önceki seçimleri kazanamayacaktı. Trump anti demokratik bir lider olarak görülüyor. Pratik anlamda Amerikan demokrasisini zayıflattı. Trump sadece Beyaz Sarayı değil, Cumhuriyetçi Parti’yi de ele geçirmiş oldu. Birçok cumhuriyetçi kendi geleceğini Trump üzerinden kurmaya çalıştı. Ancak 2018’de demokratlar sandalyeyi kendi lehine çevirdi. 2020 yılının başında Trump’ı Ukrayna meselesi yüzünden görevden azlettiler ancak Senato azil kararını onamadığı için görevine devam etti. Kovid-19’a kadar ABD ekonomisi göstergeleri güçlüydü. Salgın dönemindeki lakayt tavırları imajını olumsuz etkiledi. Salgına kadar oy oranları eşit görünüyordu. Ancak Kovid-19 Biden’a yaramış oldu. ‘Black Lives Matter’ olayları da Trump’ı olumsuz etkiledi, demokratlar bu süreci iyi sahiplendiler. Irk üzerinden eşitsizliklere ilişkin protestolar oldu. Bu süreç Kamala Harris’in seçilmesinde olumlu rol oynadı. Protestolar karşı tarafı da mobilize etti: Amerika elden gidiyor izlenimi yaratıldı. Trump ‘ben kanun ve nizamı tekrar kuracağım, Biden gelirse bu olmayacak. Konu beka sorununa getirildi’ dedi. Ne var ki bu söylemi başarılı olamadı ve bugün itibariyle (7 Kasım 2020) Biden’ın galibiyeti resmen ilan edildi” diye konuştu.