Isparta Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, Eğirdir Gölüne sahip çıkılma etkinliği düzenledi.
Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden gelen 70 kişilik çevre gönüllüsü Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyan öğrencilere Eğirdir Gölü kıyısında, göle nasıl sahip çıkılacağını anlattı.
Karakoyun’un etkinliğe öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Biyolog Sedat Karakoyun, “Ülkemizin çeşitli üniversitelerinden gelmiş toplum gönüllüsü 70 gence, son 50 yılda gölü nasıl kirlettiğini anlattım. ‘Gölün atalarımızın mirası değil, sizlerin bize emaneti olduğunu’ ve bizim emanete ihanet ettiğimizi söyledim. Beni bir buçuk saat can kulağıyla dinlediler. Bizler böyle bir hata yapmayacağımız sözünü verdiler” açıklamasında bulundu.
"Göle sıfır noktasında elma yetiştiriciliği yapılıyor"
Eğirdir Gölündeki kirliliğinin durdurulması ve aynı anda temizliğin başlatılması gerektiğine dikkat çeken Biyolog Karakoyun, “Eğirdir Gölü civarında özellikle Gelendost sınırlarında göle sıfır noktasında elma yetiştiriciliği yapılmaktadır. Elma yılda en az 15 ortalama 20 yağışlı yıllarda ise 30 defa ilaçlanmaktadır. Ayrıca uzun yıllar bilinçsiz gübreleme ve salma sulama ile tarım alanları değil adeta göl gübrelenmiştir. Tarımsal kimyasalların göle olan olumsuz etkileri bu güne çeşitli araştırıcılar ve üniversiteler ve TÜBİTAK Marmara Araştırma merkezince araştırılmıştır. Bütün bunların sonucunda acil önlemler alınmadığı takdirde, yakın gelecekte Eğirdir gölü suyunun içilemeyecek duruma geleceğini ortak bir ifadeyle bildirmişlerdir. Diğer taraftan yine yapılan araştırmaların sonucunda; Göl suyunda, gölün dip çamurunda ve göldeki bitkilerde belli miktarlarda pestisitlere yani Tarım ilaçlarına ve bazı ağır metallere rastlanmıştır. Bu araştırmaların sonucunda ; Göl suyu içme suyu kalitesi olarak TSE 226 da belirlenen1. sınıf su kalitesinden 4. Sınıf su kalitesine düştüğü tespit edilmiştir" dedi.
Eğirdir Gölünün kurtulması için büyük çaba sarf ettiğini ve Isparta’nın Damla sulamada örnek illerden biri olduğunu söyleyen Biyolog Karakoyun, şunları söyledi; "Bunlardan biri havzasında damla sulamaya geçilmesi, diğeri ise gölü tehdit eden tarımsal kimyasalların Göl üzerindeki etkilerinin izlenmesi çalışması idi. Sayın Cumhurbaşkanımız rahmetli Demirel’in himayelerinde 1992 yılında Ankara’da yapılan Isparta’nın Dünü Bugünü yarını sempozyumunda, yapmış olduğum sunumda iki önemli öngörüde bulunmuştum. Bugün Isparta Damla Sulama konusunda özellikle toplu Damla Sulama da Türkiye’nin örnek gösterilen illerinden biridir. Eğer bu öngörüm uygulamada yer bulmamış olsaydı, biz belki de bu gün gölü kaybetmiştik. Yıllarca yerel yazılı ve sözlü basın aracılığıyla uyarılarda bulundum. Bunu Isparta’daki yerel basın temsilcileri iyi bilir. Ayrıca ülkemizin ünlü televizyon programcıları; rahmetli Tayfun Talipoğlu ve yeşil doğa programının yapımcısı Güven İslamoğlu ile yaptığım programlarla Eğirdir Gölü kirliliğini ülke gündemine taşıdım. Bununla da kalmayıp; Bir önceki Cumhurbaşkanına mektup yazarak Eğirdir Gölü’nün stratejik önemini anlattım:bu bağlamda 1-Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun Göl ile ilgili rapor hazırlamasını istedim. 2- Eğirdir Güllü kirliliğinin durdurulması konusunun Milli Güvenlik Siyaset Belgesi yani Kırmızı kitaba alınmasını istedim. 3 -Konunun Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bir madde olarak gündeme alınmasını istedim. Çeşitli üniversiteler ve kamu kurumların düzenlediği konferans, sempozyum ve panellere konuşmacı olarak ve panel yöneticisi olarak katıldım".
"150 bin kişi ekmeğini yiyor, 250 bin kişi suyunu içiyor"
Eğirdir Gölü için hiç bir çalışmanın yapılmaması sitem eden Karakoyun, "Çünkü bugüne kadar Gölün iyileştirmesi ile ilgili hiçbir şey yapılmadı. Şöyle ki Göl Yönetim planı uygulanmadı. Eğirdir Gölü özel hükümlerine uyulmuyor. Belediyeler arıtmalarını yapmadı. Organik tarıma geçilmedi. Kısacası biz gölü kirletmeye devam ediyoruz. Eğirdir Gölü’nün 150 bin kişi ekmeğini yiyor, 250 bin kişi suyunu içiyor. Ancak kimse unutmasın Göl Yoksa Isparta’da yok. Ekonomik, sosyal, ve siyasal sorunlar bir şekilde krize dönüşmeden çözülebilir. Ancak Eğirdir Gölü ile ilgili risk krize dönüşürse bunu çözmemiz imkansız olabilir.
Bu gölün hiç vakit geçirmeden eş zamanlı olarak kirliliğinin durdurulması ve aynı anda temizliğin başlatılması gerekmektedir. Hangi makam ve mevki olursa olsun şahsımdan gölün kurtuluş reçetesi istenirse derhal veririm. Ben bir Ispartalı evladı olarak, ilimizin emrindeyim" diyerek sözlerini tamamladı.